25 - Vicdansız Adam

23K 1.4K 388
                                    


FAHİŞENİN AŞKI

YAZAR: ŞEHNAZ & GÜLŞEN

BÖLÜM-25 (Vicdansızlığın Sardığı Katı Yürekli Adam.)

Kafasını yana eğip, tehlikeyle hırladı. "Küçük fahişem Aury, cehenneme hoş geldin!"

İşte şimdi cehennemdeydi. Blake Master tüm kötülüğü simgeleyen Hades gibi karşısında dikiliyordu. O yüzündeki öfke, kin, nefret, acımadan eksik sadece ölümcül bakışlara sahipti. Sadece öldürecekti.

"Düş önüme." Sesinin o pürüzsüz tınısı sertti. Sert ve nefes kesici.

"B-Blake lütfen.." diye fısıldadı.

"Beni kaba kuvvete mecbur etme." Diye uyardı. "Yürü şimdi!" kafasıyla komutu verdi.

Grace çaresizce evden adımlarını attı. Her bir adımı onu Aury'e itti. Yerdeki telefonu aldı genç adam. Kiminle konuştuğuna baktı. Ronald yazıyordu ekranda.

Telefonu kulağına götürdü. Endişeli sese sadece, "Ne sen, nede Carter bir daha barımın önünden geçmeyin." Dedi ve tüm bağlantısını telefonun düğmesine basarak kopardı. Artık hayatında dostum dediği kimse yoktu.

Önünde omuzları ine kalka ağlayan kadına baktı. Eğer kaçmasaydı şimdi yanında özgürlüğe doğru yürüyor olacaktı. Ama bu aptal kadın, bu nankör kadın kaçmıştı.

Aury'nin arabanın arkasına binişini izledi. Alaylı bir gülüş dudaklarından geçip gitti. Bu acımasız adama hangi gülüş dayanabilirdi?

Arabaya binip yola koyuldu. Arkasında ağlayan kadını ise ne kulakları duydu, ne gözleri gördü. Megan aramasaydı, o daha onun için üzülüp delirecekti. Carter'in evinde olduğunu duyduğunda damarındaki kan akışını durdurmuştu. Dostu ihanet etmişti. Dostum dediği adam çıldırdığını bile bile saklamıştı.

Alex'i aradı. "Efendim Bay Master."

"Alex.." dikiz aynasından ilk defa kadına baktı. Gözleri korku doluydu. Eskiden bu gözlerdeki korkuyu gördüğünde kendisinden nefret ederdi. Lakin şimdi o gözlerin sahibinden nefret ediyordu.

"Grup odasını hazırla. İki müşteri var, Aury için!"

Acı dolu nidası arabayı doldurdu. "Yalvarırım Blake." Hıçkıra hıçkıra yalvardı. O delirirdi, yapamazdı. Bir adama tahammül edemezken, bu gece iki adamın yatağında olacaktı.

Arabadan indi Blake. Islak gözyaşları doluydu ve nereye geldiğini bilmiyordu. Bilmediği gibi görmekte istemiyordu. Blake kapısını açtı ve bir hüküm daha verdi. "İn arabadan!"

"Lütfen yapma..." elleriyle yüzünü kapamıştı. Blake dayanamayarak kolundan tuttuğu gibi dışarı çıkarmıştı. Kafasının, kollarının bir yerlere çarpışını aldırmadan, canının yandığını umursamadan çekiştirmişti.

Aury yere düştü. Dizlerinin üstüne tüm ağırlığıyla çöktü. Barın tüm yükü omzuna düştü. Bir kez daha o lanet kadın oldu. Yine Grace olamamıştı. Sevdiği adamdan kopmuştu. Acı bedenini kavurdu.

"Blake lütfen..ben..ben gelemem oraya.."

"Tıpış tıpış geleceksin. O labirente gideceksin, hazırlanacaksın akşam grup odasına grip, o iki müşterini memnun edeceksin!"

"Bu kadar acımasız olamazsın. Sen duygusuz bir adam değilsin." Sürüklene sürüklene bardan içeri sokuldu.

"O iki piçi nasıl memnun ettiysen, benim müşterilerimi de memnun edeceksin!"

KADINLAR MÜZESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin