Yazar'dan
"İyi misin?"
Kapının eşiğinden sırasıyla çift kişilik yatağa, gardıroba ve çalışma masasına bakarken arkasından gelen sesle ürperdi. Sabah bu eve ilk geldiği an, içinden 'Vakit kaybı.' diye geçirmişti. Şu an tükürdüğünü yalamanın verdiği mutsuzluğu yaşıyordu. Devrim'e güvendiği saatlerin hüznünü.
Omuzlarını dikleştirip "İyiyim." dedi.
Aşkım, "Hiç öyle gözükmüyorsun." deyince "Gerçekten iyiyim." diye fısıldadı.
"Peki," diyen yeni ev arkadaşıyla iç çekti. "Arkadaşın yani Oktay hala korumaları test ediyor."
Bu duyduğuna şaşırmak şöyle dursun, çok sıradan bir şey işitmişçesine başını ağır ağır salladı. "Ne zamana kadar buna devam edecek?" diye soran Aşkım'a şu yanıtı verdi, "Korumalar testi geçene kadar."
"Onlar abimin testini geçti. Oktay'da kimmiş?" diye homurdanan kızla yaşadığı olayların etkisinden biraz olsun çıktı. Merakla ona dönüp "Sahi, o konu." dedi. "Sen kimsin ki bu kadar koruman var?"
"'Sen kimsin ki?' mi?" Aşkım yanından geçip söylene söylene odanın içine girdi, "Daha kaba olamazdın herhalde."
Önce korumaların dakikalar önce bu odaya getirip pencerenin dibine koydukları bavullarına göz attı sonra o da odanın içerisine girdi. İlk hedefi çalışma masası oldu. Antalya'dan buraya geldiği günden beri doğru düzgün ders çalışamamıştı. Meşguliyetleri vardı. En büyüğü Ayaz bir küçüğü Devrim adında meşguliyetler. Ayaz'ı neyse de Devrim'i hayatına kendi sokmuştu.
Bunun farkında olmak canını sıkıyordu. Başında Ayaz diye bir bela varken ne diye Devrim'e aşık olmuştu ki? Sıkıntıyla derin bir nefes alıp verdiği sırada parmak uçlarını masaya yerleştirdi. "Kabaydım, değil mi?" dedi.
"Kabaydın." diye onaylayan Aşkım'la "Kibar olduğumda başıma aldığım belayı bilseydin böyle söylemezdin." dedi.
"Ayaz'dan mı bahsediyorsun?"
Bakışlarını masadan alıp Aşkım'a çevirirken "Avukat Bey mi bahsetti?" diye sordu. Aşkım, bu mevzuyu Akın'dan öğrendiği için öyle hemen cevaplamadı. Yalanı sevmezdi. Daha önce çok soru geçiştirmişti. Yalan bir cevap vermemek adına bu soruyu da o kervana eklemekte sakınca görmedi,
"Avukat Bey mi? Altan abime böyle mi sesleniyorsun?"
Kaşları çatıldı, "Başka ne diyebilirim?"
"Ne bileyim ismiyle hitap edersin sanmıştım."
İnternetten baktığı kadarıyla "Aramızda on yaş var." dedi. "Üstelik konumu itibariyle saygıyı hak ediyor. Ona ismiyle seslenmem doğru olmaz. Ayrıca sen kendin bile 'abi' diyorsun. Bunu bana söylemen ne kadar doğru?"
"Altan abi, bizim kapı komşumuzdu. Abimin de hala yakın arkadaşı. O yüzden ona 'abi' diyorum. Hem neredeyse eline doğdum gibi bir şey. Anlayacağın benim saygı zorunlu."
"Başarılı bir avukat," dedi, şüphesiz, "Anlayacağın benim saygı da zorunlu."
"Hukuk okuyorsun diye ayrı bir iltimas gösteriyorsun?" emin olmak adına şüpheyle konuşan ev arkadaşına karşın başını sallamakla yetindi. Bu konunun daha fazla uzamasını istemediği için asıl meseleye geri dönmek adına çabucak dudaklarını araladı ve dedi ki, "Bana korumalardan bahsedecektin. Niye bu kadar çoklar ve en önemlisi seni kimden koruyorlar?"
Aşkım bu sorunun cevabını çok iyi biliyordu. Ancak cevabı düşünmek dahi burnunun kırışmasına neden olduğu için cevap vermekte gecikti. "Erkek sineklerden koruyorlar."
"Anlamadım?"
Pencereyi işaret ettiği sırada "Bakma normalde daha azlardı." dedi. "Sonra abim sevgilim olduğunu öğrenince sayılarını arttırdı." ellerini önünde bağladı, "Bizim aile çok mutaassıptır. Abim hariç kimse evlenmeden sevişemez."
"Gerçekten çok mutaassıpmış." diye mırıldanan genç kızla "Öyle öyle." dedi Aşkım. "Erkek arkadaşıma özel giyindiğim gecelikle abime kapıyı açtım diye neler yaşadığımı bilseydin benim için üzülürdün."
Devrim merakla "Nasıl bir gecelikti?" diye sorunca Aşkım omuz silkerek "Fantezi geceliğiydi." dedi. Bunun hiçbir önemi yokmuş gibi takındığı tavırla daha çok meraklandı. "Hizmetçi konulu." diyen Aşkım'la gözleriyle dudakları irice açıldı. "Kısaydı, biraz da iç gösteriyordu. Boynumu saran fırfırlı bir kumaş parçası vardı. Ortasında da kurdele. Saçlarıma geçirdiğim taçla çok uyumluydu. Altımda da jartiyer vardı. Bence çok güzel olmuştum ama abim beğenmedi."
"Beğenseydi bu büyük bir sıkıntı olurdu."
Aşkım anlamamış gibi suratına bakınca "Boş ver sen beni, anlatmaya devam et." dedi.
"Anlatacak başka bir şey yok ki. O halimi görünce koydu damgayı. Kapıya da bir sürü koruma yerleştirip Altan abimle birlikte geçti gitti İstanbul'a. Başta kalmak için diretti ama ben kabul etmedim. Üniversite okumaya geldiğim şehirde ailemden kimseyi görmek istemiyorum."
"Peki, erkek arkadaşın? O geldi mi?" sorusuyla birlikte Aşkım'ın kasıldığını görebildi. Bu haline ilk saniyeler anlam veremese de sonra anlatmak istemediğini düşünüp "Sormadım say." dedi.
Geçte olsa "Erkek arkadaşım geldi." diye yanıtladı.
Devrim'se dudaklarında oluşan muzip gülümsemeyle "Gelebilmesine sevindim." dedi. "Sonuçta o kadar kostüm hazırlamışsın boşa gitmemeliydi."
Aşkım ayağını hırsla yere vururken "O kostümü abim gözümün önünde yaktı!" diye çıkıştı. "Ben saatler sonra erkek arkadaşımı ayıcıklı pijamayla buyur ettim. Ne kadar utandım kimsenin haberi yok." Aşkım'ı dertlerinin boyutu o an rahatsız etti. Karşısındaki kızın ciddi sorunları varken kendi gençlik aşkından bahsetmek daha fazla istemedi. "Her neyse, beni boş ver." derken çok ciddiydi. "Senin hayatında biri var mı?"
Cevabını bildiği sorunun yanıtı bekledi.
Ancak Devrim'in bir süre düşünüp çok geçmeden "Yok." demesiyle şaşırdı. "Vardı ama artık yok."
"Çok özel değilse," diye merakla sızlanan Aşkım'ın "Özelimiz mözelimiz kalmadı ama şu an bahsedip canımı sıkmak istemiyorum. Şu son günlerde yeterince gergindim." diyerek böldü.
Kötü günleri geride bırakmak istiyordu. Bunun içinse elinden geleni yapacaktı. Hem burada kalmaya başlayacak olsa da Oktay'ın kendisini yalnız bırakmayacağına emindi. Bu yüzden içinde bir yerde o günlere ulaşabilecek iradeyi taşıdığını biliyordu.
"Anlıyorum." diye mırıldanan Aşkım'ın çok geçmeden "Peki şeyi sorsam," diye yükselmesiyle kollarını göğsünün altında bağdaştırdı ve "Bu meseleden daha çok canımı sıkan bir şey yok. Gönül rahatlığıyla sorabilirsin." dedi.
"Sen de mi ailenden kaçıyorsun?"
Bu düşünmeye değer bir soru bile değildi. Fakat bu soruyu beklemediği için biraz olsun Aşkım'a boş boş baktı. Ardından başını onaylar anlamda sallarken "Ben de ailemden kaçıyorum." dedi. Bunu söylediği vakitlerde kalbine inanılmaz bir ağrı girmişti.
Bildiği tek şey babası daha anlayışlı olsaydı bu şehre hiç gelmeyeceğiydi. Bu yaşananlar için babasını suçladığı nadir anlardan birindeydi. İçi sıkıldı. Kendi kendine "Keşke bir birey olduğumu kabul etseydi." diye mırıldandı.