9. Köle

873 160 325
                                    

Sabahın köründe çalan telefonuma uzanmak için kıvranırken yüzüm tamamen buruşmuştu. "Mm... Alo?"

"Uyan köle."

Gözlerim bu cümleyle kocaman açıldı, panikle yerimden doğruldum. "Ya! Sen ciddi misin?"

"Gayet ciddiyim.
Boşuna mı iddiaya girdik?"

Yataktan kalkıp telefonu hoparlöre almışken pijamalarımı çıkardım. "Ne istiyorsun pazar sabahı?"

"Takımdan biri yaralandı. Bu akşamki antrenmanımızda bize sen eşlik edeceksin."

Dalga geçtiğini düşünüp telefonu yüzüne kapattım. Üstümü dahi giymeden uykulu halimle yatağa geri atladım.

Bir dakika geçmemişti ki karnımda soğuk eller hissettim, ani gıdıklanmayla yerimden doğruldum. Hyunjin içeri gelmiş, başucuma oturmuştu.

"CİN MİSİN?"

Hemen dibimde dururken elini hiç çekinmeden çıplak tenime gezdiriyordu. "Daebak... Belin o kadar inceyken bu kaslar nasıl böyle şişkin olabilir? Sıkı çalışıyor olmalısın."

Parmakları tümsek ve çukurları gezerken içim ürpermişti, alt tarafımda içgüdüsel bir hareketlenme belirmişti. Onun fark etmemesi için hemen yorganı üstüme çektim, sırtımı döndüm.

"Beni rahat bırak Hyunjin."

"Tamam tamam, dur küsme. Gerçekten ihtiyacım olmasa uyandırmazdım."

Başımı ona çevirdiğimde samimi görünüyordu. Sola geri dönüp uzanmaya devam ettim.

"Akşama kadar temel kuralları öğretirim. 9'da çocuklarla buluşup çalışacağız. Oyuna ekstra katılmana gerek yok, sadece takımdaki eksiği doldursan yeterli. Hm?"

"Hyunjin... Ne basketbolu? Kendin demedin mi minicik olduğumu?"

Minicik kelimesini duyunca içi yumuşadı. Gözleri şirinlikle dolup üstüme atladı.

Ben de hemen aramıza yorgan çektim. Aynı zamanda gülmemi tutmaya çalışıyordum.

"Evet küçücüksün, insanın yiyesi geliyor." deyip onu itmeye çalıştığım taraftaki kolumu ani bir istekle ısırdı.

"YA!"

Gülerek yerinden doğrulunca hemen kolumdaki ıslaklığı sildim. "Bir daha sakın böyle bir şey yapma."

Ciddi ifademi görünce o da durgunlaştı. "Rahatsız ettiysem özür dilerim."

Aramıza garip bir gerginlik çökmüştü. "Sorun yok, hadi çık da giyinip hazırlanayım..."

Onu dışarı yolladıktan sonra yataktan çıktım. Az önce kolumu ısırırken tenime dili de değdiği için fena halde uyarılmıştım.

Hyunjin'in en ufak temasında vücudum neden bu kadar tepki gösteriyordu ki?

"Geç kalacağım. Sanırım bu seferlik alt tarafı görmezden gelmek zorundayım..."



🪷🪷🪷



Isınmak için ilerideki parkta yarım saat sonra buluştuk. "Hoş geldin ufaklık. Kölem olmasaydın da sabah 8'de burada olur muydun acaba?"

"Emin ol aynı şeyi ben de sorguluyorum..." dediğim sırada ayakkabılarıma baktı. Bir saniye sonra önümde diz çöktü.

"Ne yapıyorsun?"

"Bağcığın düzgün olmamış. Düşüp yaralanmanı istemeyiz, değil mi?"

Diğer ayakkabımı düzeltmeye geçtiği sırada tipine dayanamayıp elimi saçlarına getirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Diğer ayakkabımı düzeltmeye geçtiği sırada tipine dayanamayıp elimi saçlarına getirdim. Hafifçe birkaç kez okşadım.

Bunu hissettiği andan beri donup kalmıştı. Başını yavaşça doğrultarak gözlerime baktı. "Sen az önce kendi isteğinle mi dokundun bana?"

"Hıhım..." dememle keyifle yerinden fırladı, şimdi yüzünü görebilmek için benim başımı kaldırmam lazımdı.

"Bazen beni şaşırtıyorsun ufaklık."

Birbirimizin gözlerinde kayboluyorduk ki ani bir hareketle koşuya geçti, büyü bozuldu. Hep böyle kaçıyordu.

Ben de var gücümle peşine verdim. Pazar günü olduğu için etraf boştu, herkes evinde uyuyordu. Bize sadece yeşil ağaçlar ve kuş cıvıltıları kalmıştı.

Parkta üç tur atınca kendimi çimenlere attım, ciğerlerim patlayacaktı. "Çok yoruldum Hyunjin, bu kadar yeter..."

"Daha yeni başlıyoruz."

Yaklaşık 5 dakika sonra ayaklanıp ilerideki parkta esneme hareketleri yaptık. Artık bütün vücudum tamamen ısınmıştı.

Mola verince marketten sandviç aldık, açlıktan ölecektim. "Bunları yedikten sonra sahaya gidelim, asıl eğitim orada başlayacak."

"Tanrım... Bu kölelik işine neden bulaştım ki ben?"

 Bu kölelik işine neden bulaştım ki ben?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





🪷🪷🪷


Hyunjin bana basketbolun temel hareketlerini öğretirken aslında çoğunu bildiğimi fark ettim. Zaten izleye izleye alışmıştım.

Arkama geçip topu nasıl bir açıyla atacağımı gösteriyordu. Alttan elimi kavradığı için düzgün gideceğinden emindim.

"Ve... İşte böyle."

Basket olunca sevinçle ona döndüm. "Tamam şimdi ben deneyeyim!"

Duruşumu alıp gösterdiği teknikle topu attım. Basket olmasa da potaya çarpıp geri dönmüştü.

"Çok yakındı! Güzel."

Farklı atışlara geçtikçe keyif almıştım. Basketbol sandığımdan daha eğlenceliydi.

Güneş tepeden ayrıldığında yorgun düşsem de alışmıştım. Hatta Hyunjin'le karşılıklı oynamaya başlamıştık.

Topu elinden aldığım gibi güzel bir üçlük attım. Bununla rakip olsak da sevinip üstüne koştum. O da coşkuyla bana sarılınca vücudumu bir çırpıda havaya kaldırdı.

Kahkahalarımızın durmasıyla nefesimiz düzene girdi. İkimiz de sessizleşince gözlerime baktı. "Bak gördün mü... Minik olmanın basketbola bir engeli yok. Hatta gizli yeteneğin bile olabilir."

Hevesle "Sahi mi?" deyince beni yavaşça yere indirdi, üstümü düzeltti. "Evet, yetenekli olmayan biri ilk günden böyle sayılar atamaz."



🪷🪷🪷

Love Next Door | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin