Bu bölüm, başta Sez olmak üzere AYT yüzünden depresyona giren herkese gelsin <333
.
"Sana diyeceğim şu ki küçüğüm: büyüme! Hayat seni de mahveder." dakikalardır Turgut Uyar'dan özlü sözler bulup okuyan kişiye, Aşkım'a, karşın başımı onaylamaz anlamda salladım. Yaşanan olaylardan sonra Ankara'ya dönemediğim gibi Antalya'da da nefes alamamıştım. Bundan ötürü çareyi başka bir şehre taşınmakta bulmuştum. Tabii bu sefer fikrimi ailemle paylaşmış, onaylarını almıştım. Onlarla aramı asla düzeltemeyeceğimi sanırdım. Düzeltmiştim.
"Her şey eskisi gibi oldu," diyemezdim belki ama "Daha güçlü hissediyorum." diyebilirdim. Onlarla olan bağımı koparamama nedenimse para sıkıntısı çekmek istemememdi. Belki de yalnız kaldığımda başıma akbabaların dadandığını görmüştüm, bilemiyorum.
Sadece aileme ihtiyacım vardı. Bunu biliyordum. Ablam hariç, onun hiçbir şeyine ihtiyacım yoktu. Babamın okuduğum bölümü kabullendiği gün karşı çıkıp "Bana istediğim bölümü okutmamıştın!" diye olay çıkartacak kadar şuursuzdu.
"Düşünüyorum da biz, büyüyerek çocukluk etmişiz." başka bir alıntıyla birlikte ister istemez sinirden gülerken "Aşkım, derdin ne?" diye sordum.
"Şimdiden alışmaya çalışıyorum."
"Neye?"
"Fakültedeki fenomen kızı hatırlıyor musun? Her şeyi videoya alıyordu. Geçen gün beni de biriyle öpüşürken çekmiş. İnternete atmış. Olabildiğince hızlı bir şekilde sildirttim ama ne çare? Abime video ulaşmış. Bağırıp çağırdı bana. Sonra işi çıktı da 'Bunu sonra konuşacağız.' dedi. Anlık sıyrıldım, Devrim. Şimdi de senin gibi hapishane öncesi Turgut Uyar okumaya başladım ki içeride kısa sürede ağa olabileyim."
"Çağla'yı mı öldürmeyi planlıyorsun?" fenomen kız diye bahsettiği kişinin ismini andığımda suratını ekşitti,
"İsim koyup değere bindirme şunu."
"Ben mi koydum? Annesiyle babası koymuş." diye homurdanırken önüme dönüp kartları dizmeye kaldığım yerden devam ettim. Çok değil bundan birkaç ay önceye kadar Aşkım'la aramızın geri dönülemeyecek bir şekilde açıldığına adım kadar emindim. Ne var ki zaman beni yanıltmayı başarmıştı. Bir başka değişle Aşkım yatay geçişle geldiğim üniversiteye yatay geçişle gelip üstten ders almaya başladığı için hep bir arada bulunmuştuk. Kantine bile peşimden gelip çoğu zaman bir arka masama orası doluysa ise yanıma oturmuştu. Çok direnmiştim. Ta ki bir gün sabrımın sonuna geldiği için bağırıp çağırına kadar. O da bana karşılık vermişti. Yüzleşmiştik.
Akın'la olan ilişkisini Akın istediği için gizlediğini, kötü bir niyetinin olmadığını, yaşananları hesaba katamadığını ama katması gerektiğini, hatalı olduğunu ve pişmanlık duyduğunu dile getirmişti. Birde vücudundaki bıçak izlerini de gösterince tabii, üzüldüğümden affetmiştim. Evet, o bir zavallıydı. Ben de affederek büyüklük gösteren olgun bir insandım. Kesinlikle herkes benim gibi davranamazdı.