FAHİŞENİN AŞKI
YAZAR: ŞEHNAZ // GÜLŞEN
BÖLÜM-6 (Zevklerimiz Birbirine Uymuyor Ronald Rawson!)
Grace anlamsızlıklar içinde hayatım diyen kadına bakıyordu. Bu kadın kimdi?
"Lanet olsun niye etrafına bakmıyorsun?" tüm hiddetiyle bağırmıştı yüzüne kollarından tutup sarsarken.. Deli gibi korkmuştu, ya çarpsaydı? Ya küçük fahişesine bir zarar verseydi, canını yaksaydı? Düşüncesi bile korkunç iken.. çarpsaydı!
"Hayatım sakin olur musun lütfen? Baksana şokta!" diyerek genç kadını kocasının ellerinden kurtarmıştı. Saçlarını kulağının arkasına iliştirdi, endişesini saklamaya çalıştı "Tatlım iyi misin?" soruyu sorarken ilgili gözleri üzerinde geziniyordu.
Megan'a meraklı gözleriyle baktı. Bu kadın kimdi? Bu ilgi, şefkati neyeydi? "B..ben.. iyiyim.." kendine mi gelsin, karşısında ki kadını mı ikna etsin bilememişti.
"Neyse ki Ronald sana çarpmadan durabildi!" diyerek rahat bir nefes vermişti. Bu küçük kızın bir kazaya kurban gitmesini istemezdi Megan, hele kocası tarafından. Ömür boyu unutmazdı bunu!
Sadece kafa sallamıştı. Gözlerini hiddeti hala üzerinde olan genç adama çevirdi. Bakışlarıyla süzüyor, hızlı nefes alıp veriyordu. "Ben özür dilerim, dalgındım biraz!" açıklamasını yapmıştı yapmasına ama bu derin mavilerin tsunami yaratmasına neden olmuştu. Mavi gözleri öfkeyle titremişti..
Aptal kadın neyin özrünü diliyordu? Çarpacak olan kendisi iken.. Ayrıca neden dalgın gidiyordu, yol üstünde dikkatli olamaz mıydı? Sağına-soluna bakıp, gelen-giden arabalara dikkat edemez miydi? Giydiği kıyafetler içinde titreyen genç kadına baktı. Bir kız çocuğu gibiydi. Küçük çiçek desenleriyle renkli elbisesi içinde tatlı bir görünüşü vardı. Labirent kadını değildi sanki.
Korkmuş, şaşırmış gözüküyordu. Ona sarılmalı yatıştırmalı sakinleştirmeliydi. Lanet olsun ki sıkıca sarılıp, bir şey olmadığını söylemek istiyordu. Korkusunu gidermek, titreyişini engellemek istiyordu. Vücudu arzu içinde kıvrılmıştı. Onu bu haliyle arzuyla isteyeceğini düşünememişti. Kan dolaşımı hızlanmış, belaltına vurmuştu. Kaç gündür gitmiyordu yanına..
"Ben bir su getireyim!" yanlarından ayrılmıştı Megan.. Oda çok korkmuştu. Annesini bir kazada kaybetmişti, bu yüzden arabalardan çok korkardı. Önceleri kullanmazdı korkudan, fakat kocası korkusunu yenmesine yardımcı olmuştu. Bir nevi o yapmıştı. Lakin yine de korkuyordu. Çarpsaydı bu küçük kıza kocasıyla ömür boyu vicdan azabı çekerdi.
"Senin ne işin var burda?" diye sordu, kolunu sıkıca tuttu. Karısıyla fahişesi yan yanaydı, ne şanssız adamdı.
"Gezemez miyim?" korkak küçük kız gitmiş, yerine asabi Grace gelmişti. .
"Senin burada değil, labirentte olman gerekmiyor mu?" kızıyordu genç kadına. Kahretsin, çıka çıka onun arabasının önüne mi çıkmıştı, hem de Megan varken!
"Niye fahişeler gündüz dışarı çıkamaz mı?" diye terslemişti.
Dişlerinin arasından soludu. Kolunu bırakıp ellerini cebine soktu. Yumruklarını içeri de saklıyordu. Kafasını geriye atıp, sabır çekti. Sabır çekmekten başka şansı yoktu. Burada olmasaydı uzayan bu dilini kesmesini bilirdi.
"Ölümün benim elimde olacak Grace.." ismini tıslayarak söylemişti. Genç kadına doğru yaklaşıp yüzüne doğru tüm nefesiyle üfledi. "Bu ya yatakta olacak yada başka bir şekilde!" sinsice sırıtan gözbebekleri şimdi tehlikeyle parıldıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADINLAR MÜZESİ
General FictionMeşru yaşamların ötesinde, kuytuların en dibinde dalaverelerle iş çeviren yobaz çetesinin nezdinde, hüküm süren eziyetin birer aracı onlar. Kim mi? Kadınlar! Fahişe kadınlar! Çaresiz kadınlar! Antika kadar değerli kadınlar! Ama asla satılık mal ola...