Bölüm 26: SARSINTI

321 37 21
                                    

"Kalkmamışlar mı?"

Duyduğum sesle uykum yavaş yavaş açılırken gözlerimi açamadım. Konuşmaları duyuyordum ama algılayamıyordum. Uykuyla uyanıklılık arasındaki çizgide yatıyordum.

"Yok."

"Biz mi kaldırsak acaba?"

"Zevkle."

"Tuna rahat dur."

"Sessiz ya..." bir elimi yanımdaki kişinin üzerine atarken biraz daha sokuldum. Barın'dı bu.

"Bence uyudukları yeter." Kıskanç bir ses işittim. Uykum yavaş yavaş açılıyordu ve bunu söyleyen Toprak'tı. Şaşırmıştım.

"Üç diyince boşaltın suratlarına boyaları." Dedi Tuna.

Hangi renk boya?

Ne?

"HAYIRR!!!" Aniden yattığım yerden doğrulurken atabildiğim en güçlü çığlığı attım.

O boyaları çıkartmak ne kadar zordu bilmiyorlar mıydı!

"Sakin ol..."  Ömer ellerini önüne siper etmiş bir şekilde bana bakarken söylemişti bunu. Algılarım yeni yeni açılırken diğerlerine baktım.

Dördüzlerim sağ olsunlar uyanmış, hatta Baran yataktan düşmüştü. Tuna elleriyle kulaklarını tıkamışken Toprak ise suratı buruşmuş bir şekilde bana bakıyordu.

Çok da sesli bağırmamıştım aslında...

Yalancı bir öksürükle toparlanarak tatlı tatlı sırıttım. "Ee... günaydın!"

Ömer ellerini geri çekerek beline koydu. Çok komik duruyordu şu anda. "Gün ayalı çok oldu hanımefendi."

"Saat kaç ki?"

"Üç."

"Lan!" Diye düştüğü yerden ayağa fırladı Baran.

"Okul vardı lan!" Diye doğrulmaya çalıştı Barın.

"Ya bi sal okulu ya..." tabi ki benden çıkmıştı bu laf.

Ayak ucumuzda keyfini bozmadan yatan Beran, tepkilerimizden sonra sakince yataktan kalktı ve kapıya doğru ilerlemeye başladı. Tüm gözler onun üzerindeyken arkadan ensesine bi tane geçirsem mi diye düşünüyordum. Sabır taşını çatlatırdı bu.

"Beran dur." Toprak'ın bana karşı yumuşak çıkan sesi, Beran'a karşı daha sert çıktığında Beran durmadı. Kapının kolunu indirdi ve hiçbir şey demeden odadan çıkarak gözden kayboldu.

Umursamamıştım. Dün gece ne kadar inkar etsem de beni mutlu etmişti.

"Takmayın onu." Dedim Toprak'a dönerken. "Siz bir şey mi diyecektiniz yoksa öylesine mi geldiniz?"

Ömer hafif bir tebessümle Beran'ın arkasından bakarken konuştu. "Hediyeleri vermeyi unuttuk akşam."

"Yaa... hediye mi aldınız?" Bilen bilirdi ki, şu hayatta en çok sevdiğim şeylerden biri de sürpriz olan ya da olmayan hediyelerdi.

Ömer beni onaylamak adına eliyle odanın en köşesini gösterdi. Bir sürü hediye paketi vardı. En köşede olduğu için fark edememiştim.

"Ama hiç gerek yoktu ki." Dedim yataktan çıkıp hediyelere doğru giderken. Arkadan gülme seslerini işitince bende güldüm. Aile mükemmel bir şeydi.


...............

"Abi?" Dedim yavaşça kapıyı aralarken. Saat on bire geliyordu. Biz geç kalktığımız için uyku tutmamıştı beni.

BERENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin