18.Bölüm Seviyorum

1.8K 60 17
                                    

Karanlığın çöktüğü  sokakta yürürken aklındaki ve belki de kalbindeki kişinin odasının penceresine doğru bakınıyordu Caner,bugün hiç olmadığı kadar perişan  ve hüzünlü hissediyordu.Dün kollarında saçma sapan bir serseri için ağlayan kızın derdiyle dertleniyor, onun için ayrı kendi için ayrı üzülüyordu. Defne'nin penceresine bakarken ona olan hislerini kendince tartıyor ve başkasını seven birinden ne gibi bir beklentisi olduğunu kendine soruyordu.

Pencerede beliren mahsun yüze duygusal bir açlıkla bakarken ne kadar acınası göründüğünü düşünüyordu. Defne'nin hayatına girmesiyle zevk aldığını sandığı her şeyden hiçbir tat alamaz olmuştu. Halbuki çok da olmamıştı geleli, bu kız ona ne yapmıştı da böyle garip hislerle boğuşup duruyordu. Buse'ye ve ondan öncekilere karşı böyle hisler hissetmezken Defne'yi özel kılan neydi? İmkansız oluşu mu yoksa hüzünlü bakışları mı? Kafasının içindeki sesi susturmaya ve bu hisleri yok saymaya çalışıyordu, Defne onun hislerine karşılık verse bile Cem amcası ne derdi? Onun karşısına geçip bu duygularından bahsetse artık eskisi gibi olabilirler miydi? Tüm bu sorular sessizleşsin istiyordu. Evine doğru yavaş adımlarla yürürken telefonuna gelmiş olan mesajları okumaya başladı.

Buse: Beni neden görmüyorsun?

Buse: Seni hala seviyorum Allah kahretsin ki seviyorum. Duyduğun şeyler yalan lütfen beni dinle.

Buse: O kız için böyle yapıyorsan... O kızı herkesin içinde rezil ederim.

Buse: Caner... Cevap vermeni bekliyorum.

Caner mesajları okurken bıkkın bir şekilde nefes verdi. Bu kızdan kurtulamayacağı belliydi.Başlangıçta gerçekten hoşlansa da onu iten şeyler zaten hep vardı ayrılıklarının sebebi asla Defne değildi,bitmiş olan sevgisiydi. Üstelik  Buse de hiç masum değildi.

Fazla düşünmeden yazmaya başladı. Onu istemediğini ve sorunun Defne olmadığını anlatan kısa ve öz bir yazı yazdı sonrasında ise Defne ile uğraşmaması gerektiğini ekledi. Mesajı gönderip telefonu cebine geri koydu. Buse okuldaki en güzel kız olsa da anlaşması en zor olanlardan biriydi.Kesinlikle o melek yüzünün altında minik bir şeytan gizliydi.

Caner eve geldiğinde evde bir hazırlık olduğunu farkedip annesinin yanına mutfağa geçti.Ceyda kesme tahtasında bir şeyler doğrarken diğer çalışan kadın da tencerenin başında işini yapıyordu. Ceyda oğlunu görüp gülümserken Caner annesine sokulup yanağından bir öpücük aldı.

"Neler oluyor? Biri mi gelecek yoksa?"

"Biri değil,birileri... Hem de sevineceğin birileri."

"Kim?"

"Cem amcan ve kızı Defne. Akşam yemeğe gelecekler,sen de hazırlan ve odanı biraz topla istersen."

Caner bu haberle gülümserken annesi oğlunun hislerini farkında bir şekilde göz kırptı. Caner duygularını gizlemeye çalışarak annesinin yaptığı şeylere bakındı.

"Güzel şeyler yapmışsın,eline sağlık anneciğim"

"Afiyet olsun,git hadi hazırlan"

Caner kafa salladı ve odasına gitmek için mutfaktan ayrıldı, o mutfaktan çıkarken annesi de arkasından manalı bakışlar atıp gülümsüyordu. Bu erkekler neden hislerini gizleme konusunda bu kadar başarısızlar diye düşünmeden edemiyordu. Herkes işinin başında gelecek olan misafirlere hazırlanırken Caner de annesinin dediği gibi odasını toplamaya koyulmuştu.

Yarım saat içinde Defne ve Cem evlerine gelmişti tabi yanlarında Berfu da vardı. Genelde Cem ile birlikte gelirdi. Ceyda ile samimi olmasalar da iyi anlaşır Ömer ile şakalaşır ve didişirlerdi. Herkes sofrada yerini alıp ikram edilenleri yemeye başlamıştı. Caner de sofrada Defne'nin tam karşısında oturup sakin bir halde önüne koyulan çorbayı  yudumluyordu. Ara sıra göz göze gelip minik bir tebessüm ile selamlaşıyorlardı. Caner Defne'nin her tebessümünde içinde bir şeylerin akıp gittiğini hissedebiliyordu. Ne hoştu ki bu histen hiç rahatsız değildi,belirsiz olsa da ona göre  hissettiği şeyler oldukça değerliydi.

Babamın EviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin