---
Asaf, kızının minik ellerini avuçlarının içine alırken kalbinin titrediğini hissetti. Defne’nin gözleri gibi derin bakan bu küçük kız, onun en saf bağını temsil ediyordu. Hayatında kaybettiklerini düşünmek zor olsa da, her şeye rağmen kızının varlığı ona güç veriyordu. Bu an, tüm geçmişin karmaşasından uzakta, sadece onların olduğu bir ana aitti. Kızına gülümsedi; o an tüm acılar, pişmanlıklar uzaklarda kaybolmuş gibiydi.
Geçmişte Defne’yle geçirdikleri günlerin hatırası Asaf’ın zihnine geri dönmeye başladı. Hatırlamak istedikçe, hafızasında beliren silik görüntülerle içindeki sızı daha da büyüyordu. Defne’yle paylaştıkları küçük mutluluklar, birlikte geçirdikleri sıradan anlar, gülüşleri, sarılmaları… O anlar şimdi gözüne olduğundan çok daha değerli görünüyordu. İçindeki eksikliği doldurmak için tek tesellisi kızının yanında olmasıydı.
Bir an, Defne’nin sesini duyar gibi oldu. Bu, onun hayaliydi belki de; ama o kadar gerçekçiydi ki, etrafında bir an her şey durdu. "Asaf, sen her zaman güçlüydün ama unutma, her zaman tek başına savaşmak zorunda değilsin," diye fısıldamış gibi geldi. Asaf, bu cümleyi zihninde döndürüp durdu. Sanki Defne, ona hayatının her aşamasında rehberlik etmeye devam ediyordu.
Kızını kucağına alarak dışarıya, gün batımını izleyebilecekleri bir yere götürdü. Gün ışığı yavaş yavaş yerini alacakaranlığa bırakırken, o ve kızı sessizce gökyüzünü izledi. "Biliyor musun," dedi kızına hafif bir tebessümle, "annen bu manzarayı çok severdi. Her gün batımında onunla burada olurduk, sırf bu güzelliği paylaşabilmek için."
Küçük kız gözlerini babasına dikti, gözlerinde henüz anlamlandıramadığı bir hüzün vardı. Babasının sözlerinden bir şeyler anlar gibi başını hafifçe eğdi, ama henüz bu karmaşık duyguları tanımlayacak yaşta değildi. Yine de Asaf, kızının, Defne’nin bir parçasını taşıdığını biliyordu. Her gülüşünde, her bakışında annesinden izler görüyordu.
Asaf, kızına bakarken geleceğe dair düşündü. Kendi başına bu yükü taşımanın ne kadar zor olduğunu biliyordu. Yine de, kızının yanında olduğu her an daha da güçleniyordu. Aslında kızına karşı duyduğu sevgi, kendisi için yavaş yavaş bir sığınak, bir kaçış haline gelmişti. "Sen ve ben," dedi kızına hafifçe, "birbirimize sahip olduğumuz sürece hiçbir şeyden korkmamalıyız. Bu dünya ne kadar zor olursa olsun, ben senin yanında olacağım."
O sırada telefonu titredi. İçini bir huzursuzluk kapladı; geçmişten, unutmaktan korktuğu hayatından gelen bir iz gibi. Mesajı açtı; eski dostlarından biri, eskiden nasıl birlikte çalıştıkları, geçmişte yaptıkları işlere dair bir şeyler anlatıyordu. Asaf, bu yeni hayatında geçmişi ardında bırakmaya çalışsa da o eski günlerden izler, kendini tekrar tekrar hatırlatıyordu. Geçmişi bir gölge gibi peşini bırakmıyordu.
Telefonu yavaşça kapattı ve kızına yeniden baktı. O küçük yüz, babasının geçmişin acımasız dünyasından kurtulmasına yardım eden bir fener gibi parlıyordu. "Bir gün," diye fısıldadı, "senin her şeyi öğrenme vaktin gelecek. Ama o zamana kadar, sana sadece güzel şeyler göstermek istiyorum."
Gece iyice bastırırken, Asaf kızını uyutmak için içeriye götürdü. Onu yatırdıktan sonra odasında biraz yalnız kaldı, sessizliğin içinde Defne’yi düşünerek gözlerini kapattı. Anılar, dalgalar halinde zihnini kuşattı. Bir zamanlar onunla birlikte hayaller kurduğu, geleceğe dair planlar yaptığı o günleri düşündü. Kendisini suçlu hissettiği anlar, ona yeterince değer verip vermediğini sorguladığı zamanlar zihnini doldurdu.
İçinde bir ağırlık, bir eksiklik hissetti. Defne’ye söyleyemediği sözler, onunla paylaşamadığı anlar şimdi bir pişmanlık yumağı olarak kalbini sıkıştırıyordu. Ama bir yandan da kızına dair hissettiği güçlü bağ, her gün bu pişmanlığı hafifletiyordu. Kızı, Defne’nin anısını yaşatan bir parça gibiydi; ona baktıkça Defne’nin varlığını hissetmek, geçmişin izleriyle başa çıkmasını sağlıyordu.
Kızını uyuttuktan sonra dışarı çıktı, karanlık gökyüzüne doğru baktı. O gece yıldızlar sanki daha parlak görünüyorlardı. Sanki Defne, gökyüzünden ona bakıyor, onu izliyordu. Asaf derin bir nefes aldı, kendi kendine mırıldandı: "Sana söz veriyorum Defne… Kızımızı koruyacağım. Onu, senin sevdiğin gibi seveceğim."
Gökyüzüne bakarken, içinde hafif bir huzur hissetti. Geçmişi geride bırakmak zor olsa da, her şeyin sonunda doğru yolda olduğunu biliyordu. Bu hayatı kızı için yeniden inşa edecekti; Defne’nin onunla paylaştığı tüm sevgiyi, kızına aktararak bir şekilde bu dünyada iz bırakacaktı.
---
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Durak
Teen FictionTehlike, ihanet ve sırlarla dolu bir dünyada, Unutulmuş Yankılar kaybolan bir aşkı, silinen hafızaları ve gerçeğin peşinden sürükleyen acımasız bir yolculuğu anlatan sürükleyici bir hikaye. Asaf'ın hayatı, karısı Defne, vahşi bir mafya baskınında öl...