Bölüm 28: MAVİ

311 29 12
                                    


"Abi." Dedim arabanın orta kısmından öne doğru kendimi çekerken.

"Çiçeğim?" Kafamı hafifçe sağa doğru çevirerek ona döndüm. Pür dikkat araba kullanıyordu.

"Beni ilerde ana caddede bırakır mısın?" Gözleri kısa bir anlığına bana döndü. "Neden?"

"Birkaç işim var da."

"Tamam çiçeğim."  Eğilerek yanağından öptüm.

"Hani bana?" Sağ Taraftaki Tuna abimden ses gelince gülerek ona döndüm.

"Gel bakalım Tunacık." Yanağını bana doğru yaklaştırdığında sırıttım. Bende ona doğru eğildiğimde öpmek yerine öpüyormuş gibi yapıp hızla yana çevirdim başımı.

"Çok beklersin Tuna'cık." Sırıtarak geri çekilirken Tuna'nın da sırıtan ifadesini görmemle bozulmuştu suratım.

"Ama senin gülmemen gerekiyo ya!" Omuz silkerek kulağıma eğildi. "Ben istemediğim için beni öpmedin kraliçem. Bunu unutma." Sanki Toprak abimden söylediklerini saklar gibi kısık çıkan sesiyle güldüm. Aynı şekilde bende kulağına eğildim.

"Aynen öyle abicim!" Onun aksine gayet yüksek sesle bağırırken suratını buruşturmuştu.

İşte bu!

"Beren?" Toprak abimden ses gelmesiyle ona doğru döndüm. "Efendim abi?"

"Sen Tuna'nın yaptığı şeyi biliyor musun?"

"Neyi?"

"Bir gece yanlışlıkla hepimize uyku ilacı verip keyif yaptığını?"

"Ne?" Gözlerim şaşkınlıkla açılırken hızla Tuna abime döndüm.

"Niye böyle bir şey yaptın?"

Omuz silkti. "Bilerek olmamıştı zaten. Abimin istediği vitaminle uyku ilacını karıştırmıştım. Ama kimse uyanmayınca sabaha kadar çikolata yiyip şeker komasına girdim."

Bu bir travma değil miydi? Öyleyse neden bunu gülerek anlatıyordu?

"Peki sen şe-" sözümü bitirmeden kafasını salladı. "Evet şeker hastasıyım."

Üzülmüştüm. Liseden bir arkadaşım vardı.  O da şeker hastasıydı. Parmak uçları iğne yüzünden hep tahriş olmuştu. Ve biz canımızın çektiğini yerken o hep hesaplı davranıyordu.

"Bende senin hastanım güzellik." Dedim keko bir tarzda yanağından makas alırken.

Galiba Tuna'yı hayatım boyunca ilk defa şaşırtmıştım. Çünkü donakalması başka bir şeyin açıklaması olamazdı.

Toprak abiminde yandan yandan sırıtarak baktığını gördüğümde hemen konuyu değiştirmem gerektiğini anladım. "Öhöm, siz mutant falan mısınız bu boy ne?"

"Biz mutant değiliz ama senin inme vaktin geldi çiçeğim." Gözlerim yola dönerken kendimi geri çekecektim ki unutmadan hızlıca ikisinin de ısırdığım yanaklarını öperek indim arabadan.

Biraz kaçar gibi olmuştu ama olsun.

Kahvaltıdan sonra biraz oturup sohbet muhabbet etmiştik iki aile olarak. O esnada Dağhan beni çaldırmış ve numarasını kaydettikten sonra ona buluşacağımız yeri mesaj atmıştım.

Kemal'in yaşadığı evi biliyordum. Yani eğer o da yalan değilse biliyordum. Hasta olduğum zaman beni muayene ettikten sonra aklı sıra şirinlik yapmak için evinin adresini söyleyip her zaman onu ziyaret edebileceğimden bahsetmişti.

BERENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin