Sunoo kısa süre sonra arayıp eve geleceğini söylemişti. Minji salya sümük toparlanmaya çalışırken arka bahçede oturuyorduk.
Kapıdan iki kişi geldiklerinde şaşkınlıkla Sunoo'ya baktım. "Neler oluyor?"
Gözlerini kısıp gülümsedi ve koluna girdiği uzun çocuğu da yanımıza oturttu. "O benimle."
Bu sahada karşılaştığımız kara kaşlı çocuktu. Sunoo için sevinmiştim ama Minji sebebiyle tepki gösteremiyordum.
Herkes kısaca tanıştıktan sonra Minji kaldığı yerden devam etti. "HAYIR NE DİYE YAKIŞIKLI TİPLERE AŞIK OLDUYSAK? HEPSİNİN SONU AYNI, FİYASKO."
Bununla başımı eğip kolumun süsleriyle oynadım. Sunoo da sinirle yükselip bardağını masaya bıraktı. "Ay haklısın. Yakışıklı tiplerden hayır gelmez ki hiç!"
Üçümüz de kısa süre sonra aklımıza gelen isimle aynı anda başımızı sağa çevirdik. Kendi halinde tatlısını yiyen Sunghoon ağzındaki lokmayla bize baktı. "Bon mosomom."
Sunoo yumuşayıp kolunu mıncırdı. "Oyy~ Sen bu konuşmaya tabii ki dahil değilsin."
En azından aramızdan biri mutluydu. Minji iç çekip "Sorun Hwang'larda mı acaba?" dedi. Bu sırada arka bahçeye Niki çıktı.
Diğerlerine başını saygıyla eğip benim yanımdaki köşeye yaklaştı. "Hyung, iki dakika benimle gelir misin?"
Minji ile Sunoo aynı anda birbirine bakıp başını olumsuz anlamda salladı. "Sorun ailede değil. Şunun tatlılığına bak."
Onlar hakkında konuştuğumuzu fark ettirmeden Niki'yi içeri götürdüm. Beni odama çıkarttığına göre ciddi bir şey söyleyecekti.
"Hyung..."
"Efendim Niki?"
Başını eğip dudağını büzerken tatlı görünüyordu. Bu çocuk benden çok daha uzun olmasına rağmen tam bir bebekti.
"Şey... Biliyorum kabul etmeyeceksin ama senden bir şey istemeliyim."
Yanağını sıkıp "İste bakalım." dedim.
Gözleri aniden doldu, bununla kalbim acımıştı. "Ben... Abimi çok özledim..."
Ben de özlemiştim, içten içe hâlâ özlüyordum. Başımı eğince hemen ellerimi tutup ona geri bakmamı sağladı.
"Bizim telefonlarımızı açmıyor ama sen arasan... Sen arasan da bir kez onunla konuşsam? Kızacağını biliyorum ama dayanamıyorum."
Burnu tıkandığı için sesi garip çıkıyordu. Ağlayacağımı hissedince başını tutup kendime çektim. Beni görmemesi için yüzünü omzuma gömdüm.
"Niki... Böyle yaparsan nasıl karşı çıkacağım sana? Onu aramayacağıma yemin etmiştim ben..."
Çaresizce ağlıyordu. Niki benim hassas noktamdı. Nasıl bir çözüm bulmalıydım?
"Tamam o zaman şöyle yapalım. Telefonumu kullanabilirsin ama ben konuşmayacağım."
"Olur Hyung!" diyerek başını hevesle salladı. İç çekip telefonumu bahçeden almaya gittim. Arkadaşlarım suratımın beş karış halini görünce beni lafa tutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Next Door | Hyunlix
FanfictionGeçmişin masumiyetiyle fark edilemeyen duygular... Komşu olarak yan yana bir ömür geçirmiş iki ailenin oğulları arasında yaşanan saf aşk. Yongbok, ergenliğinden sonra başına bela olan "farklı" hisler yüzünden çocukluk arkadaşı Hyunjin'le arasına me...