7 - Facia Çukuru

55.5K 1.8K 217
                                    

FAHİŞENİN AŞKI~

YAZAR: ŞEHNAZ & GÜLŞEN

BÖLÜM-7 (Enrique Brown Morales Faciası Bok Çukuruna Götürdü!)

NOT: Dün bölüm geleceği sözü vardı ama kısmet olmamıştı. Bugünde geldi kısmetse yarında gelecek. Bu bölüm okumayanlar için olaylar biraz daha felaketin içinde. Çıkabilirseniz çıkın. Keyifli Okumalar.

Hazır olursa "ARIZALI" dan bir bölüm kısa zamanda sizlerle olacak. Memleketimiz pek sağlıklı bir durumda değil, bölüm başına geçip yazamıyoruz. Sakinleştiğimiz anlarda ancak fırsatı buluyoruz. Allah öldürmezse yine sizlerle buluşuruz yeni bölümlerde, alıntılarda. Çok çok seviliyorsunuz, öpülüyorsunuz. Tekrar ölen şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Fatihalarımızı okumayı unutmayalım. Allah sizleri, bizleri korusun!

------

"Seni satın alma şansım var mı?"

Afallamış gibi hissetmişti kendini. Bir saat içerisinde neler yaşamıştı böyle! Beyni oyun oynuyor olmalıydı. Yaşlı ayyaş bir adamın kusmuklarından zor kurtulmuş, kendini Blake'in kollarına atmıştı. Orada ise ayrı bir bela ile karşılaşmıştı. Büyük patronun iğrenç konuşmalarına, tehditlerine maruz kalmıştı. Şimdi ise onu satın almak isteyen bir adamla karşı karşıyaydı.

"A..anlamıyorum!" zoraki bir dil ile itirafta bulunmuştu. Gerçekten anlamıyordu. Onu satın alarak ne yapacaktı? Bir fahişeyi kim ne yapmak isterdi ki? Kendine alıp başka adamlara mı satacaktı? Başka bir bataklığa mı girecekti!

Şaşkınlığından faydalanarak genç kadını kucağına alıp, yatağa ilerlemişti. Yüz ifadesi o kadar doğal bir çekicilikteydi ki genç adam kaptırmıştı kendini. Bu yüz ona neler neler kazandırırdı. Yatağa yatırıp üzerine çıkmıştı. Bu şekilde anlatmak daha eğlenceliydi. "Ben Enrique Brown Morales! Bir ajans sahibiyim!" kendini tanıtırken, genç kadının yüz hatlarını inceleme fırsatı da bulmuştu. Dolgun dudaklarına uzun uzun dudağını bastırdı.

"Ajans?" diye sordu, genç adam dudaklarından ayrıldığında.

"Evet ajans! Mankenlik, oyunculuk her türlü güzel kadını barındırdığım büyük ailem!" kocaman sırıttı, bembeyaz dişleri parıldıyordu. Gözünü almakta ısrarlıydı, lakin duydukları onu uzun uzun süzmesine sebep oluyordu.

"Peki benimle ne alakası var?" diye sordu kekeme modundan çıkmış gayet meraklı bir edaya bürünerek sormuştu.

"Alakası baştan çıkaran masum güzelliğin! O kadar fotojenik bir yüzün var ki!" hayranlık gözlerinden akıp genç kadının gözbebeklerine düşüyordu. Dolgun dudakları ister istemez yukarı kıvrılmıştı. Ufukta kurtuluş mu vardı? Beyaz bayrak dalgalanacak mıydı kurtuluşu adına!

"Bu labirentten kurtulmak gibi bir şansım var mı?" sorusunu sakinlikle sordu. Pek bir itimadı yoktu. Neticesinde iki belalı Master vardı başında! Ne Blake ne de pezevenk babası izin vermezdi.

"Bunun cevabını kısa zamanda alacaksın!" genç kadının dudaklarına kenetlenmişti. Önceliği bu güzellikten yararlanmak olacaktı. Sonrasında onu bu labirentten kurtarmak için yapacağı herşey! Dolgun dudaklarının tadına bakarken aklından geçen bu kadının dergi kapaklarına konuk olacak yüzüydü. Bir ruj markasını tanıtmaya çok işe yarardı. Güzel fiziği herşey için kullanışlı ölçüdeydi.

Üzerindekileri dudaklarından ayrılmadan çıkarmaya çalışmıştı. Bu kadın biraz yardımcı olsa fena olmazdı. Geri çekilerek "Bana biraz yardımcı olsan!" diye soludu nefes nefese. Diğer fahişelere benzemiyordu. Geldiği birkaç seferde diğer kadınlar üzerine atılıyordu neredeyse. Bu kadın ne öpücüğüne karşılık veriyordu, ne soyunuyordu!

KADINLAR MÜZESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin