FAHİŞENİN AŞKI
YAZAR: ŞEHNAZ & GÜLŞEN
BÖLÜM: 3 (Beyazı Geçmişe Bırakılmış, Siyahı Geleceğe Bürünmüş Bir Hayat! )
"Ama Blake yatağımda Aury'i istiyorum! Yani Grace benim yatağımda olduğu sürece o kartı alırım!" sert sesi kesin ve netti. O kadını istiyordu!Tıkılı kalmıştı, kafasında türlü düşünceler fırtına misali eserken genç adam içlerinden iki tanesini tutup cevap aramaya koyuldu. "O Aury'nin gerçek ismini nerden biliyordu? Neden Aury'i bu kadar çok istiyordu?" işaret parmağı dudağının üzerinde gezinirken cevapsız sorularıyla baş başa bırakmıştı kendisini.. Nasıl bir gece geçirmişlerdi ki? Adını dahi öğrenecek seviyeye gelmişti.. Ki Aury isimlerin ifşa edilmesinin yasak olduğunu biliyordu. Kendi elleriyle gönderdiği bu kadın, nasıl davranmıştı dostuna ki Ronald sadece o olursa kartı alırdı?
"Evet kazandım, gelecek demiştim sana!" diyerek kahkaha attı. Votkasından bir yudum aldı.
"Beni mi bekliyordun?" diye sordu ciddi ama bir o kadar alaylı bir tavırla.. Kıvrılan dudak kenarı, kendisinden ne kadar emin olduğunu gösteriyordu..
"Tabiki de!" diye cevapladı..
"Ee Blake ne diyorsun, kartı veriyor musun? Grace olduğu sürece tabi!" sesinde ki giz ve tehlike dolu tını Blake'in beynine vuruş yapmıştı. Hala iki sorunun cevabını bulamamıştı ve Ronald'ın ısrarı devam ettikçe, belirsiz ama bir o kadar tehlikeli ifadesini gördükçe kararsızlığı büyüyordu.
"Ciddi olamazsın Ronald, kimi istediğinin farkındasın değil mi? En özel kadını istiyorsun ve o Blake'in kadını!" diyen Carter bu ısrara bir anlam verememişti. Tamam, gelmesini bekliyordu ama illa ki bu kadın olmasını beklemiyordu, bu seçimle karşısına çıkmasını beklemiyordu.. Gerçek ismini de öğrenmişti üstelik.. Çok mu mutlu etmişti, ne yaşamışlardı ki? Sadece bir geceydi ve bir saatten daha uzun süre kalmamıştı odasında..
"Kapat çeneni Carter!" diye çıkıştı Blake öfkeyle. Ardından Ronald'a döndü "Veririm tabi kartını, yalnız Aury bu gece dolu. İşe çıkacak, yarın gece de dolu!" ciddi bir ifadeyle dostunu reddetmeden iş olduğunu söyleyerek ekmişti..
Elinde ki içki bardağına bakıp, içini süzdü. Dudakları yana kıvrılmış, gözleri Blake'e dönmüştü. "Olabilir işi bu değil mi zaten? İşi olmadığı gün kart hazır olsun!" derin bir nefes vererek oturduğu bar sandalyesini çevirmiş, arkasını bar tezgahına yaslamıştı. Grace'i istemesinin tek sebebi ona ağzının payını verme hevesiydi. O kadına ağzının payını verecek ve kartını yakacaktı. Onu yatağında inletecek, zevk manyağına çevirtene kadar bırakmayacaktı. O zevki sadece kendisine yaşatacaktı, bundan hiç kuşkusu yoktu. Zaten bir fahişeyle bir ilişki sürdürmezdi. İstediğini aldığı gibi labirenti terk edecek, sadece bara gelecekti! "İşi varmış, sanki mutlu etmeyi, zevk vermeyi biliyor! Eşcinsel düşüncesi veriyor insana! Ama ben seni mahvetmesini bilirim Grace! O uzun dilini kesmesini bilirim!" ayağını sallarken kızışan ders verme duygusuyla baş ediyordu.
Beklerdi, bekleyebilirdi. Bugün yarın idare ederdi, taki onu alana kadar! O gece kendini nasıl kaybetmişti, anlam veremiyordu bir türlü.. Karısı Megan'a değer veriyordu, onun dışında başka kadınlarla beraberliği pek olmamıştı. Ona gelen seçici kadınları kabul eder, bir saatte işini bitirirdi. Sonra da tanımazdı onları, zaten kovmasından dolayı kadınlar geri çekilirdi. Aslında Grace'e yine kibar davranmıştı. Çeşitli fantezileri üzerlerinde denerdi..
Carter'in hala hayretle bakmasına aldırış etmemişti. O Grace'e aşık olmamış, tutulmamış, hoşlanmamıştı. Sadece vereceği bir dersti. Zaten dersini verdikten sonra, kartı gözleri önünde imha ettiğinde ikisi de bunu anlayacaktı. Bardağında ki içkiyi bitirdi.. Yerinden ayaklandı, Blake'in omzuna vurarak "Ben kaçıyorum artık, görüşürüz sonra!" diyerek Carter'e çapkın bir gülüş sunarak yanlarından ayrılmıştı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADINLAR MÜZESİ
General FictionMeşru yaşamların ötesinde, kuytuların en dibinde dalaverelerle iş çeviren yobaz çetesinin nezdinde, hüküm süren eziyetin birer aracı onlar. Kim mi? Kadınlar! Fahişe kadınlar! Çaresiz kadınlar! Antika kadar değerli kadınlar! Ama asla satılık mal ola...