NEHİR

105 4 0
                                    

Nehirden

Telefonu kapattıktan sonra yüzümü ablama çevirdim.
"Bana yeni birini bulmalıyız. Ama zengin olsun."
Ablamın kaşları hafifçe çatıldı. Adımları yavaşladı.Anlamadığını gösteren bakışlar atınca önüme dönüp yürümeye başladım.
"Yiğit telefonlarımı açmıyor. 47 saattir konuşmadık. Demek ki unutmuş beni. Konuşmak da istemiyor. Hatta belki birini buldu bile kendine. Bu da ayrıldık demek oluyor. An itibarile bekar bir kadınım." Diye açıklama yaptım.
Ablamdan ses çıkmayınca sağ tarafımda yürüyen ablama baktım.

Bıkkın bakışlar atıyordu bana. Hayır bu sefer haklı olan taraf bendim.

"Nee abla? Bu sefer haklıyım."
"Nehir, daha bir kez aradın çocuğu, açmadı diye senaryo kurdun bile kafanda. Ayrıca sen saatleri mi sayıyorsun? Bu kadar dakik biri olduğunu bilmiyordum. Malum şimdiye kadar hiç bir işi zamanında yetiştirmediğin için.Kaç saniye olduğunu da hesapladın mı bari?"

"Aslında"

"Tamam tamam sormadım var say."

Omuz silktim.
" Aslında hesaplamıyorum. Ama onsuz geçen her saat aklıma istemsizce kazılıyor. Saniyeleri sayamıyorum ,o düzeyde gelişmemiş ola bilir beynim."

Açıklamam ablamın hoşuna gitmemiş olsa gerek başını iki yana salladı.

"Çocuk senin bir şeyler karıştırdığını biliyor da konuşmuyor seninle."dedi ablam .
"Allah Allah bu yeterli bir bahane değil. Neyse senin bana birini bulman gerek. Öğrencilerinden yok mu zengin yakışıklı birileri. Ayarlasan bana?" Dedim ve ardından sevimli olduğunu düşündüğüm bir gülümseme takındım yüzüme.

Yürüdüğümüz koridorda bize doğru gelen gerçekten yakışıklı çocukla Allahın sevimli kulu olduğumu bir kez daha anladım.
" Abla ben avımı buldum sanırım. Bu çocuğu tanıyormusun?"
Ablamda söylediklerimle karşıdaki çocuğa bakınca yüzündeki ifade dondu.Kaskatı kesilmiş gibi oldu.
Çocuk bize doğru değil de diğer tarafa dönünce ablam hala onun arkasından bakıyordu.
"Abla iyimisin?"dedim kaşlarımı çatarak.
" Onu mu beğendin?" Diye sordu ablam. Ama sesi titremişti .

Bir dakika umarım Yiğit eksikliğinden beynim fonksiyonlarını yavaş yavaş kaybettiği için gözlerime yalnış sinyaller gönderiyordur ve ben bu yüzden yalnış algılıyorumdur.

Düşündüğüm şey olamaz değil mi?!

"Evet beğendim. Yakışıklı çocuk. Hatta hemen peşinden gidiyorum. Bana lazım da "dedim ve çocuğun peşinden gerçek anlamda koşdum.

Ablam hala olduğu yerdeydi ve beni durdurmamıştı.

Sonunda çocuğu merdivenlerin yanında yakaladım.
"Hey bakarmısınız?"sesimle çocuk durdu.Bende soluklanmak için hızlı nefesler alıp veriyordum.
İsmini bilmediğim ama yakından daha yakışıklı olan çocuk geri dönmeden ben önüne geçtim.
Tek kaşını kaldırmış meraklı ifadeyle bana bakıyordu.
Cidden yakışıklıydı tabi Yiğitin yanında çok sönük kalır orası ayrı.
Neyse şuan Yiğit kişisini düşünmemeliyim.

"Yenimisin sen?Daha önce hiç görmedim seni. Bak eğer hoşlandığını söyleceksen benim sevdiğim biri var. Bu yüzden hiç o toplara girme" sesinde merak yoktu. Fazla mı egoluydu bu.

Neyse onunla aramı iyi tutmam gerek. Bu yüzden alttan almalıyım.
" Hayır. Şey sadece benimle bir fotoğraf çekilirmisin. Şey aslında İstanbulda yaşıyorum ben. Ve"
"Tamam ilgilenimiyorum. Çekilelim gel. Acelem var zaten bi de seninle uğraşamam." Dedi bıkkınca ve ben bu çocuğu hiç sevmedim.

Yiğit sanırım bana verilen bir ödüldü. Yakışıklı,zeki ve mütevazı ve daha saya bileceğim bir çok şey. Full paket.

Çocukla iki fotoğraf çekildik ve ardından yok oldu.
Şimdi de yapmam gereken tek şey bunu yiğitin de dahil olduğu grubumuza atmak.

BİR SEVDANIN BErDELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin