6: Kitapçı

1K 59 18
                                    

  Asi oturduğu yerden ani bir hareketle kalkıp tuvaletin içinde tur atmaya başladı. Bir yandan da kendi kendine konuşuyordu.

"Hayır." dedi. "Bu doğru olamaz. Hayır." Aynadaki yansımasını görünce gözleri yaşardı. "Hayır." Tezgaha elini koyup derin nefesler alarak kendini sakinleştirdikten sonra aynaya karşı tekrar "Hayır." dedi. "O adamla bir daha evlenmeyeceksin. Bir daha onların seni pis oyunlarında kullanmalarına izin vermeyeceksin. Senden faydalanmalarına izin vermeyeceksin. Seni mutsuz edip mutlu olmalarına izin vermeyeceksin."

Yüzünü yıkayıp biraz da olsa kendine geldikten sonra dünyada gördüğü en iğrenç çiftin olduğu masaya geri döndü.

"Karar verdim. Hamburger yemek istiyorum."

"Iyy, Asi." Sude yüzünü sanki midesi bulanmış gibi ekşitti. "Hamburgerler çok yağlı oluyor. Yiyemem ben."

Asi bıkkınlıkla "Benim sevdiğim her şeyi sevdiğini sanıyordum?" dedi.

"Yok canım, Sude'nin öyle dediğine bakma sen. Siz ikiniz birbirinizden çok farklısınız." Asi'nin üstüne kahve döken garsondan başka bir garson yanlarına gelip herkesin önüne birer bardak bira bıraktıktan sonra gözden kayboldu. O gittikten sonra Bora birasını kaldırıp yüzünde bir gülümsemeyle Sude'ye döndü. "Hatta o kadar farklısınız ki bu kadar yakın arkadaş olmanıza şaşırıyorum."

Sude şuh bir kahkaha attı. "Farklıyız, değil mi?" Asi'ye gözlerinde tuhaf bir bakışla baktıktan sonra Bora'ya döndü. "Bora, söylesene... Asi'nin nesini beğeniyorsun?"

Tabii, diye düşündü Asi. Sen varken bana niye baktığını merak ediyorsundur. Haklısın. Ama merak etme. Tıpkı diğerleri gibi, Bora da yakında senin olacak.

"Hım... Asi çok düşünceli biri. Nazik de. Üstelik çok zeki olduğu için işinde çok başarılı." Bora ona dönüp göz kırptı. "Bir dediğimi de iki etmiyor. Bence harika bir çiftiz, değil mi, hayatım?"

Asi soruya olumsuz cevap verirse Bora'nın bir şeylerden şüphelenebileceğini ya da sinirleneceğini biliyordu, ama içinden onun sorduğu hiçbir şeye olumlu bir yanıt vermek de gelmiyordu.

Tam ne cevap versem diye düşünürken Sude imdadına yetişti.

"Öylesiniz tabii!" Birasından bir yudum aldı. "Bora sen de tam insan sarrafıymışsın. Asi gerçekten de çok nazik ve zeki biri! Arkadaşımı hemen nasıl da çözmüşsün!"

"Evet, öyle olduğum söylenir." Sude Bora'yı övdükçe adam daha çok böbürleniyordu. Asi onları dinlerken gözlerini devirmemek için kendini zor tutuyordu.

Sipariş ettikleri yemekler gelince Asi hamburgerine aç bir kurt gibi saldırdı.

"Asi, şu iğrenç şeyi nasıl yiyorsun anlamıyorum... Kim bilir kaç kaloridir şimdi o..."

"Ne demek istiyorsun?" Asi görgü kurallarını hiçe sayıp ağzındaki lokmayı yutmadan konuşmuştu. İğreniyorlarsa da iğrensinlerdi, masadan kalkıp gitmeleri onun işine gelirdi. "Geçen hafta dışarı çıktığımızda üç köfteli Whopper yiyen ben miydim?"

Bora bir kahkaha attı. "Ciddi misin?" Sonra Sude'ye bakıp iç çekti. "Sude'nin ağzı çok küçük görünüyor, nasıl yedi ki onu..."

Asi kusmamaya çalışırken Sude şakalaşma moduna girmişti.

"Asi lisede de hep böyleydi. O yüzden hiç arkadaşı yoktu, annesiz bir kedi gibi peşimde dolaşırdı işte..."

Ağzındaki lokma birden gırtlağına yutamayacağı kadar büyük geldi.

Annesiz bir kedi gibi...

Doğruydu, annesi yoktu. Kadın Asi'yi o daha bir çocukken terk etmişti ve Sude bunu biliyordu.

Renata | AslazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin