Baba evinde günler beklediğinden de hızlı geçmişti her ne kadar kavga ederek didişerek ve anlaşamayarak yaşamış olsalar da Cem de Defne de birbirlerine alışmışlardı. Aralarındaki gerginlik gizli bir sevgi bağına dönüşmeye başlamıştı. Defne'nin kararsızlığı devam ediyordu ve bir ay geçmesine rağmen hayatında değişen hiçbir şey yoktu. Ege ile hala aynı şekilde ilerliyordu her şey ve güven sorunu yaşadığı için görüşmelerini azaltmıştı. Caner ise ara sıra bir yerlerden çıkarak yine yüzünü güldürmeyi başarıyor,Defne kabul etmese de onun yanında olmak istiyordu. Günlerinin çoğu Zeynep ve okuldaki birkaç kızla birlikte geçmişti ve en yakın arkadaşının o olduğu kanaatindeydi. Ne olursa olsun yanındaydı ve diğer kızlar gibi dedikodu yapmıyordu.
Cem davranışlarını törpülemeye çalışsa bile hala kızına babası olduğunu hissettiremiyordu. Yanında olduğunu göstermeye çalışırken her defasında onu incitiyor, uzaklaştırıyordu. Berfu onu daha yumuşak bir ebeveyn olması için zorluyordu ve ona söz verdiği için kızmamaya, olabildiğince iyi davranmaya çalışıyordu.En azından kendisi öyle olduğunu sanıyordu.
Defne,Hazel Hanım sayesinde İngilizce ve Fransızca'sını geliştirmeye başlamıştı.Neredeyse her gün birer saati sadece onlar için ayırıyordu. Ama hafta sonları daha yoğun geçiyordu.
"Honey, you did a great job today.(Tatlım, bugün harika bir iş çıkardın)"dedi Hazel ve gülümseyerek Defne'ye baktı, Defne de gülümseyerek karşılık verdi.
"Thanks Miss Hazel.(Teşekkürler,Hazel Hanım)"dedi. Bugün fazla ders işlemişlerdi ve bu yüzden başı feci bir şekilde ağrıyordu.Başını tutarak tebessüm etmeye çalıştı.
"Biraz başım ağrıyor Hazel Hanım"dedi. Hazel kafa sallayarak kendine öz aksanıyla konuştu.
"Biraz dinlen Defne, yarın da Fransızca dersine bakalım canim " Defne yorgun bir yüz ifadesiyle kafa sallarken eline aldığı telefonuna baktı. Gelmiş olan mesajlara bakıp gülümsedi. En azından bazı erkekler tarafından merak ediliyorum diye düşündü. Hem Ege hem de Caner'den mesaj vardı.
Caner: Sana ihtiyacım var,yemekten sonra bizim yerimizde buluşabilir miyiz?
Ege: Seni özledim,bir sahil turuna ne dersin?Bence hayır deme sana ufak bir sürprizim var.
Defne yorgun yüz ifadesiyle bakarak iki mesajı da okuduktan sonra gülümseyerek telefona baktı,kime ne diyeceğini bilemiyordu ama zaten kendisi de yorgunluktan kıpırdayacak halde değildi. Bu mesajlara cevap vermeden önce uzun uzun uzanıp düşünebilirdi. Odasına çıkıp yatağa uzanırken çalan telefonu rahatını kaçırmıştı. Neyseki arayan anneannesiydi.Telefonu sevinçle açıp konuşmaya başladı.
"Seni çok özledim. Artık lütfen bana geldiğini söyle."dedi açar açmaz.Ardından telefonun arkasındaki anneannesi gülerek konuşmaya başladı.
"Doğru bildin anneanneciğim,akşam yemeğinde birlikte olacağız. İstanbul'dayım,seni çok özledim kokun burnumda tütüyor.İşler bir türlü olmak bilmedi,seni orada yalnız bıraktığım için üzgünüm."
"Olsun,sen gel de buraya ben her şeyi unuturum anneanne.Biran önce akşam olsun ve sen gel istiyorum."dedi. Telefonun diğer ucundan anneannesi kıkırdayarak gülüyordu.
"Deli kızım benim,seni seviyorum. Hadi sen işlerine bak gelince görüşelim.Çok öptüm."
"Ben de seni öptüm.Dikkatli gel."
Telefonu huzurlu bir şekilde kapatıp yatakta uzanırken gülümseyerek tavana baktı.Sonunda anneannesi de yanında olabilecekti ve en azından koca şehirde yalnız olmayacaktı.Tavana bakarak gülücükler saçarken kapı tıklatılıp içeri Berfu halası girdi.Göz ucuyla kapıya doğru bakıp uzanmaya devam etti.Berfu yatağın kenarına kadar gelip yeğeninin mutlu yüz ifadesiyle karşılaşınca gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babamın Evi
Novela JuvenilDefne, annesini doğumda kaybetmiş, uzun yıllar boyunca anneannesi ve dedesiyle ufak bir kasabada yaşamış genç bir kız. Dedesinin ölümünün ardından, hayatının bu aşamasında babasının yanında olması gerektiğine inanan anneannesi, Defne'nin babasıyla...