16

105 3 0
                                    

" Korktum." Dedi mırıldanır bir ses tonuyla.

" Babamla aram hiç iyi değildi, sana zarar vermekten korktum. Kendimden korumaya çalıştım seni."

Başımı anladım der gibi salladım.

" Peki neden geç söyledin daha doğrusu madem geç söyleyecektin neden öptün?"

" Dayanamadım be Vatan Gözlü. Dayanamadım. Erken söylemedim çünkü biraz daha yakınına girmem gerekiyordu. Beni gerçekten sevecek miydin yoksa sırf geçmişimiz için mi..."

Devam etmesine izin vermedim ve lafını kestim.

" O yüzden mi o gün sordun o soruları?" Başıyla onaylamakla yetindi.

" Sen uyu ben geç gelirim." Dedi kapıya yönelerek.

" Nereye gidiyorsun?" Cevap vermeden gitti. Oflayarak bir yatağa bir de küçük koltuğa baktım ve koltuğa oturdum. Ellerimi saçlarımda dolaştırıp toprak rengi gözlerimi masaya çevirdim. Bir süre masayla bakıştık ardından bacaklarımı kendime çektim.

SANCAK DALKIRAN

Odaya geçtiğimde saat yaklaşık 2'ydi. Bakışlarım karanlığa alışınca koltuğa kıvrılmış Gökçe'yle kaşlarım havalandı.
Yavaş adımlarla yanına ilerleyip bir kolumu sırtına diğerini de diz kapaklarının altına yerleştirdim. Kaldırdığımda birkaç anlamsız mırıltı çıkardı ardından bedenime biraz daha yaklaştı. Onu yatağa bıraktığımda anlamlı mırıltılar çıkardı.

" Sancakğ."

Diye mırıldandığında gülümsedim hafifçe.

" Bir tanem."

" Gelseneğ." Diye mırıldanınca yanına kıvrıldım. Sırtını göğsüme yaslayınca kollarımı beline sardım ve onu biraz daha kendime çektim.

GÖKÇE KESKİN

Sabah uyandığımda belime sarılı kollar ve başı boynuma düşmüş Sancak ile irkildim. Bedenimi ona doğru çevirip başını başımın yanına çekmesine izin verdim.

" Sancak?"

Diye mırıldandım.

"Hı?"

Diye bir cevap gelince gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Daha etkili olacağını düşündüğüm bir yöntem deneyip boynuyla çenesi arasında kalan yerden öptüm. Gözlerini açtı direk.

Garip Üsteğmen.

Bakışları saniyelik bana döndü ardından kapı alacaklı gibi çalmaya başladı. Hızlıca doğrularken dudakları aralandı.

" Noluyor lan?!"

Hafifçe doğrulup kapıya ilerledim.

" Ya Kraliçe nerdesiniz siz? Sabahtan beri sizi bekliyoruz." Diye söylenen Yiğit ile kaşlarımı çattım.

" Uyanmıyor ki!" Diye suçu ona atınca içeriden bir ses yükseldi.

" Atma! Sende uyuyordun!"

" Hadi komutanlar biraz hızlı olun da."

GECENİN KOMUTANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin