25.Bölüm Annene gidiyoruz

1.3K 51 18
                                    

Ertesi sabah, herkes sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi kahvaltıya oturmuştu. Defne, babasına hiç bakmadan aceleyle kahvaltısını yapmaya çalışıyordu. Cem ise kızını göz ucuyla süzerken sessizce bir şeyler yemeye çalışıyor, konuşmuyordu. Hazel ise ikisini de sessizce izleyip kendi kahvaltısını yapıyordu. 

Birkaç dakika sonra zil çaldı ve içeri giren Berfu'ydu. Berfu neşeli ve enerjik bir şekilde herkesi selamlarken kimseden o yüksek enerjiyi alamayınca afalladı.

"Hey ,bir şey mi oldu?"

Defne derin bir nefes verdi ve ayaklandı. Babasına baktı ve sonrasında halasına dönerek

"Ben okula gidiyorum,hoş geldin hala"

Defne ,Berfu'nun yanında hızlıca geçerken Cem gözlerini devirerek arkasından bakıyordu. Berfu ne olduğunu anlamak için abisine bakıp kafa salladığında Cem sinirli ve bitkin bir şekilde nefes verdi. Hazel Hanım ise Berfu'ya selam verip hızlıca Defne'nin arkasından gitti.

"Defne!"

Defne bahçe kapısına doğru yönelmişti bile ama arkasından seslenildiğini duyunca durup döndü. Hazel'ın yüzü üzgün görünüyordu ve Defne babasının yine ona bir şeyler dediğini düşünüyordu.

"Madamoiselle "

Hazel ,Defne'nin sinirlendiğini ve babasına dün gece dediklerini duymuştu. Üstelik gece Cem Bey'in aslında ne kadar duygusal biri olduğunu fark etmişti. Defne'ye yardımcı olmak istiyordu ve belki de aralarını düzeltebilirim diye düşünüyordu. Hazel Defne'nin omzuna dokundu ve tebessümle konuştu.

"Baban seni çok seviyor, sana kızması o yüzden. Seni korumaya çalıştığı için bu kadar sert, lütfen bunu farkına var olur mu?"

"Hayatımı ona göre yaşayamam Hazel Hanım, o beni yönetmeye çalışıyor. Bu nasıl sevgi?"

Hazel kafa salladı ve kaşlarını hafifçe çatarak konuşmaya devam etti.

"Sen dün gece odanda bağırarak babanın ölmesini diledin ve ben babanın ne kadar üzüldüğünü gördüm. Dün gece sana iyi bir baba olmadığını söyleyip ağladığını gördüm. O bir şeyler için geç kalmış olabilir ama eminim ki toparlamaya çalışıyor." 

Defne duydukları karşısında şaşkın ve hüzünlü bir yüz ifadesine bürünürken içten içe  bunların tek sorumlusunun babası olduğunu söyleyerek kendini rahatlatmaya çalışıyordu. Hazel Hanım'a baktı ve kafa salladı.

"Teşekkürler mademoiselle, okula geç kalmak istemiyorum." dedi ve bahçe kapısından çıkıp okul servisinin geleceği yere doğru yürüdü. Her şey zorlaşmıştı, babasının ona yaşattığı her şey çok saçmaydı. Onu terketmesi , şimdi yeniden kazanmaya çalışması ve bunu başaramayıp hayatını altüst etmesi Defne'yi fazlasıyla yoruyordu. Babasını tanıdıkça onu anlayıp sevmeye başlamıştı bile ama onun kendisine ve sevdiği kişiye saygı göstermemesi canını sıkıyordu. Defne bir çocuk değildi artık. On sekiz yaşına bir buçuk yıldan çok daha az kalmıştı. Büyüdüğünde her şey değişecekti ve artık babasının kendisine bu kadar karışmasına izin vermeyecekti. 

Hazel Hanım'ın ona söyledikleri biraz kafasına takılmıştı. Babası gerçekten Defne'nin lafları yüzünden ağlamış olabilir miydi? Çünkü Cem her zaman sert ,kaba ve ilgisiz görünüyordu. Belki de onun umursamaz davranmasının sebebi üzüntüsünü belli etmemekti. Defne neye inanması gerektiğini bilmiyordu ve kafası karışmıştı. Babası onu terk eden düşüncesiz  Bir yandan babasına üzülüyor diğer yandan kendisine yapılan saygısız muameleyi kabullenemiyordu. Dün gece yüzünden Ege de babasına düşman olmuştu ve her şey daha da mahvoluyordu. Normal bir aile olmak isterken daha da korkunçlaşıyorlardı.

Babamın EviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin