FAHİŞENİN AŞKI
YAZAR:ŞEHNAZ&GÜLŞEN
BÖLÜM-8 (Karı Koca Gibi Kavga Ediyoruz Blake Master!)
"Gebermenizi istiyorum! Hepsi bu!" diyebildi omuz silkerek..
Ronald Rawson sinir sistemleri daha ne kadar geriltilecekti. Daha kimler damarına damarına basıp, en sonunda delirtecekti. Küçük fahişesi haddinden fazla cesurdu. O dilini koparmalı yada türlü işkencelere maruz bırakmalıydı.
"Hepimiz sonunda gebereceğiz zaten Aury!" diye geçirdi içinden.. Genç kadına gözlerini dikti. Onu susturup, odaya göndermeliydi.
"Senin dilin bir fahişeye göre fazla uzun!" iğneleyici üslubu karşısında genç kadın bir an bile istifini bozmamıştı..
"Sizde bir müşteriye göre fazla fazla buradasınız ve herşeye burnunuzu sokuyorsunuz!" genç kadın meydan okurcasına dikleşmişti. Şimdi ağlamıyor, titremiyordu. Sadece küstah, kendini beğenmiş bu yakışıklı yüzün hayal kırıklığına uğrayışını görmek istiyordu. Lakin şimdilik tek gördüğü öfke ve kızgınlıktan ibaretti..
Blake sinirinden gülmeye başlamıştı. Kafasını olumsuz yönde sallarken elinin tersiyle ağzını kapatıyordu.
"Tam bir fahişe üslubu. Saygısız ve hadsiz! Karşında kim olduğunu bilmeden kelimelerini savuruyorsun. Seni temin ederim o dili koparmama az kaldı!" sesinde ki tehlike yine genç kadına işlememişti. Ellerini cebinde tutuyordu, saldırmamak için zor tutuyordu kendini.. Çene kasları seğirdi.
"Keşke koparsanız, fakat siz türlü yollarla kullanmayı yeğlediğinizden, sanıyorum yapamazsınız!" meydan okuması gittikçe büyüyordu. Hayır, boyun eğmeyecekti. Kendini bir halt sanan bu iki erkeğin cevabını verecekti.
"Sana yatakta öyle bir yaparım ki, aklını şaşarsın Grace!" ismini tıslayarak söylemişti. Gözleri arzudan mıdır tehlikeden midir bilinmez kararmıştı. Önemsememişti Aury, aksine gülüp geçmişti.. Blake ise dostuna ters bir bakış atmış, bu kadar rahat ve açıksözlü olması canını sıkmıştı. Aury'nin donuk mavimsi gri gözlerine baktı. Bir anlam vermekte güçlük çekiyordu. Diline hakim olmamasından belliydi ki genç kadın patlama noktasına gelmişti..
"Zaten normal şartlarda dizginleyemediğiniz için, ancak yatakta düzersiniz!" kinayesi beyninden vurulmuşa döndürmüştü Rawson'u! Hah.. Laf yine bana geldi!, diye düşündü. Bu kadın gerçekten böyle miydi yoksa yeni mi cazgır bir şırfıntıya dönüşmüştü. Bu halini birde yatakta konuştursa hiç fena olmazdı. O zaman sadece zevkle karşılık verirdi. Şimdi öfkesinden yerinde kudurtmazdı.
Genç kadının üzerine doğru yürümüştü ki Blake kolundan tutarak geri çekmiş, ne yapıyorsun bakışları atmıştı. "Geride dur Ronald, buna da karışma!" ikaz etmişti dostunu set sesiyle. Bu kadar fazlaydı. İster Aury veyahut başkası; kimse kadınlarına –bu Ronald bile olsa- bir harekette bulunamazdı.
"Bunu yapma Master!" tehdit ediyordu, her defasında karışma diyecekse bu dostluğun temeli sağlam değildi o zaman. Evet, labirent konusunda Blake hassas bir yapıya sahipti. Bu yönden her zaman takdir ederdi. Lakin bazen fazla hassas olması canını sıkıyordu. Hele ki Grace konusunda!
Onu duymazdan gelerek genç kadına dönmüştü. "Sen benden izin almadan o odadan nasıl çıkarsın?"sakinleşmeye çalışarak sorusunu usulca yöneltti. Bağırdıkça, kızdıkça Aury daha da pençelerini dışarı çıkarıyordu. Şimdi pençeleri kökünden sökmeyi bilirdi de, engel olarak dostu hemen yanında duruyordu..
"Burada benim hayatımdan bahsediyorsunuz!" demek istediği asıl olması gereken benim idi. Zira bu hayat ona aitti.
Ronald alayvari ifadesiyle güldü. "Senin bir hayatın var mıydı?" diye sordu kendine hakim olamayarak..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADINLAR MÜZESİ
General FictionMeşru yaşamların ötesinde, kuytuların en dibinde dalaverelerle iş çeviren yobaz çetesinin nezdinde, hüküm süren eziyetin birer aracı onlar. Kim mi? Kadınlar! Fahişe kadınlar! Çaresiz kadınlar! Antika kadar değerli kadınlar! Ama asla satılık mal ola...