8.

4.1K 310 44
                                    

"DUR!" dedi ona tanıdık ses ama duymadı. Duyacak gibi de değildi. Miran, hala boğazını sıktığı adama deli gibi bakarken Alperen, o an çocuğun ölümü çağrıştıran karalarını görmüştü. Öyle koyuydular ki irislerinin etrafındaki kızarmış beyazları koyuluğuna daha da koyuluk katıyordu. O an derin bir karanlığa çekildiğini hissetti Alperen. Saniyeler saatlere uzamış gibi zamanın içerinde hızla kayıp giderken gözlerini ondan zor bela ayırdı. Bir anlık refleksle Miran'ın elini hava da yakaladığında son anda durdurabilmişti gözünü ölümün vahşiliği bürümüş oğlanı.  Keserin sapını sımsıkı tutan kara elin üzerine kendi parmaklarını sardığında avcunun içini yakıp kavuran tenin sıcaklığı önce eline hükmetti ardından da tüm bedenine. Sanki donmak üzereydi de oğlanın sıcaklığı tek kurtuluşuymuş gibi daha da sıktı avcunun içindeki eli. Ne durumda olduklarını bu kısacık anda unutmuş olsa da henüz etrafındakilere Miran kadar kendini kapamamıştı Alperen. 

"Dur dedim, yeter!"

Herkes şaşkınlıkla onları izlerken Ferzan, kardeşinin önüne geçmiş elini Fatih'in yakasından ayırmaya çalışıyordu ama nafile. Miran kitlenmişti. Ne keseri tutan elini oynatabiliyordu ne de Fatih'in yakasındaki elini geri çekiyordu.

"Abim yapma, bırak gözünü seveyim"

Abisinin yakarışlarına rağmen put kesilen Miran'a bir adım daha yaklaştı Alperen. Bu kupkuru, hastalıklı çocuktan ne böyle bir atak bekliyordu ne de cüssesine göre böyle bir güç. Daha fazla mahalleliyi başlarına toplamadan gösteriye son vermeye karar verdi. Gücünü kullanıp Miran' ı hızla kendine doğru çekince çocuğu Fatih'in yakasından kopartamamıştı.

"Hayy ananı sikeyim!"

 Bir kere daha  kendisine çekmeye çalışırken bu sefer bir kolunu Miran'ın incelmiş beline sıkıca sarıp öyle çekti. Resmen zayıf bedeni kendine yapıştırmıştı Alperen. Oğlanın sırtı göğsüne dayandığında onu daha da fazla hissetti. Kumaşların üzerinden bile olsa Miran'ın sıcaklığı göğsünü dağlıyordu. İçinde olduğu bu duruma öyle saçma bir haldeyken aklı anlamlar yükleyecek kadar sağlıklı çalışmıyordu ama bedeni Alperen'e gerekli her türlü sinyali veriyordu. Tabi anlayana...  Bu çekişinde Miran'ı Fatih'ten uzaklaştırmayı başardı başarmasına da bu sefer de hala elindeki keseri sıkı sıkı tutan oğlanın ölümcül karalarının hedefi oldu. Öyle deli bir karanlıktı ki gözleri sanki tüm dünyanın renklerini içinde yok ediyordu.

"Çek elini!" 

Kara gözler Alperen'i kendi cehennemine çekerken sıktığı dişlerinin arasından bir kez daha ona emir verdi Miran.

"Dokunma bana! ELİNİ ÇEK!"

Sonlara doğru sesi daha da yükselince Alperen, çocuğun bu dokunma hassasiyetine şaşırsa da içine düştüğü kör kuyudan çıkıp elini çekebilmişti. Ferzan, hemen kardeşinin elindeki keseri alıp yere attığında Alperen, onları çatık kaşlarıyla izliyordu. Miran'ın kara gözleri ise çoktan asıl hedefi olan Fatih'i bulmuştu. Üzerine doğru birkaç adım atınca diğer adamlar da olası bir durum için hemen hareketlendi.

