25

82 4 0
                                    

Bakışları bana döndüğünde saçındaki havlu durdu bir süreliğine.

" Gökçe?" Diye mırıldanıp içeri geçmem için biraz geri çekildi. Açtığı boşluktan geçip keki eline tutuşturdum ve üzerimdeki poları çıkardım. Havalar soğuyordu. Bakışları hâlâ anlamaz şekildeyken elindeki keki alıp mutfağa ilerledim.

" Hadi boş boş bakacağına iki tabak ver."

Hâlâ boş bakışlarla bakarken mermere yaslandım.

" Neden öyle bakıyorsun?"

" Şaşırdım." Diye itiraf etti.

" Neden?"

" Garip işte sorgulama." Diyip iki tane tabak uzattı. Tabakları alıp kestiğim kekten birer dilim koydum.

" Çay koymadın mı sen?"

" Pek içesim yoktu."

" Şuan var mı?"

" Hı hı." Dediğinde çay koydum. Kekleri alıp sanki kendi evimmiş gibi içeri geçerken yanıma yaklaştı. Tabakları ortadaki masaya koyup doğrulduğumda bedeni tam bedenimin karşısındaydı ve nefesi yüzüme vuruyordu.

" Neden Gökçe?"

" Ne neden?"

" Neden kendini daha da bağlıyorsun bana?"

" Gideyim mi?"

" Gitme. Söyle bana neden geldin?"

" Kötüydün." Dedim mırıldanarak.

" Neden umrunda olayım?"

Diye sorduğunda bakışlarımı kaldırdım.

" Neden olmayasın Sancak? Zaten çıkmazdaydın tek başına kalmanı istemedim." Diyerek koltuğa bıraktım kendimi. O ise önümde durmaya devam etti.

" Şaşırtıyorsun beni."

" Sancak. Kavga etmeye gelmedim." Dedim tane tane. Bakışlarını duvara çevirip benden uzakta bir yere oturdu. Yüzüm düştü bununla.

" Sancak?"

" Beni kendine bağlama Gökçe. Ben yeterince tutuldum zaten sana. Daha fazla canım yansın istemiyorum." Dedi gözlerime bile bakmadan.

" Git diyorsun bana."

" Ben sana hiçbir zaman git demedim Gökçe. Beni kimse yenemedi. Ama ben sana yenildim. Ben her zaman sana yenildim. Tek kelimenle dağları yerinden oynatabilirim. Sen bana git diyorsun. Ben değil sen bana git diyorsun Gökçe."

O an sadece düşündüm evet bir bakıma sadece git diyordum ona.

Buruk bir tebessüm belirdi dudaklarında.

" İstediğin oldu Gökçe. Uzak duracağım senden."

Dediğinde yutkundum hafifçe.

" Uzak durma. Sadece zaman ver Sancak bana. Sende beni anla."

" Sen beni anladın mı?"

Kehribar gözlerini bana çevirdi.

" Zaman vermiyorsan nasıl sana cevap vereyim Sancak? Şimdi kapatalım konuyu ve kekini ye. Sonra konuşalım."

Başıyla onayladı ama içinde bir umutsuzluk olduğu o kadar belliydi ki.. ya da ben onu çok iyi tanıyordum. Bilmiyorum.

  Bulaşıkları alıp mutfağa ilerlediğimde arkamdan geldi ve elimdeki tabakaları alıp makineye dizdi. Sonra bardakları aldı elimden.

" Akın'a gidelim mi?" Diye aniden sorduğum soruyla durdu.

" Gidelim." Dediğinde gülümsedim ama anında soldu gülümsemem.

" Sancak," dedim onu kendime çevirerek.

" Kendini suçlama. Lütfen." Sesim mırıltı gibi çıkarken bakışları tuttuğum bileğine kaydı ardından kehribarları kahve gözlerimle buluştu.

" Bilmiyorum." Döküldü dudaklarından.

💫

Boş bakışlarını sürdürdü Akın. Canı acıyordu biraz da olsa.

" Daha iyi misin?" Diye içeri giren kıza çevirdi bakışlarını. Kehribar gözleri abisine çekmiş gibi duruyordu. Saçlarını yukarıdan bağlamak yerine açık bırakmıştı.

" İyiyim." Kaşları çatıldı kızın.

" Doğruyu söyle bana. Ağrın varsa ağrı kesici yapayım." Diyerek yanına yaklaştı ve serumu kontrol etti.

" Bunda ağrı kesici yok. Ağrın var mı?"

" Hayır." Diye mırıldandı Akın, Ayla'nın gözlerine bakmamaya çalışarak.

" Gerçi benimki de soru tabiki var ağrın ama söylemiyorsun." Dedi ve dolaptan ağrı kesici hap alıp ona uzattı.

" Gerek yok."

" Senin doktorun benim, gerektiğinde benden emir alacaksın asker! Şimdi iç şunu."

Bir anlık yükselmesini duyunca itiraz edemedi Akın ve ilacı alıp suyla yuttu.

" Hayır yani anca gerek yok. Başka bildiğin bir şey yok mu senin?" Diye homurdanarak koltuğa oturdu Ayla.

" Vatan savunmasını her şeyden iyi bilirim Doktor Üsteğmen."

" Üsteğmen?"

" Bir insan abisine bu kadar benzeyebilir." Cevabı gelince kahkaha attı Ayla. Akın'ın bakışları bir süre gülüşünde takılı kaldı ardından başını hafifçe sallayarak önüne döndü.

" Abin seninle nasıl başediyor anlamış değilim." Akın bu şekilde homurdanınca omzuları çöktü Ayla'nın. Bu sefer sesini buz gibi tuttu.

" Ayrıldım."

Bakışlarını anlamaz bir şekilde Ayla'ya çevirdi Akın.

" Ondan.. ayrıldım. Dediklerin doğru çıktı..."

" Ben sana ne zaman yalan söyledim Doktor?"

Diye sorduğunda ne diyeceğini bilemedi. Akın ise yavaşça doğrulmaya çalışınca hızlıca ayaklandı ve omuzlarından itip geriye yatırdı.

" Kal olduğun yerde." Boş bakışlarını sürdürdü Akın.

" Boş boş bakma bana kal olduğun yerde sırtın acır." Diye mırıldandı Ayla.

" Neden benim canımın yanıp yanmamasını önemseyesin ki? Canımın yanması beni rahatsız etmezken?"

Selamlarr ve günaydınlarr yeni bölümle geldimm vee bine çok yaklaştık sözüm söz bin olunca özel bölüm ve normal bölümü aynı anda atacağımm sizi çok seviyorumm
💜
💜

GECENİN KOMUTANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin