Narinden
" Ateş gitmem gerek"dedim. Sesim çok güçsüz çıkmıştı. Çünkü anın bozulmasını ben de istemiyordum açıkçası. Ama aşağıda bekliyordular.
Ateş yavaşça aramızdaki mesafeyi açtı.
"Haklısın."
Ben eğilib dakikalar önce yere düşen çantamı alıcakken Ateş eliyle beni durdurup kendi aldı.
Ardından bana uzantınca aldım.
"Kaç gün sürer bu hasret?"diye sordu bu sırada Ateş.
Bu haline gülümsedim.
Çok seviyordum.
"Annemi merak ediyorum Ateş. İyi olduğuna emin olduğum an geri döneceğim"dedim içtenlikle.
Eli yanaklarımla buluştu.
Okşadı hafifçe.
"Tamam.Söz mü ?"dedi çocukça.
Her kesin karşında sert, umursamaz tavrını koruyan Ateşin bu halleri beni hem şaşırtıyor hem daha çok aşık olmama neden oluyordu.
Bir zamanlar ondan korkuyor olduğum günleri hatırladığımda kıkırdadım.
Bu günlere geleceğimizi, onun bu çocuksu tavrını göreceğimi hiç düşünmezdim.
Yanaklarımı okşayan elini tuttum.
"Söz. Ama artık gitmem gerek"dedim ellerini indirirken.
Başını salladı.
Ben yanağına küçük bir öpücük kondurup geri çekildim hemen
"Seni seviyorum "dedim kapının yolunu tutarak.
Kapıya ulaştığımda geri dönüp Ateşe baktım.Ateşin hala olduğu yerde dikildiğini görünce kıkırdadım.
Haklıydı bende benden beklemediğim haraketler yapıyordum.
Evet kocamdı. Ama daha yeni açılmıştık bir birimize. Ayrıca şimdiye kadar hiç kimseye karşı böyle şeyler hissetmemiştim.Erkekler konusunda bilgili değildim. Böyle konularda da.
Haliyle her küçük şeyde utanıyordum.
Biliyorum utangaçlığı biran önce üzerimden atmam gerek .
Düşüncelerimle savaş içinde sonunda babamların arabasına ulaşmıştım.
Babam hala Cihat babamla konuşuyordu.
Yanlarına ulaştığımda Nihal ve abim arka koltukta oturdukları için ben de önde oturacaktım. Tam kapıya uzanacağım sırada Ateşin" Karıcığım biz benim arabamla gidelim "dediğini duydum.
Kaşlarım çatılırken geriye doğru döndüm.
Ateş babamlara doğru bakıyorken ben onu izliyordum.
Babam "sen de mi gelecektin oğlum?"diye sordu.
"Tabi ki de baba. Narinin annesi benim de annem sonuçta"dedi Ateş.
Kaşlarım düzelirken anında gülümsedim.
Gerçekten çok seviyordum.
Babam başıyla onaylayınca Cihat babayla vedalaşıp arabasına bindi.
Cihat baba
"Yarın erkenden toplantıyı unutma Ateş. Hoşçakalın "diyerek evin bahçesine girmişti. Korumalar ardından kapıyı kapatınca biz hala Ateşle bakışıyorduk.
Korna sesi bu anı bozarken yüzümü buruşturarak babama baktım.
Başıyla 'hadi 'dercesine işare edince Ateş elimden tutarak kendini arabasına doğru yönlendirdi bizi.
Benim için kapıyı açınca küçük tebessüm edip ön koltuğa geçtim.
Ardından kendi de sürücü koltuğuna geçti.
Arabayı çalıştırıp yola koyulduğunda ben hala şaşkın gözlerimi alamamıştım üzerinden.
Bir süre sonra gözleri yoldayken dudakları aralandı.
"Narin öyle bakma. Annenin sağlığı gerçekten de beni de ilgilendirir. Senin kadar olmasa da ben de merak ediyorum sağlığını."
Kaşlarımı çattım.
" Rol mü yaptın odada o zaman?"
Anında kafasını bana döndürdü.
"Hayır tabi ki"yeniden yola odaklandı.
" Nihal,abin ,baban geldiğine göre durumunda büyük bir şey olmadığına eminim. Bu yüzden içim rahattı. Ama ben de ziyaretine gitmeyi düşünmüştüm sofrada. Sonra yarın ilk iş toplantıdan sonra gideriz diye düşünmüştüm. Sonrasında senin şimdi gideceğini öğrendiğimde hala fikrim aynıydı. Ama sen odadan çıkmadan önce aldığım öpücük bu geceği sensiz geçiremeyeceğim kararını verdirdi bana" dedikleriyle yüzüm anında kızardı.
En azından bence kızarmıştır. Çünkü utandırmıştı beni.
Dudaklarının kıvrılışı bu halimle eğlendiğinin göstergisiydi.
" Beni utandırmak hoşuna gidiyor değil mi?"dedim sitemle.
Yüzünü bana dönüp "çook "dedi gülümseyerek.
Çok güzel gülümsüyordu.
Ama konumuz o değildi.
" Ama utandırmak için verdiğin sebepler daha çok hoşuma gidiyor "dedi göz kırparak.
Bunu söylerksn bile utandırmayı başarmıştı.
Ateşin sözlerinden sonra cevap vermemiştim. O da konu açmak için neleri sevip sevmediğimi soruyordu. Yol boyu bir birimizle ilgili bir çok şey öğrenmiştik.Evet annemin ziyaretine giderek bir birimizi tanımaya çalışıyorduk.
Benim sevmediğim bazı şeyleri o seviyordu. Onun sevdiği bazı şeyleri ise ben sevmiyordum.
Mesela ben süt içmeyi çok severken o nefret ediyor, kadayıf tatlısını ben sevmezken onun en sevdiği tatlıymış.
En sevdiği renk eskiden yeşilmiş ama şimdi maviymiş.
Benim en sevdiğim renkse siyah.
Bi de onun her hangi bir şeye alerjisi yokmuş. En sevdiği yemek sarmaymış.
Mimiklerini haraketlerini ise çöze biliyordum artık. Ateş hakkında öğrendiğim her bilgide bir hazine keşfetmişim gibi geliyor bana.
Yakından tanımak çok özel hissettiriyor.
* Sonunda eve varmıştık. Ateşle birlikte eve el ele girmiştik.
Annem yatağında olduğu için direkt onun odasına girdim.
Uyuyordu.
Gözlerim doldu.
Onun hasta olması çok kötü hissettiriyor.
Yavaşça yanına adımladım.
Baş ucuna gidip elimle yanaklarını okşadım.
Ama dokunuşlarım oldukça hafifti. Benim yüzümden uykusundan olmasını istemiyordum.
Eğilip alnına tüy kadar hafif öpücük kondurup geri çekildim.
Ardından odadan çıktım.
Abim "görüyormusun dedim sana gece gece gelme diye. Yarın sabah gelirdiniz işte. Siz de yol yorgunusunuz."dedi.
"Abi görmezsem uyuyamazdım ki. Ne zamandır hasta? Gece olduğu için mi uyuyor yoksa hastalığı yüzünden mi?"
" Yok yenge gece olduğu için uyuyor. Sadece üşütmüş. Biraz grip gibiydi. Başı ağrıyordu. Gelip ortamın keyfini kaçırmak istemiyorum demişti. İyileşince kendi gelicekti zaten ziyafetine. İki gündür böyle."dedi Nihal.
"Ama endişen olmasın gerçekten iyi bakıyorum ben anneme"diye endişeyle devam etti.
Başımı salladım anlayışla.
"Biliyorum eminim öyledir. Teşekkür ederim sana"dedim içtenlikle
"Hadi her kes odasına o zaman geç oldu. Yarın kalktığımızda süpriz yaparsın kahvaltı hazırlayıp"dedi babam.
Hevesle başımı salladım.
* Her kes odasına çekilmişti. Gerçekten geç olmuştu.
Ateş benimle benim odamda kalıcaktı.
Ama yatağım tek kişilikti.
Ateşin iri bedeni benim tek kişilik yatağıma sığmazdı bile.
Ben bunları düşünürken Ateş odaya girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR SEVDANIN BErDELİ
RomanceBir berdelin değiştirdiği hayatlar... _________ Elimdeki silahı ona doğru çevirdim .Gözlerinde rahatlama oluştu. Oysa bir kaç saniye önce silahı kendime doğrultuğumda korkusu elle tutulurdu. Sanırım ölmekten korkmuyordu. Ya da onu öldüreceğime i...