29.Bölüm Tek başıma

805 39 49
                                    

Defne, Caner'in boynuna sarılarak Ege için ağlıyordu. Caner, onu sakinleştirmeye ve destek olmaya çalışıyordu ama Defne hâlâ olayların etkisinde kalarak titriyordu. Caner, Defne'nin saçını okşayıp ona destek olurken, diğer yandan Ege'ye bunu kimin yapmış olabileceğini düşünüyordu. Kesinlikle başına bir bela almış olmalıydı.

Defne, kendini tutamayıp aniden Caner'i itti ve elini ağzına götürerek yere kusmamak için çöp kutusuna doğru koştu. Caner, olan biteni anlamaya çalışırken, Defne güç bela çöp kutusuna varıp kustuğunda, Caner yüzünü buruşturarak ona bakıyordu. Zavallı Defne, o kadar çok korkmuştu ki, korkusundan kusmaya başlamıştı.

Caner, kusmaya devam eden arkadaşının yanına hızla giderek, çöp kutusuna tutunan arkadaşını belinden destekleyerek tuttu.

"Tuvalete götüreyim seni," dedi. Defne, yorgun bir ifadeyle başını sallayarak Caner'in eşliğinde tuvalete yöneldi.

Caner, Defne'yi tuvalete götürüp lavaboda yüzünü ve ağzını yıkamasına yardım etti. Defne bu duruma düşmekten utanıyordu fakat Caner'in yardımından dolayı memnundu.

"Teşekkür ederim "dedi Defne mırıldanarak. Caner kafa salladı ve Defne'nin belinden tutarak kucağına aldı.

"İyi değilsin, çok korkmuşsun senin için bir sedye bulalım sakinleştirici yapsınlar "dedi.

Defne, endişeli bir ifadeyle Caner'e bakıyordu; babasının haberdar olmasından korkuyordu.

"Caner, babam duymasın, bir daha Ege ile görüşmeme asla izin vermez."

"Duymayacak, sakin ol. Halledeceğim."

Caner, Defne'yi boş bir sedye bulana dek kucağında taşıdı. Onun için fazlasıyla telaşlanıyordu. Sedyeye yatırdığında, hemşirelerle konuşarak bir sakinleştirici verilmesini istedi.

Defne yorgun ve korkmuş ifadesiyle sakinleştirici yapılırken tavanı izliyordu. Bir yandan Ege'yi düşünüyor, diğer yandan rahatlamaya başladıkça uykusu geliyordu. Caner, Defne'yi kapının kenarından izlerken olanlara hâlâ inanamıyor ve Ege uyandığında onu çok fena yapacağını kendine tekrar tekrar söylüyordu.

Ege'nin muayenesi bitip özel odaya alındığında, Caner Defne'nin uyuduğunu fark ederek hemen Ege'nin yanına koştu. Ege, verilen ağrı kesiciler ve ilaçlar sayesinde gücünü toparlamış ve gözlerini açmıştı. Caner, hemşireler odadan çıkarken sinirlerini kontrol etmeye çalışıyordu. Hemşire odadan çıkınca Caner odanın kapısını sertçe kapatıp Ege'ye yaklaştı. Ege de o esnada yorgun ifadesiyle ona bakıyordu.

"Anlat hemen,  neden bu haldesin? Defne'nin ne kadar korktuğundan haberin var mı?!"

Caner sinirli ve bir o kadar da telaşlıydı. Ege'nin bir cevap vermesini bekliyordu, kafasından ise bin bir senaryo geçiyordu. Ege, o lanet şeyleri içtikten sonra Defne'ye zarar verseydi ne olacaktı? Bunları düşündükçe deliriyordu.

Ege sakin ve üzgün bir tonda konuşmaya başlarken sesi titriyordu. Defne'nin üzülmesini ve korkmasını o da istemezdi ama her şey birden olmuştu. Engel olamamıştı.

" Özür dilerim, ne diyeceğimi bilemiyorum "

Caner, sinirli bir şekilde kahkaha attı.

"Bilemiyor musun? Bence önce  neden bu lanet şeyleri kullandığını söylemek ile başlayabilirsin! "dedi. Ege telaşla ona baktı. Onu suçlamak basitti ama o masumdu, hayatını uzun zamandır yoluna koymaya çalışıyordu.

"Sana yemin ederim ben temizim." diyebildi ve nefes alıp devam etti.

"Uzun süre önce bıraktım, kullanmıyorum. "dedi. Caner sinirli bir şekilde elini duvara vurdu.

Babamın EviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin