5. Uyuyan Güzel

905 165 299
                                    

Yatağa uzandığımda günün yorgunluğunu yeni yeni hissediyordum. Bacaklarım hamlanmıştı, koskoca Hwang Hyunjin'i bisikletle 10 dakika taşımıştım ben.

"Öküz ya..."

Kolumla gözlerimi kapatıp bugünü düşündüm. Okul çıkışı kavgaya gittiğini neden benden gizlemek istemişti ki? Niki'ye neden bu konuda uyarmıştı?

"Hyunjin... Benim için daha kaç defa böyle gizlice kavgaya karıştın sen..."

🪷🪷🪷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






🪷🪷🪷




Sabah yanımda hissettiğim sıcaklıkla biri yüzüme hafifçe üfledi. Bununla irkilip gözlerimi açtığımda yatağımda Hyunjin duruyordu.

"Günaydın, Uyuyan Güzel."

"SENİN BURADA NE İŞİN VA-"

Eliyle ağzımı kapatıp kapıya baktı. Neyse ki kimse duymamıştı. Derin bir oh çekip geri yattığında camı dışarıdan nasıl açtığının sorguluyordum.

Sabah sabah uykulu halimle afallamıştım. Hyunjin resmen yanımda uzanıyordu...

"Babam uyanmadan tekrar makyaj yapman gerek ufaklık. Seni de okul için uyandırmış oldum, alarmı beklemene gerek kalmadı."

Başımı olumlu anlamda sallamamla gülümseyerek doğruldu. Saçları sola doğru kabarınca düzeltmek istedim ama yapmadım, dokunamadım.

Yatağımdan kalkıp iyice gerindikten sonra dolabımın en altındaki çantamı aradım. O da bu sırada beni izliyordu.

"Neden öyle bir yere saklıyorsun?"

"Babam bunları görürse beni ölesiye döver. Asla yakalanmamalıyım." derken aradığımı bulup tam karşısına oturdum. Hyunjin bu sefer gözlerini kapatmamıştı, mahcup bir ifadeyle bana bakıyordu.

"Ne oldu?"

"Bu şekilde yaşamak zor değil mi..."

Makyajını yapmaya başlamışken "Başka şansım yok..." dedim. Bununla çaresiz bir iç çekti.

-Ama ben her zaman senin yanındayım ufaklık, bunu unutma.

-Çocuk muyum Hyunjin? Ufaklık demeyi bırakırsan harika olacak. İkimiz de büyüdük sonuçta.

-Ama öylesin, ben ne yapayım?

-Neyim öyleymiş?

Bunu sormamı bekliyormuş gibi elini boştaki elimle denkleştirip boyut farkını gösterdi. "Bak, minnacık."

Elimi geri çekince burnumu dürttü. "Burnun da küçücük."

Bununla gülesim gelmişti. Sonra dudağımın altına da hafifçe iki kez dokunup "Fındık gibi minik bir çene, tanrım..." dedi.

Böyle detaylara dikkat edip ilgi göstermesi tatlı gelmişti. Güldüğümü fırsat bilerek iki eliyle belimi kavradı.

Tabii ki gıdıklandığım için kıvranarak kasılmıştım, kendimi uzanırken bulmuştum. O ise bu şekilde hafifçe üstüme çıkmış gibi oldu, belimi kavramıştı. "Ya! Tikim var, bıraksana!"

Love Next Door | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin