42. BÖLÜM

1.3K 186 281
                                    

Selammm

Ben geldim sonunda (Çok şükür)

Bu ara için özür dilerim, fazla yoğundum

Bir insan bu kadarcık süre içerisinde nasıl yazmayı unutabilir ki? Bir an gerçekten yazmayı unuttum zannettim, dört gündür bölüm yazmaya çalışıyorum abicim, şaka mıdır?

Neyse en sonunda geldim işte

Bu arada YKS'ye girenler umarım iyi geçmiştir, her şey gönlünüzce olsun

İyi okumalarr

***

42. Bölüm: "Biz sevmek konusunda beceriksizdik"

●●●

(HANDE'DEN)

İtalya'yı yendikten sonra benimde ilk altıda oynadığım yarı final maçının da üstesinden gelmiştik.

Maç boyunca sahadan hiç kenara geçmemiştim ve bileğim fazlasıyla zorlanmıştı. Hafif bir şeyse bile onu böyle zorlamaya devam edersem ciddileşebileceğini biliyordum ama önümüzde bir final maçı vardı ve o maçta her şeyimi ortaya koymam gerekiyordu. Bu yüzden sadece biraz dişimi sıkacaktım ve kimseye bileğimin durumunu çaktırmayacaktım. Durumun ciddileşmesini istemiyordum ama aynı zamanda o altın madalalyayı kazanmak istiyordum.

Final maçı yarın, yani o büyük gün. Bense dünde kalmış gibi hissediyorum kendimi. Yarını düşünürken dünde yaşıyorum sanki. İçinde bulunduğum çıkmazı, hissettiğim karmaşayı nasıl anlatabilirim ki?

Elimde bir kitap var, bakışlarım tamamiyle bir sayfada odaklı ama gözlerim görmüyor sanki kelimeleri. Beynimin içinde bir düşünceler enkazı...

Yarınki maçı mı düşünmeliyim yoksa bileğimin durumunu mu? Sosyal medyada hakkımda dönen linç muhabbetine mi kafa yormalıyım, bugün antrenmandaki kötü performansıma mı?

Ya da tüm bunları bir kenara itip bütün düşüncelerimin arkasına saklanmaya çalışan bir çift yeşil göze mi odaklanmalıyım? En büyük felaketime...

"Bak ya yine dalmış kitabın içine, duymuyor hiç. Hande!"

Kulağımın dibinde ismimi bağıran ses olduğum yerde sıçramama neden oldu. Başımı çevirip dibimde duran ve korkmama neden olan Elif'e baktım.

"Ne oldu?" diye sordum bıkkınca.

"Şu kitabı bırakıp biraz bizimle mi ilgilensen acaba?"

Omuz silktim ve ayıracımı kaldığım sayfaya koyup kapattım kitabımı.

"Valla bıraktı kitabını, ilk defa görenler beğensin." Elif sahte bir şokla baktı bana.

"Zaten en başından beri okumuyordu ki." dedi beni en iyi tanıyan kişi, Simge. Başını çevirip baktı bana. "Hâlâ Zehra'yı düşünüyorsun değil mi?"

Gözlerimi ondam kaçırıp yere doğru indirdim. Kalbimde günlerdir geçmeyen o sızı hatırlattı yine kendini. "Neden böyle olmak zorundaydı?" diye sormadan edemedim. "Neden her şey bu kadar zor olmak zorunda?"

Zor yerine 'imkansız' kelimesini kullanmalıydım belki de, daha doğru olurdu.

Tekrar kafamı kaldırıp baktım ikisinede. Üzgün görünüyorlardı, Zehra ve benim içinde bulduğumuz bu durum yüzünden onlarda üzülüyordu.

Gözlerimde bir yanma hissettim, burnumun direği sızladı. "Aşka inandırmıştı beni." derken sesim titredi. "Çok güzel güldü, çok güzel baktı. Aşkla ilgili bütün tabularımı yıkıp başan yarattı resmen. En başından belliydi oysa olmayacağımız. En başından beri vardı bu engeller aramızda. Madem korkacaktı neden izin verdi onu sevmeme?"

Şiirler Var Aramızda (Girl×Girl) [Hanzeh]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin