Bölüm 16: HERKES KONUŞUR

1.4K 78 11
                                    

"Ardil?"

Salondaki koltuklarda, hemen Toprak'ın yanında oturan Ardil'e bakıyordum. O da bize döndüğünde çok fazla bakmadan çevirdi kafasını. Sanırım ismi değişik geldiği için aklımda kalmıştı.

Ardil oturduğu yerden ayaklanınca onunla beraber Toprak'da ayaklandı. İkisi de gayet ciddi bir şekilde el sıkışarak bakıştığında neden gülmediklerini sorguladım. İnsan nezaketen gülerdi yani.
Ardil elini çektikten sonra kapıya yani bize doğru yürürken kenara çekilerek geçmesi için yol verdik ona. Yanımızdan geçerken hepimize sessiz bir baş selamı vererek evden gitti.

"Neden gelmiş?" Dedim ilerleyip koltuklara otururken. Dördüzlerim de yanıma gelip oturmaya çalıştığında sıkışmıştık. Aile nüfusumuz gittikçe artıyordu. Bu da bu evden taşınmak için bir sebepti. Kafamı kaldırıp etrafa baktığımda Toprak, az öncekinin aksine oldukça yumuşak bir ifadeyle bakıyordu bana. Gerçekten, bu adam herkese aslan bana kediydi galiba.

Önünde durduğu tekli koltuğa geri oturarak bir bacağını diğer dizine yasladı. "Yarın imzalanacak sözleşmeye dedesinin eklemek istedikleri varmış. Erken imzalayacağımız için evrak hazırlanmadan söylemek için gelmiş." Dedi Toprak. Başımı sallayarak kafamı koltuğun başlığına dayayıp gözlerimi kapadım. Ağlarken bile yoruluyordum sanırım.
"Saat on ikiye geliyor yatın hadi. Yarın sözleşme imzalanırken yanımda olmanızı istiyorum." Dedi Toprak.

Gözlerim kapalı bir şekilde başımı sallarken aklıma gelen şeyle açtım gözlerimi hemen. "Ben size bir şey söyleyeceğim." Dedim hepsinde gözlerimi gezdirerek. Tuna yine yoktu. Hep böyle yok muydu acaba?

"Söyle çiçeğim." Dedi Toprak. Gözlerim onla buluştuğunda hala bana çiçeğim demesine alışamadığımı anlamıştım. Boğazımı temizleyerek kaçırdım gözlerimi. Bana öyle yumuşak bakıyordu ki kendi ketum davranışlarımı sorgulatmamı sağlıyordu bu. "Yeni bir eve taşınmak istiyorum." En sağlıklısı buydu bence. Toprak devam etmemi ister gibi bakarken ona bakmak yerine Ömer'e baktım. Ömer'de Toprak'tan farksız bir şekilde ilgiyle dinliyordu beni. "Bu evde büyümüş olsak da acı anılar tatlı olanlardan daha fazla. Tatlı anılarımın olduğu kişiler yanımdayken daha fazla bu evde kalmak istemiyorum." Ömer bana anlayışla gülümserken derin bir nefes verdim. Kendimi oldukça kasmıştım. Her ne kadar fazla konuşkan biri olsam da bazen konuşurken çekiniyordum. Sanki yanlış yapmak istemezmiş gibi.

"Bende sizinle bunu konuşacaktım ama ne tepki vereceğinizi bilmediğim için açmadım konuyu." Diye söze giren Toprak'la döndüm ona. Kollarını koltuğun kollarına yaslamış bir şekilde bana bakıyordu. "Sizi bizim eve götürmek istiyorum temelli. Herkesin odası hazır. Beraber yaşamak istiyorum sizinle. Tamam dediğiniz an gideriz burdan." Tamam dediğimiz an... Şu anda onların süper zengin olduğunu düşünüyordum. Tamam dediğiniz an dedi bir de.

"Siz..." dedi hemen yanımda oturan Barın. "Nerde yaşıyorsunuz?" Gerçekten, nerde yaşıyorlardı?

Cevabı Toprak'tan beklerken Ömer atıldı ondan hızlı davranarak. "İstanbul'da. Yani yine bu şehirde. Hatta sizin okulunuzla arasındaki mesafe burdan daha az." Dedi. Benim okulum fazla olmasa da bu eve biraz uzak kalıyordu. Yol yaklaşık bir saat sürüyordu yani.
"Taşınalım." Dedi kararlı sesiyle Baran. Ömer'in gözleri parlarken istemsizce gülümsedim. Ona kanım kaynıyordu.

"Beran?" Dedi Ömer. Sanki alacağı en ufak bir olumsuz tepki de burayı terk edecekmiş gibi bakıyordu. "Farketmez." Koltuğun sonundan gelen bu sesle Ömer bir anda ayağa kalkarak bize doğru gelecekti ki durdu. Yönünü değiştirerek abisine yürüdü bu sefer. "Abi, taşınalım hemen." Dedi. Konuşurken fazla heyecanlı değildi ama içinde yaşadığını gözleri parlarken anlamıştım ben.

BERENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin