Eve eli boş dönen iki adam Gül'ün tribini çekerlerken Miran, ortalıklarda dolaşmadan hemen odasına geçmişti. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar kötü olmuştu. Eve gelene kadar bedeni tir tir titremesine rağmen yığılıp kalmaması mucizeydi aslında. Yaşadıklarının yanında bu yaşadığı bir hiçti onun için ama yine kötüydü işte. Yaşar pisliği ne kadar hayatından çıkmış olsa da farlı bedenlerde farklı suretlerde peşini bırakmayacaktı anlaşılan.
Abisi yengesine olan biteni anlatınca mahalledeki birkaç salağın onlara böyle davranmasına ayrı bir sinir olmuşlardı ama idare etmekten başka yapacak bir şeyleri de yoktu. Karısının tripleri yerini tatlı nazlanışlara bırakmış gönlünü almıştı Ferzan. Şimdi sıra kardeşiyle ilgilenmekteydi. Kardeşinin yanına gittiğinde yatağına yüzüstü yatmış oğlanın kara tutamlarını sevdi bir süre. Eğilip saçlarından öpünce Miran da mayışmış halde abisine döndü.
"Sakinledin mi biraz?"
Sessizce kafasını salladı oğlan.
"Yalnız ne gömdün o itin suratına. Valla içimin yağları eridi. Hak etti piç."
"Bana bak sakın ben yokken bulaşma bunlara. Ne yapacakları belli olmaz hepsinin belimde emanet var. Allah korusun sana bir şey olursa..."
Abisini üzmemek için "Bulaşmam abi, merak etme." dese de kurt sürüsünün boş duracaklarını düşünmüyordu Miran.
Eğilip yine kardeşinin saçlarından öptü.
"Sen onların dediklerine kulağını kapat geç abim. Onların bizi soktuğu kalıplardan hiçbirine uymuyoruz. Her şeyimiz ortada istedikleri kadar ulusunlar biz kendimizi biliyoruz di mi abim?"
"Yine de demesinler abi. Durduk yere sataşıyorlar."
"Her yerin iyisi de kötüsü de var abim yapacak bir şey yok. Biz kendi doğrumuzu biliyoruz. Onlar da bir gün bizi anlayacaklar."
Sessizce kafasını salladı Miran.
"Boya işi de yalan oldu. Yengem üzülecek şimdi."
"Sen merak etme ben onun gönlünü aldım. Hem günler torbaya mı girdi gider başka yerden alırız. Onların boklu dükkanına kalmadık çok şükür."
Deminden beri kaşları çatık duran oğlan abisinin lafıyla bir nebze olsun yüzüne tebessüm yerleşmişti. O iyi olunca Ferzan da iyi oluyordu.
Biraz daha muhabbet ettikten sonra yengesinin içeriden cırlamasıyla mutfağa geçmiş yemeklerini yerken sohbet etmişlerdi. Sonrasında herkes kendi köşesine çekildi. Yengesi bilgisayardan işle ilgili birkaç şeye bakarken abisi duşa girmiş Miran da televizyonda ne izlediğini önemsemeden boş boş ekrana bakıyordu.
Kapının çalmasıyla Miran "Ben bakıyorum yenge" deyip oturduğu yerden ayaklandı. Delikten baktığında sadece karartı görürken kimin geldiğini anlayamadı.
"Kim o?" diye seslendiğinde hala delikten bakmaya devam ediyordu. Karartı delikten uzaklaştı ama oğlanın kapının ardından sorduğu soruya cevap vermek yerine eliyle saçını düzeltip boğazını temizledi.
Alperen, Miran'ın içeriden "Kim o?" diye seslenişini duyduktan sonra ister istemez bedeni kasılmıştı. Kaç saat ekranda görüntüsüne baktığı çocuğu elbette göreceğini biliyordu ama kapıyı belki abisi ya da yengesi açar diye de düşünmüştü. Şimdi onun açacağını bilmek içinde garip bir heyecan oluşturduğundan "Kim o?" sorusuna bile cevap vermeyi unutmuştu.
Gördüğü kişiye şaşırsa da hemen gerilmeye başlamıştı Miran. Kapının kolunu sıkıca tutarken açıp açmamakta emin değildi. Kavga edecek takati yoktu ama ters bir hareket yaparsa yine de karşılık verirdi. Her ne kadar boylarının arasında çok bir fark olmasa da Alperen onun yanında baya bir iri yarı kalıyordu. Sabahki Fatih iti gibi bir kafayla yere serebileceği bir adam olmasa da ondan korkacak da değildi. Öğlenin rövanşını almaya geldiğini düşünerek kara kaşlarını çatıp bir sinirle kapıyı açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA OĞLAN [BXB]
Fiksi RemajaÖlümü tek kurtuluşu sanan kara oğlan ile mahalle abisinin imkansız hikayesi... +18