4: Can Kırıkları

1.1K 56 10
                                    

Not: Hikaye bazen başka karakterlerin gözünden de yazılacak, öyle olduğunda " x Karakter İsmi x " diye başlık atacağım, kafanız karışmasın diye. :D Bu bölümün son kısmı Bora'nın gözünden. İyi okumalar. :*




  Asi rastgele bindiği otobüsten ağlamayı kesene kadar inmedi. Burnunu çeke çeke eski apartmanına giden otobüsü bekledi. Beklediğinden uzun süren bir otobüs yolculuğundan sonra sızlayan gözler ve kırmızı bir burunla apartmanın dışında durup binayı inceledi. Bora ile evlenir evlenmez Bora'nın ailesi torun yapma çalışmalarına başlamaları için onlara kendi seçtikleri bir yerde bir ev almışlardı. Bora'yla evlendiği yıla geri döndüğüne göre de... Burayı son görüşünün üstünden tam on koca yıl geçmişti.

Açık olan dış kapıdan içeri girip merdivenlere yöneldi. Dairesi ikinci katta olduğu için asansöre binmesine gerek yoktu. Anahtarı umarım iş yerinde unutmamışımdır, diye düşünüp çantasına bir göz atınca derin bir oh çekti. Bu kadar stresli bir günün ardından bir de geceyi dışarıda geçirmek ya da Sude'yi arayıp yardım istemek zorunda kalsa babasına verdiği sözü tutamayıp kendini öldürebilirdi.

Eski evine gelmek bir müzeyi gezmek gibiydi. Gerçi Asi ölüp geri döndüğüne göre bu benzetme çok da yanlış sayılmazdı, müzeler ölü insanlara ait eşyalarla dolu yerlerdi sonuçta.

Masasının üstündeki resimlere bakınca kalbinin sıkıştığını hissetti. Bu sinirden miydi, yoksa üzüntüden miydi, henüz emin değildi. Masasının üstünde üç çerçeve vardı: Birinde Bora'nın kolunu omzuna attığı bir resim, diğerinde Sude ile lunaparka gittikleri günden bir resim ve sonuncu çerçevede ise üçünün birlikte gittikleri bir piknikten olan bir resim vardı. Asi çerçeveyi eline alıp bakınca burnundan homurtuya benzer bir ses çıkararak güldü. Bora ve Sude resimde öyle bir durmuşlardı ki, resmi gören herhangi biri onların çift olduğunu sanırdı. Asi nasıl bu kadar kör olabilmişti?

Sonrasında Sude ile olan resmini eline aldı. Üzerlerinde eşleşen En İyi Arkadaşlar tişörtlerinden, boyunlarında da Asi'nin eski hayatında takmayı çok sevdiği eşleşen kolyelerden vardı. Patates kızartması ve hamburger. Takıcıya girip kolyeleri seçtikleri günü hatırlıyordu. Lisedeyken harçlıklarını biriktirip sürekli Sude'ye hediye alırdı, bu da onlardan biriydi. Sude dükkana girdiğinde kolyeleri görünce çok sevinmiş, bir sevinç çığlığı atarak Asi'yi yanına çağırmıştı. Sonra da dudaklarını büzüp yanında Asi'ye hediye almasına yetecek kadar para olmadığını ve bunun onu çok üzdüğünü söyleyince Asi hiç düşünmeden kolyeleri dükkan sahibine götürüp "Bunları arkadaşım için alıyorum." diye gururla böbürlenmişti.

Gözleri tekrar yaşlarla dolarken sinirle elindeki çerçeveyi yere atıp bir süre yere saçılan kırık cam parçalarını izledi. Sonra gözleri masanın üstündeki ayıcıkla buluştu. Üstünde Seni seviyorum yazan ayıcıkla. Bu Sude'nin ona almış olduğu nadir hediyelerdendi. Lunaparka gittiklerinde atış yapmayı denemişlerdi, ama ikisi de silah kullanmada çok kötü oldukları için paraları boşa gitmişti. Sonrasında Sude gözlerini kırpıştırarak oyun alanın başında görevli olarak duran çocuğa bakmış ve ondan onlara oyuncak ayılardan iki tanesini vermesini istemişti, çocuk da büyük ihtimalle Sude'yi etkilemek istediği için hiç itiraz etmeden onun istediğini yapmıştı. Asi o zamanlar bu duruma ne kadar şaşırdığını hatırlıyordu çünkü erkekler onun istediklerini hiçbir zaman yerine getirmezler, üstüne bir de ona kızarlardı.

Mutfaktan bir bıçak alıp ayıyı parçalama isteğini zorlukla bastırdı. Sude ona bu ayıyı verirken ne demişti?

"Seni o ayıya bakarken gördüm. Senin sevdiğin her şeyi seviyorum, Asi. O yüzden ondan hem sende hem de bende olmasını istedim."

Renata | AslazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin