23.

4.1K 382 194
                                    


Aylardır ruhu ölümle burun burunayken şimdi nasıl olur da içinde yaşamaya dair ufacık bir istek vardı?

İğne ucu kadar olan bu istek insanı hayata bağlayabilir miydi? Ya da içinde bu isteğin oluşmasına sebep olan kişi gerçekten ona güzel günleri yaşatabilir miydi?

Bilmiyordu Miran.

Yaşam ve ölüm arasındaki o incecik çizgide acemi bir cambaz gibi yürürken ne ölebiliyordu ne de doğru dürüst yaşayabiliyordu. Uzun zaman sonra ilk defa o görünmez çizginin yaşam tarafına geçtiğinde iyi hissetti. Seviliyordu...

Alperen tarafından çok seviliyordu.

2 Saat önce...

Apartmanın merdivenlerini ikişerli ikişerli gülerek çıkan oğlan kesinlikle son zamanlardaki hayattan kopmuş Miran değildi. Giderayak bıyıklıyı oyuna getirmek acayip hoşuna gitmişti. Evlerinin olduğu kata adımını attığı an daha zili bile çalamadan abisi kapıyı açmış, onun çatık kaşlarından birazdan azarı işiteceğini anlamıştı Kara oğlan.

"A-abii"

"Nihayet evin yolunu bulabildin Miran Efendi, geç içeri."

Gülen yüzü anında solmuştu. Bu kadar kolaydı işte kötü ruh haline geçmesi.

"Odana geç, yengen uyuyor sesimize kalkmasın."

Sessizce odasına geçtiğinde duvarın kenarında sanki cezalı çocuklar gibi dikilmiş, abisinin yüzüne bakamıyordu. Sabah evden habersizce çıkıp gecenin bir yarısı yaralı halde eve gelince abisinin nasıl kızacağını az çok tahmin edebiliyordu. Oysa Alperen'le oradan oraya sürterken abisi aklının ucundan dahi geçmemişti.

"Aptal kurt, hep senin yüzünden" diye içinden kızdı Alperen'e.

Ferzan, ayakta duran kardeşinin tam karşısındaki yatağa oturduğunda sakin olmak için birkaç kere derin nefes alıp kendini toparladı.

"Ne bu halin?"

"Abi ben..."

"Sen ne Miran? Evden fırlayıp gittin yüzün gözün dağılmış halde geri geldin. Ya sen beni hiç düşünmüyor musun Allah aşkına!"

"Abi düşünmez olur muyum?" der demez abisine doğru bir adım atmıştı ki Ferzan, eliyle durmasını işaret etti.

Durum ciddiydi.

"Bu mu oğlum düşünen hallerin? Miran, benim aklım çıkıyor sana bir şey olacak diye. Ulan sen benim tek ailemsin! Bu saat olmuş ortalıkta yoksun, kaç saattir camın kenarında seni bekliyorum. Canımdan can gidiyor lan anlasana beni de!"

Kara gözlerinden süzülen yaşlarla yine kendinden nefret etti. Abisi üzülmeyi hiç hak etmiyordu. Ferzan'a doğru birkaç adım atıp sıkıca sarıldı.

"Özür dilerim... Affet ne olur... Ben... isteyerek olmadı, onlar bana saldırdı. Dokununca işte... biliyorsun"

"Nasıl dokununca? Nerene dokundular Miran?"

Ferzan , aklına gelen dokunma şekliyle tüm bedenine bir titreme yayıldı. Kardeşine birileri dokunurken yine onu koruyamadığını düşündü.

"Üç kişi birden saldırdılar abi. İkisi tutarken o kansız Fatih de vurdu işte."

Kardeşine çaktırmadan derin bir nefes alırken düşündüğü şey olmadığı için cidden rahatlamıştı.

"Orospu çocukları! Tamam, ağlama. Başka bir yerinde bir şey var mı, ağrın filan?"

KARA OĞLAN [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin