FAHİŞENİN AŞKI
YAZAR: ŞEHNAZ & GÜLŞRN
BÖLÜM-11 (Belki Gözyaşları Kirli Vücudunu Temizlerdi!)
NOT: Facia bir bölüm bomba gibi bir son. Keyifli Okumalar. :)
Amcası onu almaya gelmeliydi. Kartını kullanarak, labirentten faydalanmaya değil!
Parayı yüzlerine savurup, yeğenimi bu bataklıktan çıkarmaya geldim, demeliydi. Grace bunu bekliyordu. Ronald Rawson'un ağzından dökülen iğrenç ötürü saçmalıkları değil..
"Saçmalamayın, o benim amcam!" adamı yargılıyordu. Bu kadarı fazlaydı. Roger Amca bu kadar ileri gidemezdi. Onu almaya gelmiştir!
Elini ellerinden kurtardı. Ne diyeceğini bilmiyordu, sadece duymak istediği tek bir cevap vardı. Ronald'ın önüne geçti. Gözleri buğulanmıştı. Amcasının gözlerinde onu buraya getirdiği ilk gün ki ifade vardı. Bu ifade biraz daha belirgindi.
İhanetin tadı ve zevki!
"B..beni.. almaya geldin.." zoraki yutkundu "Değil mi?" sesi boğuktu. Tek bir cevap istiyordu. Evet, bu lanet cehennemden seni kurtarmaya geldim. Tek duymak istediği bu cümleydi.
Bitkindi artık, güçlü durmaktan, buraya alışmış gibi davranmaktan, kaçmaktan, Aury gibi davranmaktan, herşeyden yorulmuştu. Tek istediği buradan kurtulup, ailesine kavuşmaktı.
"Gel sen buraya!" arkasında ki adam bir anda önünde belirivermişti. Saniyeler içinde kendini beyaz gömlekli kaslı, geniş omuzların arkasında bulmuştu.
"Tessa odaya geç!" emrivaki dolu sert bir ses ortamda yankılanmıştı. Tessa verilen emire uymuş, sessizce yanlarından ayrılmıştı. Odaya girmeden önce Aury'e öfkeli bakışlarını atıp, kapıyı arkasından kapatmıştı. Genç kadın bu bakışlardan habersiz, sicim gibi akan gözyaşlarıyla amcasını izliyordu.
Hıçkırıkları arasında usulca soludu "Amca.." elinin tersiyle burnunu sildi. "Ver parayı.." göz alanı net görmüyordu. Amcası tanıdığı o adamdan çok başka bakıyordu. "Götür beni.." o amcasıyla ilgilnirken iki adam ondan habersiz tek bir hedefe odaklanmışlardı. Roger Campbelli öldürmek!
Blake ve Ronald aynı anda adamın üzerine doğru yürümüştü. Aury ve Zack önce davranmış onları amcasından uzak tutmuştu.
"Efendim dokunmayın ona Bay Samuel'in denetimi altında!"
"Dokunmayın amcama, o beni almaya geldi!" hıçkırıkları arasında zor konuşmuştu. "Sizin cehenneminizden beni çıkarmaya geldi!" öyle umuyordu. Tek duasıydı bu.
"Amca bu sensin değil mi? Beni almaya geldin?" tereddütle soruyordu. Korkuyordu istemediği bir cevap duymaya. Hayır cevabı kabusu olmuştu. Bu kabustan uyanmak istiyordu artık.
"Bir..bir hataydı değil mi? Hatanı anladın.. Parayı geri getirdin.." kaşları hüzünle çatılmıştı. "Çünkü sen miniğinin okuyacağını.. sana bakacağımı biliyordun.." kafasını salladı hızla. Evet de diyordu, evet seni almaya geldim, demesini istiyordu.
Amcası olumsuz anlamda kafasını salladı. Dünya o zaman Aury'nin başına bir kez daha yıkılmıştı. Dizlerinden yakalamış, yere yığmıştı. Amcasının dizleri önüne çöktü. Yalvarmak mı, onu da yapardı. Yeter ki götürmeye gelmiş olsun!
"Yalvarırım götür beni buradan.." aceleyle konuşuyordu. Burnunu çekti, ayaklarına kapandı. "Ne olur, beni götürmeye geldiğini söyle. Annemle babamın harap olduğunu, onlara herşeyi anlattığını söyle! Ne olur artık burada kalamayacağımı söyle!" hızlı konuşuyordu. Sanki birileri onu sonsuza kadar susturacakmış gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADINLAR MÜZESİ
General FictionMeşru yaşamların ötesinde, kuytuların en dibinde dalaverelerle iş çeviren yobaz çetesinin nezdinde, hüküm süren eziyetin birer aracı onlar. Kim mi? Kadınlar! Fahişe kadınlar! Çaresiz kadınlar! Antika kadar değerli kadınlar! Ama asla satılık mal ola...