1: Hayat Ağacı

4.7K 53 18
                                    

Yıl: 2024

Asi yattığı –ve çok da rahat olduğu söylenemeyecek olan- hastane yatağının üstünde vücuduna en az acı verecek şekilde hareket etmeye çalıştı.

Birkaç dakika önce başını öylesine pencereye doğru çevirdiğinde hastanenin önünde duran koca ağacın çiçek açtığını görmüştü. İçinden bir ses bunun onun son baharı olacağını söylüyordu. Onun derken bahsettiği elbette ki ağaç değildi - o daha Asi doğmadan buraya dikilmiş olmalıydı ve Asi bu dünyadan göçüp gittikten sonra da hastanedeki umut bekleyen hastalara ve yakınlarına hayatın ne olursa olsun, bu binada başlarına ne gelirse gelsin devam ettiğini hatırlatmak için burada olacaktı. Hayır, son baharını yaşayacak olan kişi Asi'ydi. İşte tam da bu yüzden vücudunun attığı sessiz çığlıklara kulaklarını tıkayıp kalkmalı ve son bir kez dünyanın canlanmaya nasıl hazırlandığına tanıklık etmeliydi.

Ağrıyan kasığı gözlerini yaşlarla doldursa da derin nefesler alarak sonunda doğrulmayı başarmıştı. Keşke Sude burada olsaydı, diye geçirdi içinden. Sözde kocasının onu bir kere bile ziyarete geldiğini hatırlamıyordu ama en yakın arkadaşı Sude işten ne zaman vakit bulabilirse Asi'yi ziyarete geliyordu.

Arkadaşının son ziyaretinde ona anlattıklarını hatırlayınca yüzünde bir gülümseme oluştu. Sude sonunda müdür olmuştu! Kadınlar çocuklarından beri bunun hayalini kuruyorlardı. Hoş, o zamanlar Asi arkadaşının yükselişine tanıklık etmek için yanında olabileceğini düşünmüştü ama hayat sizin isteklerinize göre kendini şekillendiren bir şey değildi işte. Olsundu. Arkadaşı mutluydu ve kalan ömrünü iyi bir şekilde geçirebilecekti ya, bu Asi'ye yeterdi.

Ağaca daha yakından bakabilme arzusu onu ele geçirince terliklerini ayağına geçirmek için yere baktığında morali biraz bozulur gibi oldu. Terlikleri çok eskiydi ve beyaz çorapları da sürekli giyilip yıkanmaktan griye dönmüşlerdi. Sude'nin son gelişinde ona gösterdiği yepyeni kırmızı topuklu ayakkabılarını hatırladı. Asi'nin bir daha asla güzel bir çift ayakkabı giyip etrafta dolaşma şansı olmayacaktı.

E madem bir daha böyle bir şansı olmayacaktı, ne diye kalan vaktini ona ölümü hatırlatan bu hastane odasında idamını bekleyen bir mahkum gibi kendi haline acıyarak geçiriyordu ki? Dışarı çıkıp son bir kez çiçeklerin kokusunu içine çekmesinin, son bir kez evinde uyumasının kime ne zararı vardı? Üstelik birkaç gün önce hastaneden tedavi masraflarının ödenmediği konusunda bir uyarı almıştı. Sonraki ziyaretinde Sude'den ona evinde sakladığı kutuyu getirmesini rica edecekti, ama bacaklarında hissettiği küçük kuvvet kırıntısı ona arkadaşını rahatsız etmeden kendi işini kendinin görebileceğini hatırlatmak ister gibiydi.

Asi gülümseyerek ayağa kalktı.

***

Doktoruna ve onu tanıyan hemşirelere görünmeden çıkış kapısına varması tahmin ettiğinden daha uzun sürmüştü ama özgürlük gibisi yoktu.

Asi elini ağacın gövdesine yasladıktan sonra gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Ah. Yaşamak buydu işte.

"Taksi lazım mı, kızım?"

Duyduğu sesle gözlerini açıp tam önünde durmuş olan taksiye baktı. Şoför camını indirmiş, yüzünde babacan bir gülümsemeyle ona bakıyordu. Asi adamın gözlerine bakarken içinin sıcacık olduğunu hissetti. Kızım kelimesini duymayalı ne kadar da uzun zaman olmuştu...

Babasını kaybettikten sonra içinde oluşan boşluğu doldurmak için fark etmeden yeni bir aile arayışına girmiş ve aradığını Bora'da ve onun ailesinde bulacağını düşünmüştü. Ne kadar da aptaldı... Bora'nın annesi ve babası Asi'ye bir kere bile bu hiç tanımadığı adamın sesindeki sıcaklığı barındıran bir şekilde kızım dememişlerdi. Galiba ona kızım diye seslendikleri tek zaman düğün günleriydi. Bir de Asi'nin hamile kalmasını istedikleri zamanlar... Sonrasında onun "kısır" olduğuna karar vermiş ve ondan soylarını kuruttuğu için nefret etmeye başlamışlardı.

Renata | AslazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin