30.

3K 376 104
                                    


Gecenin ilerleyen saatlerinde gözlerini aralayan kara oğlan uyuşmuş haldeydi. Birkaç dakika yattığı yerden öylece tavanı izledi. Susamıştı fakat içmeye bile takati olmadığından susuzluğunu önemsemeden beyaz tavanı izlemeye devam etti. Bir süre sonra başını sola çevirdiğinde oturduğu yerde kafası öne doğru düşmüş halde uyuklayan abisini gördü. Zihni bu kadar bulanık olmasa abisinin boynu bükük halde uyumasını bile dert edinirdi kendisine Miran. Ardından başını sağa çevirdiğinde de bu sefer görmeyi beklemediği adamı gördü. Uyuşmuş bedenine rağmen bu görüntü kalbini titretmeye yetmişti.

Abisinin aksine Alperen, kollarını göğsünde bağlamış başını da arkasındaki duvara yaslamış halde uyuyordu. Onun ne yapıp edip odaya gelmesini, masum masum uyuyor oluşuna gülümsedi.

Uzun uzun onu izledi. Hafif aralık dudaklarını, başı geriye doğru yaslı olduğu için ortaya çıkmış adem elmasına baktı. Belki de ilk defa ona bu kadar uzun süre alıcı gözüyle çekinmeden, korkmadan bakıyordu.

Sinirli Alperen'i, mutlu Alperen'i, reis Alperen'i hatta aşık Alperen'i defalarca görmesine rağmen uykusunda bir yavru kurt kadar masum Alperen'i ilk defa görüyordu. Her zaman düzgün taranmış koyu kahveye çalan saç tutamları şimdi dağınıkken bir kerecik olsun kendisinin o tutamları elleriyle düzeltmenin nasıl hissettireceğini merak etti Miran. Birçok şeyden emin olamasa da Alperen'e içinden geldiği gibi dokunmanın harika hissettireceğinden emindi. Çünkü ne zaman Alperen kendisine dokunsa öyle hissediyordu. Nereden nereye...

Sabahtan beri ilk defa uyuyan kurda bu kadar dikkatli bakarken onu her zamanki giyinişinin aksine spor kıyafetlerin içinde görmek hoşuna gitmişti. Kolsuz bir t-shirt ve diz kapaklarının üzerinde biten bol siyah şorta baktı. Miran'a göre bu kıyafetler Alperen'i göründüğünden daha genç gösteriyordu. Kendi esmer teninin aksine uyuyan kurdun buğday teni, çıplak kolları ve bacakları yüzünden ortadaydı. Kollarını sıkıca göğsünde bağladığından kol kasları epey bir şişkin gözükürken ister istemez Miran ona imrendi. Eskiden ortalamanın üstünde düzgün bir fiziği varken şimdi zayıf kolları Alperen'inkilerin yanında kürdan gibi kalıyordu. Normalde olsa belki buna üzülebilirdi de fakat söz konusu Alperen'ken ona imrenmek ya da kendisinde olmayan şeylerin onda fazlasıyla olması bir şekilde rahatsızlık değil de mutlu hissettiriyordu. İçten içe onun gibi yakışıklı bir adamın kendi değersiz varlığına bu denli aşık oluşu bile yok denilecek kadar az olan egosunu okşuyordu.

Gözlerini ondan hiç ayırmadan doyasıya her bir yanına baktı Miran. Alperen, sandalyeye yayılarak oturduğu için bacakları ayrık duruyordu. Siyah şortu epey bir yukarıya kaymış, kaslı baldırları adeta Miran'ın yüreğini hoplatacak seviyedeydi. Ki öyle de oldu...

Buğday teni, kusursuz fiziği, yakışıklı yüzünden bile güzel olan karakteriyle Alperen çok güzel adamdı.

Sesli bir iç çekerken odanın klimasından üşüyen kollarını beyaz örtünün içine soktuğunda bir tuhaflık hissetti. Kara gözleri şaşkınlıkla üzerindeki hastane kıyafetini görünce anbean dünyasının yıkılışı acı vericiydi. Üşüyen kolları şimdi buz tutmuş gibi titrerken kımıldayamadı.

Az önce Alperen'e içi giderek bakan o gözlere şimdi kim baksa oğlanın çöküşünü en az onun kadar mahvolarak görebilirdi. Zihnini bulandıran ilaçların etkisi buraya kadarmış.

Altına işemişti.

Koskoca erkek adam yatağa işemişti.

Onu seven adamın gözlerinin önünde yatağa işemişti.

Sidikli!

Kendinde bile değilken kim bilir kim onu o halde bulup da üzerini değiştirdi? Bunu düşündükçe iç dünyası giderek yıkılıyordu.

KARA OĞLAN [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin