20.

3.8K 374 148
                                    


Gece boyunca kafalarına diktikleri her kadeh zihinlerini bulandırdıkça dört adam da geçici de olsa bir nebze olsun acılarından uzaklaşmışlardı. Öyle ki alkol bu gece en çok Miran'ı etkisi altına almıştı. Kafası kendinden bile güzel olan oğlan sanki hiçbir acının dikenli yollarından geçmemiş gibi Hüseyin'in anlattığı eski anılara gülüyordu güzel gülüşüyle. Onun suratındaki ufacık tebessüme bile canını feda edecek olan Alperen ve Ferzan' dan habersiz.

Ferzan, kardeşinin yüzündeki gülümsemesiyle daha da keyifleniyor kadehleri bir bir dikiyordu kafasına. Alperen ise o gülüşü izlemekten doğru dürüst içememişti bile. Öyle ki Miran sarhoş haliyle bile gülüşü öyle naifti ki ufacık bir taşkın hareketinin bile olmayışına şaşırıyordu Alperen. Kendi kurt sürüsündeki arkadaşları genelde iki dubleden sonra götü başı dağıtır, taşkınlık yaparlardı. O yüzden Alperen onlarla çok fazla takılmazdı ama Miran'ın sarhoşluğuna bile bir ömür razıydı. İsterse o da götü başı dağıtsın zil zurna sarhoşken sağa sola salça olsun umurunda olmazdı. Saat gece yarısını çoktan geçerken Hüseyin'in kafası iyice uçmuş Ferzan'ın da ondan bir farkı yoktu. Miran ise...

Miran, elini çenesine dayamış uykuya direnirken öne çıkan dolgun dudakları huysuz bebek gibi aşağıya sarkmış başını dik tutmaya çalışıyordu. Alperen, huysuz kedisinin bu halini sabaha kadar izlerdi ama onu sandalye tepelerinde uyuklayarak iki büklüm oturmasına da kıyamıyordu.

Hesabı ödeyip sıra üç sarhoşu toplamaya gelmişti. Alkollü halde araç kullanamayacakları için garsonlardan birine taksi çağırmalarını rica etti. Sarhoşla uğraşması zordu. Hele de ikisi çam yarması gibi olan adamı ayakta tutmak daha zordu.

 Garsonlar Alperen'e yardım etmek isteyince hemen kabul etti. Adamlardan biri sandalyeye yığılmış ilk Hüseyin'i kaldırmış diğeri de Miran'ı kaldırmaya yeltenince Alperen adama " Sakın! Sakın dokunma.. Onu ben hallederim sen diğerine bak kardeşim." der demez Miran'ın yanına gitti. Dokundurmazdı kimseyi kara kedisine.

Alnına düşmüş gece karası saçlarını yavaşça eliyle geriye doğru yatırıp Miran'ın önünde diz çöktü.

"Kara'm... Miran'ım."

Gözleri kapalı oturduğu yerde bile sallanan oğlanın ağzından sadece "Hımmm?" deyişini duyunca gülümseyerek yanağını okşadı Alperen.

"Gidiyoruz Kara'm, hadi güzelim..." deyip yavaşça Miran'ı kolunun altından tutup kaldırdığında oğlan ayakta bile duramayınca hemen belinden yakalayıp kendine yasladı.

"Ulan kedii... Allah'ıma kafayı yedireceksin en sonunda bana."

Baktı ki oğlan ayakta duramıyor ellerini dizlerinin altından geçirdiği gibi kucağına aldı Miran'ı. Zaten kuş kadar hafifti yaralı serçesi.

Miran, sanki her gün birinin kucağında taşınıyor da yerini biliyormuş gibi kafasını Alperen'in göğsüne dayadı.

Bir gecede Kara kediye bu kadar maruz kalmak Alperen'in aklını oynatmasına sebep olacaktı. Kucağındaki oğlanla hareket etmeden önce ona bakıp gülümsedi. Heyecandan kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Kedisi bilse ki böyle herkesin içinde kucakta taşındığını kim bilir nasıl da vahşice tırmalardı onu.

"Gel de delirme anasını satayım! Güzel kokuna kurban olurum senin." deyip millete çaktırmadan saçlarının kokusunu içine çekip yürümeye başladı. Mekandan dışarı çıktığında takside önde oturan Hüseyin'le arkada kafasını cama yaslamış uyuyan Ferzan'ı görüp küfretti.

"Ulan götünüzle içseniz bu kadar bayılmazdınız!"

Miran'ı arka koltuğa oturtup kendi de hemen yanına oturdu. Üç kişi arka koltuğa zar zor sığmışlardı. Alperen ve Ferzan, kara oğlana nazaran daha kalıplı olduğundan Miran ortada neredeyse ezilmişti. Alperen hemen taksiciye adresi söyleyip kendini biraz daha kapıya doğru dayadı. Oğlanın uyurken öne düşmüş başını yavaşça tutup kendi göğsüne doğru çekerken kolunu da sırtına atıp iyice sarıldı. Şu an ondan mutlusu yoktu. Mutluluktan Ferzan'ın uyanıp ona baktığının bile farkında değildi.

KARA OĞLAN [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin