Merhabaaa, bir aksilik olmazsa her Cuma bölüm atmaya çalışacağım... Oylarınız ve yorumlarınız beni çok motive ediyor.
Sınırımız 650 + oy ve 650 + yorum
Şebnem Ferah - Bugün
15 Kasım 2020.
Ankara.
"İsminiz ve soy isminiz?"
"Hilal Uluant," dedim yorgun bakışlarım eşliğinde.
Tam 7 gün olmuştu o öleli. Ve istihbarat, 7 gün kapıma onlarca adam dikerek yasımı yaşamama izin verse de yedinci günde beni Ankara'ya sorgu için getirmişlerdi.
Ve yalan makinesine bağlamışlardı.
Şu an onları göremiyordum ama en az on kişinin bizi izlediğini biliyordum. Ve o kişiler arasında babam da vardı hiç şüphesiz.
Büyük ihtimal, hem Türk hem Azerbaycan istihbaratının gözü uzun bir süre üzerimde olacaktı. Haksız sayılmazlardı. Sırf babam yüzünden tolerans gösteremezlerdi bana. Bir vatan haini de olabilirdim sonuçta.
"Doğum tarihiniz?"
"2 Şubat 1996."
"Doğum yeriniz?"
"Ankara."
"Göreviniz?"
"Gazeteci."
"En son nerede görev yaptınız?"
"Karabağ'da."
Orta yaşlarındaki istihbarat görevlisi bu sefer daha sert bir sesle, "Karabağ'a nasıl gittiniz?" diye sordu.
"Özel istekle."
"Neden özel istekte bulundunuz?"
"Riskli bir bölgeydi, çoğu kişi gitmek istemiyordu. Ama onların bizim medyamıza ihtiyacı vardı."
"Düşman tarafına nasıl geçtiniz?"
"Bir tünele düştüm yanlışlıkla."
"Nasıl yanlışlıkla?"
"Çatışma çıktı, o sırada bir çukura düştüm ve ardından tüneli keşfettim."
"Neden olduğunuz yerde yardım beklemediniz?"
"Toprakla kapandı çünkü düştüğüm çukur."
"Şu an yalan mı söylüyorsunuz?"
"Hayır."
Gözü makinedeydi. Bekledi kısa bir süre, ardından, "Babanızın da o karargâhta olması tesadüf müydü?"
"Evet."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FELAH
Acción❝Savaşı durduramam ama elime mikrofon alarak insanların sesini duyurabilirim.❞ Savaş kaybolmaktır. Ben bu savaşta kayboldum. Beni babam bile bulamadı. Belki de hiç aramadı. 04.04.2021 © Tüm Hakları Saklıdır.