14.

3.7K 298 96
                                    

"Şşşhh... Korkma."

"Mirannn..."

Ne dese ne yapsa da kara oğlanına iyi gelse bir türlü bulamıyordu Alperen. Öyle bir bağrına basmıştı ki onu açık olan düğmelerinden ortaya çıkan göğsünü Miran'ın göz yaşları ıslatıyordu. Bir koluyla hala ona sımsıkı sarılırken diğer elini kaldırıp oğlanın gece karası saçlarını yavaşça sevmeye başladı.

"Yemin ederim... Yemin ederim kimse sana dokunmaz. Ağlama..."

Hemen çenesinin altında duran oğlanın saçlarını koklayıp öptü. Oysa ki Miran'ın kabuslarının sahibi, cinayetinin baş faili o kara gecelerde saçlarını yolar gibi çekiştirirken başına öpücükler kondurmak yerine pis fayanslara vuruyordu.

"Ağlama... Dökme kara boncuklarından yaşlarını..."

"Şşşhh... Geçti "

Hem saçlarını seviyor hem de her kelimesinin ardından o yumuşacık tutamları öpüyordu. Bir saat öncesinden ona karşı düşünceleri yüzünden kendinden bile tiksinirken şimdi göğsüne sakladığı kara kedisinin tüylerini okşayıp öperek geleceğe yeminler veriyordu. Sahi Alperen'i içtiği aslan sütü mü çarptı da koca adam şimdi bu hale geldi?

Eğer ki Miran bu kadar fena olmasaydı Alperen yine şu an ki hali gibi olabilecek miydi? O değil miydi kıskançlıktan kendini dans eden insanların arasına atıp oğlanı kırmızılı kızdan çekip alan. O anki niyetiyle Miran' ı dükkana getirdiğinde ona bağırıp çağıracak olmayacak laflar edecekti. Belki mahalleye gelme sebebini öğrenecek kızlardan uzak dur diyecekti. Oğlan da ona karşılık verip ters ters konuşarak yine onu sinir ederdi. Belki... Belki kavga da etseler o an kara oğlanın zeytin gözlerine, gece siyahı saçlarına, köfte dudaklarına uzun uzun bakma şansı yakalardı Alperen. Dip dibeyken güzelliğini daha yakından görmek nasip olursa tüm siniri uçar giderdi, bilinmez. Ya da üç gündür aklını istila eden oğlana hesap sorardı.

"Ne hakkın var da gözlerindeki dipsiz kuyularda beni boğuyorsun?

Ne cüretle güzelliğinle beni yanlışa sürüklüyorsun kara oğlan?" derdi.

Her şeyi derdi dermesine de bir tek kendine ne hissettiğini cesaret edip de adam gibi söyleyemezdi. Korkusundan değil kendine konduramadığından. Şu anki hali tavrı da kontrolünü kaybettiğindendi. Miran kendisinde olsaydı o da biliyordu ki ona karşı böyle apaçık olamazdı.

Hala korkarak ağlayan oğlanı daha fazla karanlıkta tutmamak için yavaşça ondan ayrılıp dükkanın ışıklarını açtı. Işıkların altında yerde iki büklüm ağlamaya devam eden oğlana bakmak karanlıktayken bakmaktan daha zordu. O kadar çaresiz o kadar savunmasızdı ki Miran, ona acımakla sevmek arasında gidip geliyordu Alperen'in yüreği.

Eğilip onu kucakladığı gibi dükkanın arkasında kendine dinlenme yeri yaptığı alana taşıyıp iki kişilik koltuğa yatırdı oğlanı. Kendi güçlü kollarında kuş kadar kalmıştı kara kedisi.

"Yapma.. Bırak..."

Oğlan önünde yatıyordu ama sanki zihni bambaşka boyuttaydı.

"Şşşhh... Bir şey yapmayacağım sakin ol hadi.. Miran... Aç gözlerini"

Eliyle Miran'ın terden alnına yapışmış saçlarını yavaşça geriye doğru tarayıp beyaz gömleğinin yakasından bir iki düğme daha açtı ki rahatlasın. Parmak uçları esmer göğüse değerken alev alev yanıyordu Alperen. Aklından sapıkça şeyler geçirdiği ya da o an oğlanı çok arzuladığı için değil sadece ona istemeden dokunmak bile ağır geliyordu çelişkili ruh haline. Oğlanın kendini sıkmaktan sımsıkı yumruk yaptığı ellerini açmaya çalışırken zorlandı.

KARA OĞLAN [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin