47. Arzu

854 109 317
                                    

-Hyunjin'in ağzından-

Yongbok beni kıskandırmak için yaptığı planlarla yakalanınca içime öyle bir huzur doğmuştu ki resmen ruhum geri canlanmıştı. Hevesle ona bakarken o yine kaçmaya çalışıyordu.

"Benim acil bir işim vardı, izninizle."

Ortamı terk ettiği an peşinden gitmek istedim ama önce bahane üretmem gerekiyordu. "Eee... Benim de içeriden şey almam gerekiyor-"

"Git."

Dördü de tek ağızdan bunu söyleyince şok bir şekilde aileme baktım. Annem, babam, Wonbin, Niki... Ufaklıkla birbirimizi sevdiğimizi onlara çok mu belli etmiştik?

"Hadi git!"

Cesaret bulup yerimden fırladığım gibi koşa koşa karşı eve geçtim. Bu sırada bizimkiler kendi aralarında gülüşmüştü. İlişkimizi onayladıkları için resmen güven bulmuştum. Artık aramızda tek bir engel kalmıştı, Yongbok'un kendisi.

Karanlık bahçeyi geçerken soluklarım hızlanmıştı. Kapıyı birkaç kez tıkladım ama açmıyordu.

Hadi Yongbok...
Bu kapıyı açmalısın bize.

Çıt çıkmıyordu, bahçedeki hafif esinti dışında hiçbir şey yoktu. Derin bir nefes verip çocukluk anılarımla dolu beyaz ahşap eve son kez baktım.

Tam pes ederek arkama dönüyordum ki kapı açıldı. Yongbok'un ıslak gözleri sayesinde sonunda duygularımız özgür kalmıştı, ellerim yavaşça aşağıya düşmüştü. Etrafta kimsenin olmamasının rahatlığıyla ikimiz de birbirimize bakarak özlemle ağlamıştık.

İşte bunlar benim tanıdığım gözler... Masumiyetle parlayan gözler.

Kısa bir süre sonra burnunu çekip kendine geldi. Ses tonu normale göre heyecanlı çıkıyordu. "Şey- Sevgili muhabbetini sadece unutsan olur mu? Bu konu hakkında konuşmayalım. Büyük bir yanlış anlaşılma olarak düşünebilirsin."

Bir şey demeden mimiklerini izliyordum. Lee Yongbok... Artık bana karşı kullanabileceği bir cephe kalmamıştı. Yine de konuyu değiştirmeye meraklıydı.

"Tam konuşmanın ortasında kalkmam ayıp oldu. Sen de bunun için gelmiş olmalısın, Bay ve Bayan Hwang'dan özür dilesem iyi olacak. Birazdan evinize geri gideyim-"

İçeri adım attığım gibi dudaklarına yapıştım. Yanaklarını okşaya okşaya arkasına yaslanmasını sağladıktan sonra kapıyı üzerimize kapattım.

"Hayır, bu gece eve gitmek yok..."

Burnumuz hafifçe birbirine değerken duygu dolu gözler de buluşmuştu, birbirine karışan soluklarımız gittikçe hızlanıyordu. "Hyunjin..."

Bir hışımla onu kucağıma alıp yandaki masaya oturttum. Tatlı dudaklarına tutkulu ve uzun bir öpücük bıraktıktan sonra ikimizin de gözyaşları durmuştu. "Geldiğim günden beri kendimi zapt etmemin tek sebebi sevgilindi... Artık bu da çözüldüğüne göre beni kimse tutamaz."

Kontrolü alarak başımı hafifçe yana eğdim ve geri kaçmaması için ensesini kavradım. Hasret kaldığım dudakları durmak bilmeden emmeye başlamıştım. Bir saniyede ikimiz de teslim olmuştuk, artık öpücükler özgür kalmıştı.

Ellerini çekingen bir şekilde yakalarıma çıkarmıştı. Her öpücüğüme gittikçe daha çok karşılık veriyordu, arzusu artıyordu.

Kaçmayacağını anlayınca ensesini serbest bırakıp ellerimi iki taraftan bacaklarının yanına koydum. Alt dudağını ısırarak kendime çekmemle kaşlarını çatıp inlemişti. Bir kolunu boynuma sararken diğer elini uzun saçlarıma daldırdı.

Love Next Door | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin