1

1.5K 40 0
                                    

Gergin değildim aslında ilk gelişim de değildi ama ilk defa geçici görev olarak değil bir time girmek için gelmiştim Hakkari'ye. Derin bir nefes aldım ve bakışlarımı karşımdaki rengi keribara benzeyen göz rengiyle , koyu kahve hatta siyaha yakın saçlı kişiye çevirdim.

" Üsteğmen Gökçe KESKİN." Üsteğmen Sancak DALKIRAN. Tim komutanı benim Üsteğmenim." Tamam. Fena değil. Önümden çekildiğinde bir süre etrafı süzdüm. Bana bakan kişileri görmezden geldim dikkatleri niye üstümdeydi ki? Düşüncelerimden zor da olsa sıyrıldım ve kendimi toparladım.

" İncelemeniz bittiyse.." bitti." Timin yanına gidelim." Cevap vermemi beklemeden ilerlemeye başladı. Çok mu egoluydu o bana mı öyle gelmişti? Sanırım bana öyle gelmişti. Arkasından ilerledim ve odaya girdi.
" Dikkat!" Hazırola geçen askerlere göz gezdirdim ufaktan." Rahat. Beyler yeni Tim Komutan Yardımcınız." Kesinlikle fazla egoluydu." Üsteğmen.." sözünü kestim.
" Üsteğmen Gökçe KESKİN." Bir anda hepsi ayağa kalktı.
" Gündoğdu Timi." Diye açıkladı Üsteğmen. Hepsine göz gezirirken hemen sağındaki asker konuştu.

" Kıdemli Teğmen Tuğkan Yıldırım."
Fena değil. Yani soğuk duruyor orası ayrı.

" Teğmen Almila Alp."
En azından tek kadın değilim.

" Astsubay Başçavuş Akın Çevik."
Çapkın.

" Astsubay Kıdemli Başçavuş Yiğit Sönmez."
" Astsubay Kıdemli Başçavuş Kılıç Sönmez."
Kardeşler galina.

" Astsubay Çavuş Alpay Şimşek."
Ana kuzusu.

Hepsini inceledim dikkatlice.

" Gecenin Komutanı, Türkiye'nin başarılı komutanlarından birisin."

" Karanlığın Komutanı. Ünvanın Karanlık adlı görevden geliyor değil mi komutanı sendin."

" Doğrudur. Sana gelince istihbarat görevinden geliyor ünvanın."

Başımla onayladım ağır ağır.

" Almila Üsteğmen'e odasını göster."

Kalkarken odama kadar eşlik etti ikimizde konuşmamıştık. Odama girdiğimde evraklarla göz göze geldim. Boş bakışlar atarken Almila çıktı.

" Ben bu komutanı boğarım."
Oflayarak masama ilerledim ve ilk evrağı elime aldım.

💫

Omuzlarımı geriye atarak sırtımı esnettim. Uyuz üsteğmen bütün evrakları bana yığmış resmen! Oflayarak koltuktan kalktım ve odamdan çıktım. Sağ tarafıma döndüğüm gibi kafam birşeye ya da birisine çarptı.

" Siktir.." diye mırıldandıp elimi alnıma götürdüm. Çenemi kaldırdığımda kehribar gözlerle durdum.

" Evraklar çarptı galiba Üsteğmenim."

Evraklar senin götüne girsin demek vardı işte ama neyse.

" Ne hikmetse Üsteğmenim bir tane bencil, yürüyen ego bazı evrakların son günü bana getirmiş."

Laf soktuğumu anlayınca dudakları 'öyle mi' der gibi kıvrıldı.

" Kimmiş o bulalım."

Biraz daha ileri gitme gibi bir karar aldım.

" Tam karşımda duruyor o Yürüyen Ego."

Anlamaz bakışlarla baktı.

" Yürüyen Ego demek ki fena değil biraz daha çalışman lazım. Buz Küpü. Şimdi gazinoda seni bekliyoruz."

Arkasından ilerledim. Yerime oturdum bir süre sohbet ettiler bense sessizce onları dinledim.

" Komutanım sessizsiniz."

Bakışlarımı Almila'ya çevirdim.

" Kafam çok dolu."

" İsterseniz anlatın komutanım sonuç olarak birbirimizi çok göreceğiz aile gibi olacağız."

Bir süre sessiz kaldım.

" Askerimi düşünüyorum. Bu kadar bilseniz benim için de sizin için de en iyisi."

Anlayışla karşılayıp devam ettiler sohbetlerin. Önümdeki kahveden bir yudum daha aldım göz kapaklarım inmek için adeta yalvarıyordu bana. Onların isteğini erteliyordum uyumamam lazımdı.

" Kesin lütfen artık sesinizi ya da alçaltın hepimizin uykusu var."

" EMREDERSİNİZ KOMUTANIM."

Derin bir nefes aldım şükürdü yani. Ellerimi at kuyruğu saçlarıma götürdüm ve sıktım hemen ardından başımı geriye attım. Sıkılmıştım yani.

" Siz hep böyle sohbet mi edersiniz yoksa başka şeyler de var da görmüyor muyuz?"

" Çiğ köfte aşkımız var komutanım sayılır mı?"

" Bu saatte de yeme..."

Derken elinde çiğ köfteyle gelen Alpay'a boş bakışlar attım.

" Oha!"

" Aşk demiştik komutanım."

Yiğit kalkıp bir tanesini ağzına attı. Tabağı masanın ortasına koyarken boş bakışlarım devam etti. Bu sefer Sancak uzandı bir çiğ köfteye. " Şaka gibisiniz biliyorsunuz değil mi?" EVET?" Daha fazla dayanamadım önümdeki bana bakıp göz kırpan çiğ köftelere. Bende uzanırken yarım bir gülüş belirdi Tuğkan'ın dudaklarında.

" Sizinde bizden farkınız yok komutanım."

" Size gerek yok bir. İkincisi çok güzel duruyordu ne yapayım yani?"

Bu sefer Yiğit'in sesi duyuldu.

" Aramıza hoşgeldin Gecenin Komutanı."

Kahveden sonra bakışlarım yine içecek birşey aradı susatmıştı.

" Gözlerin ne arıyor Gecenin Komutanı?"

"Hiç." Dedim harfleri uzatarak. Soğuk davranmamdan rahatsız olmuşa benziyordu. Sandalyemi sakin ama acele bir şekilde geriye itip çay aldım.

" İsteyen var mı?"

" Sağolun komutanım."

Bardağı alıp tekrar yerime oturdum. Bardağı dudaklarıma götürdüm acımsı tatla yüzümü buruştururken iki tane paketli küp şeker uzattı Üsteğmen. Hafif bir gülümsemeyle bir tanesini aldım ve paketi açıp içine attım.

" Neden bu kadar soğuksun?" Karın ağrısı belli olmuştu. Şimdi sıra bendeydi.


SELAMLARRR yine ben geldimmm neler yapıyorsunuz bakalım görüşmeyeli sözümü tuttum ve kurgu attımm hoşgeldiniz canlarım
💜

GECENİN KOMUTANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin