14: Dedikodular

851 53 15
                                    

  Asi elini sanki acısını dindirebilecekmiş gibi kalbinin üstüne koyup onlara arkasını döndü. Alaz Bey ve Rüya'nın onu fark etmediğine şükrederek hızlı adımlarla oradan uzaklaşırken bir yandan da kendine saydırıyordu. Arkadaşının sevgilisinden hoşlanmak da ne demekti? Yani, tamam, kalbi ona sormadan adamdan hoşlanmış, beyni de türlü senaryolar uydurarak onu desteklerken Rüya ve adamın ilişkisinden haberi yoktu. Ama yine de... Şu an biliyordu da ne olmuştu? İçinden bir ses hala adamla birlikte olmak istediğini söylüyordu. O sesi bağırmaya başlamadan susturması gerekiyordu.

***

Ertesi gün Yakup Bey'i Çağla'ya bağırırken yakaladı. Adamın tam bir şerefsiz olduğunu biliyordu ama bu kadar hiddetli bir şekilde kadına bağırmasını gerektirecek olan ne olmuş olabilirdi ki?

Çağla'nın düşmüş omuzlarını ve eğdiği başını izlemeye daha fazla dayanamayacağını anlayınca "Çağla Hanım!" diye bağırdı. "Bi' bakar mısınız? Bu menünün içeriğinde bir hata var sanki."

Yakup Bey ne kadar arkasından oflayıp puflasa ve Asi'ye onu gözleriyle öldürmek istiyormuş gibi baksa da Çağla'yı onun pençelerinden çekip almıştı ya, bu da Asi'ye yeterdi.

Çağla yanına gelip bilgisayar ekranına doğru eğilirken "Bakayım, nerede hata varmış..." diye mırıldandı.

"Hata yok ki." Asi fısıldayarak söylemişti bunu.

"Anlamadım?"

"Gel." Asi, kadının elini tutup dinlenme odasına doğru çekti. Kaç saattir çalışıyorlardı, beş dakika kahve molası verseler şirket batmazdı.

"Asi, ben yaparım-"

"Yok, sen otur." Asi kadını sandalyelerden birine oturtup kalkmayacağından emin olduktan sonra ona bir bitki çayı hazırlamaya başladı. "Geçen sen yapmıştın, bu seferki de benden olsun."

"Peki madem." Çağla'nın yorgun yüzünde oluşan ufak gülümsemeyi görmek Asi'yi sevindirdi. En azından ağlamıyordu.

Çayını önüne koyduktan sonra yanına oturup "Ee," dedi. "Yakup Bey neden bağırıyordu sana?"

"Hazırladığım teklifi beğenmemiş." Çağla dalgın bir şekilde çayını karıştırıyordu. "Fikirlerimi saçma bulduğunu ve vaktini boşa harcadığımı söyleyip bağırmaya başladı işte."

"Çağla." Geçen sefer arkadaşının ona yaptığı gibi, bu sefer de Asi elini onun elinin üstüne koydu. "Sana böyle davranmasına izin vermemelisin."

"Biliyorum da..." Çağla da onun gibiydi işte, insanların ona kötü davrandığını fark etmesine rağmen büyük ihtimalle bunu hak ettiğini düşündüğü için ağzını açıp bir şey demiyordu. "Ben hamilelik izni almıştım ya... Sonra da neredeyse iki yıl çalışamadım, biliyorsun."

"Hı hı."

"Yakup Bey ben yokken çok zorluk yaşamış. Benim işlerim de onun üstüne kalmış çünkü, şirket yeni bir çalışan almayı reddedince-"

"Bir dakika. Bir dakika." Asi elini kaldırıp onu susturdu. "Sen yokken Yakup Bey mi çok çalışmış?"

"Evet." Çağla'nın ifadesi o kadar masumdu ki, adamın onu nasıl kandırdığını anlamak zor değildi. "Öyle söyledi. Ben de şimdi ona hak veriyorum. Çok çalıştığından sinirli olmalı."

"Bir kere, Yakup Bey'in çok çalışmadığını herkes biliyor. Sen yokken işlerinin yarısını bana verdi, kalanını da departmandaki çalışanların arasında bölüştürdü. Mesai ücretlerini de vermediğine göre onları cebine attığına eminim. Şirketin çalışan almak istememesi diye bir şey yok yani, bu durum tamamıyla onun eseri." Çağla'nın şok olmuş suratına aldırmadan konuşmaya devam etti. "İkincisi, diyelim ki çok çalıştı ve senin işlerini de kendi halletti. Bu ona seni aşağılama hakkını vermez."

Renata | AslazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin