0.41

615 13 0
                                        

Azad güçlü görünmeye çalışıyordu çünkü o ağlarsa üzülürse ben daha çok ağlar üzülürdüm ve o bunu biliyordu. Ağlamalarım durmuştu. Bir kaç parça bir şey yemiştim. Bol bol su içmiştim. Minik kızım için yapmam gereken her şeyi yapmıştım. Hastanede 1 gün daha kalmamı söylemişlerdi ama ben istememiştim. Hastaneler hep beni boğmuştur. Tek isteğim eve gitmekti. Son rutin kontroller yapılıp eve gidecektim.

Eve geldiğimizde ev kalabalıktı. Bizim geldiğimizi gören herkes benim nasıl olduğumu sormak için yanımıza geliyordu. Bir yanımda Azad bir yanımda Reyhan vardı. Çok yorgundum ılık bir duş alıp sadece yatmak ve uyumak istiyordum. Vücudumun dinlenmeye o kadar ihtiyacı vardı ki. Herkesten önce yanıma İnci annem gelmişti.
"Kızım nasılsın daha iyi misin?"
İnci anneme bir şey demeden hemen ona uzanıp sarıldım. Sıkı sıkıya bağlandım. "Anne iyi ki varsın" dedim fısıldayarak kulağına İnci annemde bana "sende iyi ki varsın güzel kızım" dedi. Birazda olsa onu mutlu etmek onun bizim varlığımızı hissetmesi o kadar güzel bir duyguydu ki tarif etmek imkansızdı...

Duş almak için üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp banyoya girdim. İçim buruktu. İçimde o kadar şey varken elimden gelen tek şey bağıra bağıra susmak sadece...
Ilık bir duş alıp dışarıya çıktım. Üzerime siyah ayak bileğime kadar olan uzun bir elbise giyindim. Saçlarımı tarayıp kuruladım. Saçlarıma şekil vermeksizin salık bıraktım. Odadan çıkıp aşağıya indim. Babamın ölümünü duyan herkes geliyordu. İnci annem bazı zamanlar güçlü görünmeye çalışsa da bir yandan üzülüyor bir yandan feryat figan ağlıyordu. İnci annem için elbette zor bir vedaydı. Kaç senelik hayat arkadaşını can yoldaşını kaybetmişti. Altay babam tekrar gelmeyecekti yada biz Altay babamın yerini dolduramayacaktık evet ama yokluğunu hep belli edecekti.

İnci annem beni görünce yüzünde küçük de olsa bir gülümseme belirmişti. Bende ona küçücük gülümseyip yanına oturdum. Hemen hemen herkes beni az da olsa tanıyordu. Ortamda sessizlik hakimken bir anda Azadın bağırışıyla oturduğum yerden kalkıvermiştim. Karnıma ağrı girmişti acıyla inleyip hiçbir şey olmamış gibi sesin geldiğini yöne doğru gittim.
Azadla Reyyanın babası kavga ediyordu. Ne olduğunu bile anlayamadan yanında getirdiği Gülcan karısını görmemle neye uğradığımı şaşırmıştım.
Şehriban teyzede kocam da kocam desin bunların bu halini görünce utanır mı sanmam

"Sen ne aşağılık ne şerefsiz bir herif çıktın be ne yüzle buraya geliyorsun ha"
"Eniştemin cenazesine gelmek en büyük hakkım"
Azad "Kes lan kesss şerefsiz" diyip Reyyanın babası Yakup enişteye kafa göz dalmıştı.
Reyyan bir yandan bağırıyordu Şehriban teyze bir yandan ağlıyordu. Şehriban teyzenin yerinde olsam ağlamak yerine Gülcan karısını döverdim.
Azad hala saldırmaya çalışıyordu. Korumalar cenazeye gelen insanlar Azadı sakinleştirmeye çalışıyordu. Sorun Yakup eniştenin cenazeye gelmesi değildi cenazeye Gülcan karısını da getirmesiydi. Azad bunun için delirmişti.
Reyyan sanırım Gülcan karısını yeni görmüştü.
"Senin ne işin var burda ha orospu ailemizi yuvamızı yıktın daha pişkin pişkin buraya mı geliyorsun?" Hemen bir çırpıda yanına gidip saçından tutuvermişti. Gülcan karısı acıyla bağırıyordu.
"Ne yüzle geliyorsun ha yetmedi mi yaptıkların yetmedi mi yuvamızı yıkıp yok ettiğin?"
Reyyanın babasını Reyyana vuracakken havaya kalkan eli tutan Azad olmuştu.
"Haddini bil o elini indir"
"Azad ağa fazla olmaya başladın ha baban öldü acılısın diye sustum sustum sabrım kalmadı o kadın hamile"
Azad dişlerini sıkarak elini yumruk yaparak "Ya sabır" dedi.
"Onu hamile bırakmadan önce düşünecektin Yakup efendiii"
Şehriban teyzenin ağlaması bitmiş Gülcan karısına saldırıyordu.
Gülcan karısında değişik bir haller vardı. İnci annem hemen olaya müdahale etmeye başladı.
"Şehriban Reyyan" diye bağırması yetmişti herkesin durmasına.
Gülcan karısıda rahat bir nefes almıştı. Umarım bebeğine bir şey olmamıştır. O küçük minik masum bebeğin bir suçu yoktu. 
Gelen herkes hemen olan bitenin dedikodusuna başlamıştı. Azadı sakinleştirip bir kenara oturtmuşlardı. Azad kinli öfkeli bir şekilde Yakup enişteye bakıyordu. Elinden gelse şu an öldürürdü. İnci annem Yakup enişteye gitmesini söylemişti. O da denileni yapıp defolup gitmişti.
Şehriban teyze ağlıyordu. Daha geçen gün kocam da kocam diyen kadın ağlıyordu.
Hiç kimseye bir kere daha şans verilmezdi çünkü huylu huyundan vazgeçmezdi insanlar değişmezdi. Ortalık sakinleştikten sonra Altay babamın selası okunuyordu. İnci annem ağlamaya başlamıştı. Azadın gözleri kıpkırmızı olmuştu. Ezgi yengem ve abimde gelmişti.
Ezgi yengem hemen İnci anneme sarılmıştı.
"Anneeeeee"
"Anne babammm"
"Babaaaa"
Abim Azada sarılıp "başın sağolsun" dedi ve sanırım Azad birinin sarılmasını bekliyormuş gibi hemen abime sarılıp abimin omzunda ağlamaya başladı.
Azadın ağlamasına gözyaşlarına ilk defa şahit oluyordum. Kendimi tutamayıp gözlerimden yaşlar kendiliğinden akmıştı.

Cenaze töreni bittikten sonra herkes tekrardan konağa gelip gidiyordu. İnci annemin yanında olduklarını belli etmek için belkide Altay babama önem verip saygın bir insan olduğu içindi. Azadı cenazeden sonra epeyce bir süre görmemiştim. Nerede olduğunu bilmiyordum yada ne yaptığını?
Gözüme çok tanıdık bir yüz geldi ben bu yüzü nerde görmüştüm tam olarak hatırlayamamıştım ama görmüştüm. Yanına ki adamın koluna girmiş bize doğru hatta bana doğru yaklaşan iki tane tanıdık yüz...
İlk önce İnci annemle sarılıp dertleştikten sonra bana doğru gelmeye başlamıştı.
"Asyacığım başın sağolsun duyunca inanamadım"
Sarılmıştı ve bende ona karşılık vermiştim.
"Sağolun kusura bakmayın ama sizi tanıyamadım"
"Canım ben Elvan geçen sene düğünüme gelmiştin unuttun mu?"
"Unutmadım zaten yüzünüz çok tanıdık geldi ama tanıyamadım tekrardan kusura bakma"
"Canım beni Miran çağırıyor gitmem gerek sonra tekrar konuşuruz"
"Görüşürüz"
Elvandı tabi ya nasıl hatırlayamadım zaten yüzü çok tanıdık geliyordu kızcağızın düğününe gitmiştim tabi o zaman Reyyanın şeytanlıklarından geline damada bakmaya fırsat mı vardı?
Kendi kendime konuşurken Reyyan gülümseyerek önümden geçmişti. Reyyanla aramızın iyi olmasını sağlayan tek şey sanırım benim görmüş olduğum rüyaydı rüya da denmez de kabustu. O kabustan sonra Reyyana karşı olan tüm duvarları yıkmıştım.

Akşam yemeğinden sonra odama çıkıp uzanmak istemiştim. İnci anneme yorgun olduğumu söyleyip odama çıktım.
Üzerimdekilerden kurtulup daha rahat bir şeyler giyindim. Azad daha gelmemişti merak etmeye başlamıştım ama ne de olsa bugün babasını toprağa vermişti. Belkide yaşananları unutmaya çalışıyordu. Sürekli arayıp mesaj atıp onu rahatsız etmek istemiyordum. Yatağa uzanıp gözümün önünden geçen hayallerimi izliyordum. Kızımı kucağıma almışım onu doya doya öpüyorum cennet kokusunu içime çekiyorum. Sonra Azad geliyor beni öpüyor sonra kızımızı öpüp kokluyor. Bütün bunları düşünürken uyuyupkalmışım.

Sabah gözlerimi açtığımda Azad karşımda uyuyordu. O kadar masum o kadar güzel uyuyordu ki tekrar tekrar aşık olmamak elde değildi. Şu an sadece karşımda Azadı izliyordum. Bir yandan karnımı güzel kızımızı seviyordum. Odadaki sessizliği kapının tıklanması bozmuştu ve Azad  mırıldanarak uyanıp "efendiiim" diye kapıya doğru bağırdı. "Ağam rahatsız ettim amma aşağıda bir adam sizi bekliyor önemliymiş" Azad bunu duyar duymaz yataktan bir çırpıda kalkıp üzerine hemen pantolon gömlek giyip dışarıya çıktı. Bende yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkamak için lavaboya girdim.

Dolaptan ayak bileğime kadar olan uzun bej bir renk elbise çıkardım. Saçlarımı tarayıp at kuyruğu bağladım. Aynadan son kez kendime bakıp yatağın yanındaki komodinde duran telefonu alıp odadan çıktım.

Merdivenlerden aşağıya inerken kahvaltı masasının hazır olduğunu gördüm. Herkes masanın etrafında oturmuştu. Altay babamın oturduğu sandalye boştu. İçim cız etmişti sanki boşluğa düşmüştüm. Masada İnci annem ve Azad yoktu. Reyyana "günaydın" diyerek İnci annem ve Azadın nerede olduğunu sordum. 
"Bilmiyorum canım en son dışarıya çıkarlarken gördüm"
Reyyana teşekkür mahiyetinde küçük bir gülümseme sergileyip. Konağın dış kapısına doğru ilerledim. Kapının önünde duran korumalar "Asya Hanım daha fazla gidemezsiniz konağa giriş çıkışlar yasak" diyince neye uğradığımı şaşırmıştım.
"Sen ne diyorsun?"
"Çıkamazsınız"
"Kim söyledi bunu?"
"Azad Ağam söyledi"
Azad neden böyle bir şey söylemişti aklım ermiyordu.
"Tamam o zaman Azad Ağan nereye gitti söyle bakalım?"
"Valla bilmiyorum arabaya binip gittiler" "Tamam sağol"
İstediğim cevapları alamadan içeriye doğru yürüdüm. Masaya oturup kahvaltı yapmaya başladım midem bulanmaya başlamıştı. Reyyan "Nereye gitmişler canım?"
"Kapıdaki koruma arabaya binip gittiler dedi ayrıca giriş çıkış yasakmış dışarıya pek çıkamadım" Reyyan yüzünü buruşturarak "ay ne alaka ya" dedi. Masanın üzerinde duran telefonumu alıp Azadı aradım. Uzunca bir süre çalmıştı ama açan olmamıştı. Nereye gitmişlerdi nereye nereye...

.
.
.

Benimle olduğunuzu hissetmem ve bana destek olduğunuzu bilmem için yıldızı parlatır mısınız?
Bu bölüm hakkındaki yorumlarınızı da belirtmeyi unutmayınız ✨

Urfa Gelini / Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin