FAHİŞENİN AŞKI
YAZAR:ŞEHNAZ & GÜLŞEN
(Kuyu Dibindeyken Sana Uzatılan Eli Geri Çevirme!)
Not: Bölüm geldiii. En son hangi adam sorusunda kalmıştık. Hepinizin kendince cevabı oldu. Acaba bu sona ne diyeceksiniz? :)) Keyifli Okumalar canlarımın içi. Öpüyorum bol bol.. :* :*
****
-Ahraz: Sağır, dilsiz kimse.-
Rosella elinde ki çaylarla yanına oturdu. Bir sigara daha yaktı. Onu sakinleştiren tek yer burasıydı. Sadece Aury için dayanıyordu. Yoksa çoktan topuklarını kaldırmış, koşarak defolmuştu.
"Teşekkür ederim.." her zaman ki buruk gülümsemesi vardı.
"Bugün ne öğrenmek istiyorsun?" diye sordu Rosella içtenlikle.
Aury düşündü. Yüzü belirsiz düşünceleri yüzünden buruşmuştu. Bugün ne merak ettiğini düşündü. Hiçbir şey aklına gelmedi. Dışarıda ki insanları yeterince sormuştu. Hayatı sormuş, öğrenmişti. Ve daha birçok şey..
"Aklıma bir şey gelmiyor.." yüzünü buruşturdu. "Anlatmak istediğin bir şey varsa, sen anlatabilirsin."
Rosella kaşlarını çattı. Ne anlatabilirdi. Onu heveslendirecek, heyecanlandıracak ne gibi bir şey anlatabilirdi. Aklına gelen fikirle geniş bir gülümseme sundu.
"Seni bugün Çin'e götürmeyi istiyorum. Harika bir yer anlatacağım!" kıpır kıpırdı.
"Çin'de ne var?"
"Gansu eyalatinde Zhangye şehrinde bir köy.. İnanılmaz.. muhteşem.. harika.. yani anlatılması o kadar zor ki.." gözleri ışıltılıydı.
Aury neden böyle ışıldadıklarını merak etti. Nasıl bir yerdi acaba?
"Yakın bir zamanda işim gereği Çin'e gitmiştim. Rehber bir arkadaşım işimi bitirdikten sonra bana bir günlüğüne tatil yapmamı söyledi. İşimi erken bitirdiğim içinde açıkçası kabul ettim. Bana harika bir yere gideceğimizi söyledi. Yolculuk sonrası Nantaizi adında bir köye geldik." Anlatırken o heyecanlıydı ki, o doğa harikası manzaraya kendini kaptırmıştı.
"Aury muazzam bir yer. O dağlar renkli renkliydi. Her çizgisinde bir renk vardı. Ben bunu insan yapımı zannettim ilk başta. Ama değilmiş, çakıl taşlarından oluşmuşlar. Kırmızı, sarı, yeşil, mavi tonlarında çakıl taşları üst üste dizilmişler. O dağlar renklere bürünmüş.." diyerek telefonunu cebinden çıkardı.
Aury ne yaptığını anlamaya çalıştı. Tarayıcıdan çıkardığı resimleri genç kadına gösterdi. "Bak böyle renkli kayalıklar.. şu dağlara bak.. dünya mirası listesine girmiş.. Koruma altında ve geziye açık.."
Aury resimlere baktı. Yüzünde ince bir tebessüm oldu. Ne güzeldi.. İnsanın ruhunu dinlendiriyordu. O dağın ortasında ki merdivenleri çıkıp, o demirlere asılarak o renkli kayaçları izleyebilirdi bir ömür..
"Birgün görecek miyiz burayı? Gidecek miyiz? Bu merdivenleri çıkabilecek miyim?" en masum haliyle sormuştu.
Rosella kafasını çevirdi. Gözünde ki bir damla yaşı yine duramamış, bu tablo karşısında akmıştı. Bazı sorular vardı ki, cevabı cevap değildi aslında.
Aury'e döndü, gözyaşı arasında güven dolu bir gülümseme sundu. "Elbette!" birgün olacaktı.
*-*-*-*-*-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADINLAR MÜZESİ
General FictionMeşru yaşamların ötesinde, kuytuların en dibinde dalaverelerle iş çeviren yobaz çetesinin nezdinde, hüküm süren eziyetin birer aracı onlar. Kim mi? Kadınlar! Fahişe kadınlar! Çaresiz kadınlar! Antika kadar değerli kadınlar! Ama asla satılık mal ola...