Bıçağıma boş bakışlar atıp yanına ilerledim.
" Tam vaktinde gelmişiz komutanım yoksa öldürürdü çakma kızılı."
" Nerede bende o şans."
Diye mırıldandım, Üsteğmenin bakışları tekrar beni buldu gözlerindeki duyguyu okuyamadım çok da bakamadım gözlerine.
" Hadi gidelim."
" Komutanım bu da mı bizimle gelecek?"
" Evet Almila hadi hızlı."
Boş bakışlarım etrafta gezindi. Sakinleşmem lazımdı yoksa timin ufacık bir hatasında aramız bozulurdu. Sadece görevde ve emir komuta kısmında değil, sivil hayatta da aramızın bozulmasını istemezdim.
" Sakinleş biraz." Diye yanımda fısıldayan Tuğkan'a boş bakışlar attım.
" Kolaysa sen sakinleş."
" Demesi kolay ama sakinleşmen hepimiz için iyi olacak."
Haklıydı. Şimdi bir olay da hiç iyi olmazdı. Helikoptere binerken de bindikten sonra da bakışlarımı çakma kızıldan çekmedim.
" İyi uykular."
Silahının arkasıyla kadına vuran Almila ile kadın bayılırken kaşlarımı çattım.
" Birşey soracağım komutanım canınızı yakmak istemiyorum yanlış anlamayın bu şerefsiz de duyarsa sevinir diye vurdum.. bahsettiğiniz kişi kimdi?"
İçimde bir yerlerde ölen bir kız çocuğu hissettim. Titrek bir nefes bıraktım. Sancak halimi farketmiş olacak ki araya girecekken susturdum.
" Babam. 2004 Şırnak şehitlerinden."
Sesim içinde duygu barındırmayan bir şekilde çıkmıştı. Ölüm sessizliği yerini belli ederken nefesimin sıkıştığını hissettim.
O sessizlik yol bitene kadar devam etti. Helikopterden atlayıp tekmil verdikten sonra bile devam etti. Kimse bu konuda konuşmak istemiyordu. Ne onlar ne de ben..
Hava çoktan kararmış ve çakma kızılı teslim etmiştik. Yıldızlar kendini belli ederken ait olduğum zamana yani geceye bıraktım kendimi.
Çardaklardan birine oturup ellerimi önümde birleştirdim ve dirseklerimi iz kapaklarımla buluşturdum.
Şuan küçük bir çocuk gibi oturup ağlamak istiyordum resmen. Biri dokunsa ya öfkemle karşılaşırdı ya da ağlamamla. O yüzden kimsenin bana bulaşmaması şuan için iyiydi. Yanıma oturan Üsteğmene boş bakışlar attım. Bakışlarım' uzak dur' diyordu onun bakışları ise ' olmaz" diyordu. Bakışlarımı tekrar önüme çevirip ellerimde sabitledim. Bu gece buradaydık yarın ise izinliydik bir gün bile olsa.
" Nasıl hissediyorsun?"
" Nasıl hissetmem gerekiyor?"
Terslememden hoşlanmamış olacak ki yüzünü buruşturdu. Bakışları ne söyleyeceğini tartarken dikkatimi çeken tek şey karanlıkta parlayan kehribar gözler oldu. Gözleri koyu kahve gözlerimi bulurken duygularını okumama izin verdi. Birçok duygunun içinde tek bir duyguyu okuyabildim. Özlem. Neyi özlediği hakkında hiçbir fikrim yoktu ama içindeki özlem devasa boyuttaydı.
Dağlara baktıkça gözlerimin dolduğunu hissettim. Bana hayat veren dağlarda babam şehit olmuştu.
" Ağlayacaksan eğer benim yanımda ağla."
Dolan gözlerimi koluma silip yüzüne baktım. Çok tanıdıktı. Çok çok tanıdıktı. Hatırlamaya çalıştıkça bataklıkta battığımı hissettim düşünmeyi bıraktım." Ağlarsam güçsüz olmaz mıyım?"
" Ağlamak ya da ağlamamak güç gösterisi değildir."
Verdiği cevapla göz pınarlarım dayanmadı. 20 yıldır neredeyse hiç ağlamıştım ama şuan ağlıyordum. Küçük bir çocuk gibi ağlıyordum. Ellerimle yüzümü kapattım görmesini pek de istediğim zamanlarımdan değildi.
" Ellerini çek."
Öylece durmaya devam edince bedenini biraz daha yaklaştırdı bana. Sakin ve temkimliydi. Ellerimi yüzümden çekip kendi bacağının üzerine yerleştirdi.
" Ağlayacaksan görmek istiyorum."
" Neden?"
Diye sordum titreyen sesimle.
" Küçük kızı görmek hoşuma gidiyor."
İlk başta ne demek istediğini anlamadım boş bakışlar atarken etrafa bakındı. Bakışları tekrar beni buldu.
" İçindeki küçük kızı görmeyi seviyorum."
Ellerimi dizinden çekip boş ve dolmuş gözlerle baktım etrafa.
" Verdiğin tepkiyi anlayabiliyorum."
Bakışlarım tekrar onu buldu.
" Yalnız hissediyorsun kendini."
Gözlerimizi birbirmizden çekmedik devam etti cümlesine.
" Yorgun hissediyorsun üstüne yeni bir time geldin.." bakma soğuk durduğuma ailem oldu bu tim. Hepsiniz ayrı ayrı çok özelsiniz benkm için."
Dudakları anladım der gibi kıvrıldı. Aramızda geçen yüzlerce sessiz kelime vardı ama ikimizde bunları konuşmadık ben etrafa bakındım çıkış kapısı aradım o beni izledi. Böyle geçti zaman ben ağladım o izledi. Göz yaşlarımı silip sırtımı dikleştirdim.
" Timin yanına gideceğim ,gelecek misin?"
Cevap vermek yerine arkamdan geldi. Sandalyemi kendime çekerken tim de sessizdi.
" Hadi ama çok sessizsiniz!" Diye söylendim. Yüzlerindeki o ifade dağılıp yerini neşeye bırakırken gülümsedim hafifçe. Seviyordum bu anları yalan yok.
" Almila anahtar sende var ben kaçıyorum,uyumak istiyorum."
" Tamam komutanım."
Eve geldiğimde ilk iş kendimi duşa atmak oldu. Sıcak su bedenimi gevşetirken rahat bir nefes aldım. Duştan çıkıp havluyu bedenime sardım bir yandan saçımı kurutup bir yandan televizyonda gezinirken sevmediğim programlarla yüzümü buruşturdum. Oflayarak kurutma makinesini banyoya götürdüm ve üstüme en sevdiğim siyah, yıldızlı pijamalarımı giydim. Nevresimlerimi de değiştirdikten sonra kendimi uykuya bıraktım.
💫
Mutfaktan gelen sesler güneş ışığına karışmıştı. Mutfaktaki seslerle yüzümü buruşturdum.
Merhabalarrr ben geldimmm okunmalar fena değil de oy de verirseniz sevinirimm canlarım
💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN KOMUTANI
Humor' Öldürmeyen acı güçlendirir.' derdi hep babam. Bir bakıma haklıydı şimdi ona daha çok hak veriyordum. Babamı vatana vereli 20 yıl olmuştu bende onun izinden gidip asker olmuştum. Yeni bir yere göreve giderken kimle nasıl ve hangi yüzüyle karşılaşac...