46

34 3 0
                                    

Hızla geri ittim Sancak'ı.

" Uyuyacağım birazdan abi."

" Gelebilir miyim? Kapın kapalı?" Bakışlarımı Sancak'a çevirdim.

" Gir şu yatağın altına Sancak."

" Ne yapayım ne yapayım?"

" Lan düz duvara tırmandın sen! Yatak yüksek gir şuraya yoksa abim sokacak seni oraya." Dediğimde ya sabır der gibi bir nefes aldı. O geri çekilirken bende aynadan kendime son kez bakıp kapıyı açtım. Tek kaşı yukarı kalktı abimin.

" Niye uyumadın saat dörde geliyor?"

" Yatacağım birazdan." Saçlarımın üstünden öptü.

" İyi geceler güzelim." Odaya göz gezidirip kendi odasına doğru ilerledi. Kapıyı kapattığımda Sancak çıktı.

" Gökçe bu ne?" Rujumla bakıştım.

" Aa o orada mıymış? Bak uzun zamandır o rengi arıyordum." Diyerek ruju aldım ve masaya bıraktım.

" O şeyin yatağın altında ne işi var peki güzelim?"

" Düşmüştür." Diyerek omuz silktim ve ekledim.

" Çok evde olamıyoruz farkındaysan."  Kollarını açtı yatağa oturarak.

" Gel hadi uyuyalım."

Dudaklarım aralandı.

" Ne? Annenler evde, Ayla evde sen niye burada uyuyacaksın?"

" Neden uyumayayım? Kaçtım zaten. Gel hadi." Kaşlarım çatıldı.

" Tamam abin görmeden giderim merak etme. Gel hadi." Yanına kıvrıldım hemen. Kolları bedenimi sararken bende üstümüzü örttüm. Başını boynuma yerleştirirken gülümsememi bastıramadım. Burnunu boynuma sürttüğünde başımı o yöne çevirdim. Başını boynumdan kaldırıp öyle güzel baktı ki bi an öldüm zannettim. Alnımdan öpüp tekrar başını boynuma sakladı. Sırtımı göğsüne yaslarken gözlerimi kapattım.

💫

Sabah uyandığımda hâlâ yanımda aynı şekilde yatıyordu. İlk birkaç dakika neden burada olduğunu sorguladım ardından abim geldi aklıma ve hızlıca doğruldum.

" Sancak kalk sabah oldu hadi." Derken abimin sesi geldi içeriden.

" Güzelim kalktın mı?"

" Evet abi! Üstümü değiştirip geliyorum!" Cümlemi bitirdikten sonra Sancak'ın yüzüne dirseğimi geçirdim. Ufak bir çığlık atıp kalktı.

" Napıyorsun kızım? Sabah sabah?" Burnuna attı elini ve kırılmadığına kanaat getirip tekrar bakışlarını bana çevirdi.

" Hiç canım horon tepiyorum. Lan manyak sabah oldu, abim kalktı."

" Hassiktir."

" Aynen ondan." Dedim onu onaylarak.

" Geldiğin gibi çıkamazsın dur. Bekle beni." Yataktan inip giyeceklerimi çıkarttım.

" Gözlerini kapat. Üstümü değiştireceğim."

O gözlerini kapatırken bende üstümü hızlıca değiştirdim.

" Tamam. Bekle beni burada." Diyip odadan çıktım. Abim mutfakta birşeyler hazırlıyordu ve sırtı koridorda dönüktü. Sancak'a elimle 'gel' işareti yaptım. Anlayıp hızlı ve sessiz adımlarla bana doğru yaklaştı. Kapıyı olabildiğince sessizce açıp çıkmasına yardım ettim.

Manyak niye gitmemişse.

Gündoğdu Timi'ninde bir tane akıllı varsa bende hiçbirşey bilmiyorum.

Abimin arkasından sarıldığımda başını bana doğru çevirdi.

" Günaydın." Dedim harflerini uzatarak.

" Günaydın güzelim." Belimden tutup beni tezgahın üstüne otutturdu.

" Sen izinde değil misin niye bu kadar erken kalktın be kral?" Güldü.

" Kardeşimiz izinde değil, eh gelmişken bir kahvaltı da hazırlayalım dedim." Dediğinde bu sefer gülen bendim. Dün olanlar aklıma geldiğinde gülüşüm dondu.

" Dün niye Sancak'a yumruk attın abi?"

Omuz silkti.

" Hakketti o şerefsiz. Kız kardeşimle sevgili oluyor ya! On iki yıl sonra hatta." Gözlerini devirdi.

" On iki yıl önce atmalıydım o yumruğu." Dediğinde boş gözlerle baktım.

" Yemin ediyorum bir tane akıllı yok içimizde." Dediğimde ters bakışlar attı.

" Bunu sen söyleme Gökçe. Çünkü sende akıllı değilsin, en baştaki manyak sensin güzelim." Durdum ve öylece baktım.

Haksız da değildi sanki.

💫

Askeriyeye geçmiştim sonunda. Gazinoya doğru ilerlerken bir yandan da yeni taktığım bordo beremi düzeltiyordum.

Berem benim için oldukça önemliydi. Berem neredeyse benim herşeyimdi. Babamdan kalan bir emanet, hayatımın baş tacı, kısacası bana ait olan herşeydi bordo berem. Göğsümde taşıdığım Türk bayrağından sonra tabiki herşeyimdi bordo berem.

Düzgün olduğuna kanaat getirip içeri girdim. Yiğit, Akın, Almila ve Alpay vardı sadece.

" Kılıç nerede? Uzun zamandır gözükmüyor?" Dediğimde hepsi duruşunu dikleştirdi.

" Komutanım Asena'yı korumakla görevlendirildi o. Görevlere yine katılacak ama." Dedi Almila. Akın'ın sesi duyuldu ardından.

" Demi Yiğit?" Dedi Akın. Anlamadığım için kaşlarımı çattım.

" Bakmayın komutanım öyle. Kız yalnızken de kendini korusun diye silah kullanmayı öğretiyor kıza." Dedi Yiğit ardından ekledi Akın.

" Canlı hedef olarak da Yiğit'i seçmiş Kılıç. Kafasında elma. Ama kıza da helal olsun iyi göz varmış. Bunu da vurabilirdi." Dertli bir nefes aldı Yiğit.

" Sormayın komutanım ya. Bi an ödüm koptu bok yoluna gideceğim diye. Görevde de değildim bak şehit de olmazdım." Bir süre düşündü.

" Sanırım." Diye ekledi.

Buu özel bölümümüzzz dört bin oldukkkk sizi çok seviyorummm gelmişken yıldıza basıp yorum yaparsanız çok mutlu olur bu yazarrrr
💜

GECENİN KOMUTANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin