24. Gece

852 132 182
                                    

"Ne yapıyorsun Hyunjin?"

Alnını göğsüme yaslayıp kokumu içine çekti. "Yongbok..."

"Ya... Ne yapıyorsun..."

"Hani şey demiştin ya, pişmanlık hakkında..."

Şu anki pozisyonumuza bakılırsa aklından geçenleri tahmin etmek çok da zor değildi. Panikle oturuşumu dikleştirince alt kısmımız birbirine temas etmişti. Şu saniyeden sonra sağlıklı düşünemezdim.

"Yapmak istediğim bir şey var ama bu sefer gerçekten pişman olabilirim."

Üst vücudumuzun çıplaklığını ve karşımdaki iri bedenin sahip olabileceği gücü umursamadan teslim olmuştum. "Ne... Ne yapmak istiyorsun?"

Kahve irisleri vücudumda gezinirken ben de dudaklarına bakıyordum. Alt kısmımda hafif bir sertlik hissetmeye başlamıştım.

"Emin ol bilmek istemezsin."

Yüzüm sıcaklarken ikimiz de birbirimizin dudaklarına kilitlenmiştik. Ellerimi iki taraftan yanaklarına getirerek "Hyunjin... Bilmek istiyorum." dedim.

Zar zor dengede duruyordu. Ben de bu anları hatırlamayacağımızı düşünerek vücudunun her yerini detaylıca izliyordum. Beni sardığı kolları, omuzları, göğsü...

"Biraz daha öyle bakarsan kendimi tutamayacağım ve bu çadırda hiç iyi şeyler olmayacak."

Sarhoşluğun etkisiyle yanaklarımız kızarmıştı. Yüzünü yakından incelerken oturuşumu biraz daha ona yaklaştırmıştım. Ellerimi boynuna getirip dudaklarını bir kez emdim ve geri çekildim. "Hani artık pişman olmak istemiyorduk..."

Bu adımı atmamla cesaret bulmuş gibi beni yatırdı, ben de hareketine uyum sağlayarak onu üstüme çektim.

"Doğru. Artık kendimi geri çekerek pişman olmayacağım."

Dudaklarıma yumulduğu an hevesle öpüşmeye başladık. Sanki yıllardır tek istediğimiz ve beklediğimiz şey buymuş gibiydi.

Dudaklarımız birbiriyle dans ederken tükürüklerimiz de pürüzsüzlük sağlamıştı. Kollarımı boynuna sarıp onu kendime çekmemle alt dudağımı ısırdı.

"Mm... Yongbok..."

Bir elini enseme, bir elini belime sarıp beni kendine çeke çeke öperken alt kısmım uyuşmaya başlamıştı bile.

Hyunjin'e karşı o kadar çok duygu besliyordum ki hepsinin karışımı yoğun öpücüklere dönüşüyordu. O da tutkuyla karşılık veriyordu.

Son kez seslice emdikten sonra dudaklarımdan ayrılıp yanağıma geldi. Hafifçe dişleyerek kendiyle birlikte sürükledi. Nefeslerimiz birbirine karışmıştı.

Boynuma yumulunca başımı geriye yasladım. Diliyle üstünden geçip emdiğinde aklım başımdan gitmişti, gözlerimi kapatıp bir elimi saçlarına daldırdım. "Mmh... Biraz daha..."

Bunu dememi bekliyormuş gibi ısırdı. Kendine çeke çeke birkaç kez emdi ve en son sertçe bıraktı. Tatlı bir ses duyunca anlamıştım ki orada iz çıkacaktı.

Geri geldiği an dudaklarında dilimi gezdirdim. Hafifçe mırıldanarak o da dudaklarımı yaladı. Dizimi erkekliğine sürterken Hyunjin'in de uyarıldığını fark etmiştim. Parmaklarını göğüs ucuma değdirince gıdıklandığım için onu ittirip üste ben çıktım.

Kasıklarının üstüne rahatça oturduğumda Hyunjin'in sertliği doğru yere konumlanmıştı. Minik ellerimle kollarını ve omzunu gevşetirken dilimi boynunda gezdirdim, birkaç kez tutkuyla emdim.

Alt kısmımı ona sürtmeye başlamıştım ki yanaklarımı tutup başımı kendine çekti. Nefes nefese kalmışken dudaklarıma bakıyordu. "Hmh... Ufaklığın içinden ne çıktı böyle..."

Herhangi bir şey düşünmüyordum. Geçmiş veya gelecek yoktu, şimdi vardı. Dudaklarını yalayıp geri doğrulmamla alt kısımdaki dikleşmeyi hissetmiştim. Şu anda tam kıvamındaydı, kalçalarımı zorluyordu.

Ellerimi göğsüne götürüp genişçe okşarken hayran hayran vücudunu izliyordum. "Sıcaklığım geçene kadar buna devam edeceğim Hyunjin..."

Oturuşunu düzeltince ellerimi omzuna getirdim. O da kalçalarımı tutup beni tek seferde kendine çekti, üst vücudumuzun yapışmasını sağladı. Tenimiz ateş gibi olmuştu.

Gözlerimizi buluşturmuşken ikimiz de kendimizden emindik. Aynı anda başımızı olumlu anlamda salladık, birbirimize güveniyorduk.

Dudaklarımız kavuştuğu gibi ellerini sırtıma sardı. Ben de bir kolumu boynuna, bir elimi saçlarına götürdüm. Kucağında zevkle öpüşürken dokunuşlarımız rahat durmuyordu. Bununla kasıldıkça birlikte kıvranıyorduk. Göğüs uçlarımız bile birbirine sürtünüyordu. "Mmh... Hyunjin..."

Alt kısmımı dairesel hareketlerle ona sürterek kendimi rahatlatmaya çalışırken o da ensemi kavramış, boynumu emiyordu. Aynı zamanda hareketime destek olacak şekilde uyum sağlıyordu.

İkimiz de sessizce inleyerek birkaç dakika daha sürtünmüştük... Artık dudaklarının tadını tanıyordum. Tükürüğünün tadını bile biliyordum. Tatlı tatlı öpüşürken birden zirveyi hissettim, üstünde kasılarak sessizce boşaldım. "Ah..."

Başım omzuna düşünce yorgun bir şekilde üstüne yığıldım. Kalçalarımı kendine çeke çeke mırıldanıyordu. Son seferinde alt kısımlarımızı bırakmadan birbirine yapışık tuttu. "Mhh..."

O da rahatlamıştı. Birbirimize sarılarak soluklanırken nihayet üstümdeki sıcaklık geçmişti. Bunun sebebinin alkol değil, içimizdeki dürtü olduğunu sonradan anlamıştım.

-İyi misin...

-Hıhım... Sen?

-İyiyim.

Gülümseyerek yanağımı ona sürttüm. Elleriyle sırtımı ısıtıp arkasına uzandı, ben de yan tarafa düştüm. Bütün enerjimiz tükenmişti.

Üstümüzü örterek birbirimize sarıldık. Resmen aklımdaki her şey uçup gitmişti. Tamamen berrak bir zihinle uykuya dalmıştım.



🪷🪷🪷

Love Next Door | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin