SANCAK DALKIRAN
" Bende aynısını sana diyecektim."
" Ortadaki boş bi konu farkındasındır umarım. Yoksa kıskandın mı sen?"
" Kıskandım! Oldu mu?! Kıskandım!"
Dedim anlık patlamaya gelince. Bileğimdeki bilekliği masaya koyarken birkaç adım yaklaştım.
" Manyak gibi kıskandım! Oldu mu istediğin?"
Ufak bir tebessüm belirdi dudaklarında. Bakışlarım saniyelik dudaklarına kayarken benden bu kadardı. Yüzünü ellerimin arasına alıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Anlık bir bocaladı ama karşılık verdi. O sırada hemen geri çekildim ellerimi de yüzünden çektim.
" Hayır ne yapıyorum ben.." diye mırıldandıp odadan çıktım. Tuğkan'ın odasının önünde durup kapıyı çaldım.
" Ne halt yedin?"
Dedi içeri geçmeme izin vererek. Almila her zamanki gibi bilgisayarın başında çalışıyordu.
" Komutanım?"
" Ben Gökçe'yi öptüm."
" NERESİNDEN?"
Diye sorduklarında mala bakar gibi bakmakla yetindim.
" Hassiktir." Dedi Almila.
" Katılıyorum." Diye son noktayı koydu Tuğkan.
O an bileğimdeki boşlukla gözlerim kocaman açıldı.
" Siktir! Bileklik yok!"
" Çok iyi halt yedin Sancak tebrik ediyorum! Aptal mısın oğlum sen!?" Diye söylenince Almila'nın kafası karışmış olmalı ki boş bakışlar attı.
" Gel Sultan sana da anlatalım."
💫
Herşeyi anlattıktan sonra ilk sorduğu soruya şaşırdım.
" Rütbeden çıkabilir miyiz?"
" Çık?"
" Lan siz salak mısınız?! Ya anlatmış kız size affederdim demiş! Ne diye saklıyorsunuz?! Madem saklayacaktınız ne diye öpüyorsunuz?!"
" Kız haklı."
" Anlık boşluğuma geldi oğlum. Dayanamadım."
" İYİ HALT YEDİN!"
Ellerimi enseme götürüp ofladım.
" Ne halt yiyeceğim ben?"
" Valla bizde sana onu soruyoruz ne halt yiyecek..." Derken kapı çaldı. Tuğkan kapıya ilerlerken 'yol geçen hanı mübarek,' diye homurdanmasını duydum. Kapıyı buradan göremiyordum ama karşımda beliren bedenle başımı kaldırdım.
Baktı,
Baktım.
Avcundaki şeyi masaya bıraktı ve hiçbirşey söylemeden çıktı. Ölüm fermanım hazırlanabilir mi?
" Ne halt döndü burada?"
" Belamı sikecek." Dedim umutsuz bir sesle. İkisi de boş boş göz kırpıştırdı.
Bakışlarım bilekliğe dönerken masaya uzandım ve bilekliği aldığım gibi bileğime yerleştirdim. İçli bir nefes alırken bana bakan Tuğkan'a döndüm.
" Tuğkan." Dedim gözlerim kocaman açılarak.
" Siktir! Yürü!"
Hızlıca çıkarken Almila'nın arkamızdan seslendiğini duydum. Umursamadan denize doğru ilerledim. Küçükken de böyleydi, sıkıntılı olduğu zamanlarda denize giderdi hatta boğulmaktan kurtulduğu bile vardı, özellikle geceleri denizi daha çok severdi. Etrafa göz gezdirdim ilerleyerek. İçimdeki korku yerini daha da belli ederken müzik seslerinin olduğu yere ilerledim. Saçlarını geriye attı o sıralarda Gökçe oturduğu yerden dikleşip insanları izlemeye devam etti. Koyu kahve, toprak rengi gözleri koyulaşmıştı. Yani öfkeliydi.
💫
"Yanlarına gitmemekle emin miyiz?" Diye sordu Almila. Tuğkan ise omuz silkti.
" Biraz yalnız kalmaları iyi olacaktır."
Diye cevap verdi. Anladım der gibi dudak büzdü Almila. O an aklına birşey geldi. Geç bile kalmıştı ama olsundu.
" Tuğkan.. yani Tuğkan Komutanım."
" Efendim?"
" Neden bana garip davranıyorsunuz?"
Gerildi Tuğkan olduğu yerde.
" Nasıl yani?"
Cevap vermek yerine parmak uçlarında yükselip yanağından öptü Almila. O an bocaladı Tuğkan. Bakışlarını ona çevirdiğinde Almila sadece denize odaklanmıştı belliydi yüzünden utandığı.
Dudaklarında yarım bir tebessüm belirdi Tuğkan'ın. Kızı belinden tutup havaya kaldırdı ve döndürmeye başladı." Tuğkan komutanım demek ki.." diye mırıldandığında kollarını boynuna sardı Almila. Başını boynuna gömerken yere indirdi Tuğkan.
" Komutanım demek."
Diyerek yanağından öptü birkaç kez. Gülümsedi bununla Almila.
" Hmm.." ne düşünüyorsun?" Sancak Komutanım acaba ne yaptı onu düşünüyorum." Bir şekilde çıkar o."
Başını boynuna saklayıp derin nefesler aldı Tuğkan.
" Kokun.." diye mırıldandı.
" Niye bu kadar güzel?"
Başını kaldırıp sıcakca gülümsedi Almila.
💫
Sahilde dolaşırken bana bakan bir çift kehribar gözlerle duraksadım.
Baktı.
Baktım.
İlk defa aklımı değil kalbimi dinledim ve sıkıca sarıldım ona. İlk birkaç saniye duraksadı sonrası ise beni havaya kaldırdı. Bacaklarımı beline sardım, bir koluyla bedenimi destekler başını boynuma sakladı.
" Gökçe.."
" Sonra.. sonra konuşalım ne konuşacaksak. Şuan sadece biz olalım Sancak."
" Ölümüm senin elinden olsun Vatan Gözlü."
Diye mırıldandığında gülümsedim. Burnumu boynuna sürtüp derin bir nefes aldım.
" Uyuz Üsteğmen! Kızgınım sana!" Güldü uyuz.
" Öyle olması gerekiyordu güzelim." Siktir git!" Diye söylenmeme devam edince yere indirdi beni. Bir tutam saçımı kulağım arkasına sıkıştırdı.
" Otele dönelim.." diye mırıldandım. Bileğimden yakalayıp içeri ilerledi. Odaya çıktığımızda derin bir nefes aldım.
" Şimdi açıkla bana her şeyi Sancak. Neden beni bırakıp gittin? Neden benden sakladın hepsini açıkla."
Evettt ben geldimmm bir önceki bölümde fırsat buldukça bölüm atmaya çalışacağım yazmışım düzenli bölüm atmaya çalışacağım sizi seviyorumm
💜
💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN KOMUTANI
Humor' Öldürmeyen acı güçlendirir.' derdi hep babam. Bir bakıma haklıydı şimdi ona daha çok hak veriyordum. Babamı vatana vereli 20 yıl olmuştu bende onun izinden gidip asker olmuştum. Yeni bir yere göreve giderken kimle nasıl ve hangi yüzüyle karşılaşac...