"Bir daha... Bir daha abime tek kelime kötü laf edersen o dik tutmaya çalıştığın kuyruğunu koparır eline veririm küçük kurt! Madem bizden her şey beklenir sen de olacakları bekle ve gör." der demez, kafasını bir anda Fatih'in burnuna gömdü. Ortalık birden karışınca Alperen'in bağırmasıyla bütün küçük kurtçuklar durmuştu.

"YETER LAN!!! DAĞILIN!
Hadi... Hadi sen de al kardeşini çek git! Bulaşmayın kimseye bir dahakine ben de bu kadar sakin kalmam!"

Onca öfkeli adamın arasında Miran'ın gülüşü duyuldu. Millet ona deli gözüyle bakarken Alperen de sinir ve şaşkınlıkla onu izliyordu.

Miran, ona doğru yaklaşıp Alperen'in duyacağı kadar bir sesle "Sen önce kendi sürüne sahip çık koca kurt!" deyip, adama götünü döndüğü gibi yürümeye başladı. Alperen, öfkesinden yumruğunu sıkarken giden kara oğlanın arkasından baktı. İstese ölmekten beter edeceği oğlana bir şekilde elini kaldırmaya eriniyordu. Ne çeşit bir manyaktı anlayamamıştı. Hele de bugünkü hareketlerinden sonra onu kesinlikle kendi radarına sokacaktı. Süklüm büklüm duran çelimsiz oğlanın içinden çıkan cesaret hem sinirini bozmuş hem de hoşuna gitmişti. Cebindeki tesbihini eline alıp yumruğuyla beraber sıkarken sinirle karışık gülerek söylendi ama kimseler duymadı.

"Amına koduğumun vahşi kara kedisi."

Biraz daha sakinledikten sonra yanında burnunu tutan Fatih'e kaydı gözleri. Öyle bir baktı ki genç adama Fatih, olduğu yerde ezilip büzülmüştü.

"Ne oldu burada? Ulan iki dakika dükkanı boş bırakamaya gelmiyor amına koyim. Ne battı size de millete bulaşıyorsunuz?!"

"Abi dükkanı boş bulmuşlar dalmışlar hırlı mı hırsız mı belli değil kasadan para çalarlar diye müdahale etmek istedim."

"Ulan Fatih! Ulan Fatih! Bu mu müdahalen? El kadar bebe kafanı kesiyordu lan! Kaybol gözümün önünden bir daha da onlara bulaştığını görmeyeyim."

Fatih, sinirle abisinin yanından giderken birkaç kişi de onunla beraber gitmişti. Geriye kalan Hüseyin'e bakan Alperen "İşin doğrusu ne?" diye sordu.

"Adamların bir şey yaptığı yok kardeşim."

"Ee... Ne bokuma dellendi  o zaman o kara kedi?"

"Kedi?"

"Lan çocuk işte niye dellendi o kadar?"

 "Kardeşim zaten dükkana girmeleriyle çıkmaları bir oldu kapının önünde bekliyorlardı. Fatih'i biliyorsun. Gitti bulaştı, abuk sabuk konuşup kızıştırdı milleti de. Sonrası malum."

O arada dükkanın içine geçmişlerdi. Alperen, kasanın oradaki monitörden kamera kayıtlarına bakarken iki adamın da hiçbir şeye dokunmadan içeriye girip hemen çıktıklarını kendi gözleriyle görmüştü. Görüntüyü durdurup birkaç saniye az önce öfkeden gözü dönmüş oğlanın masum masum dükkanın içine bakışlarını izledi. İçinden " Bi az önceki haline bak bir de şu haline bak. Kuyruğuna basılmış kedi gibi mübarek! " diye  düşündü.

"Ne dedi de kara oğlanı delirtti bu kadar?"

"Hırsızlıkla suçladı. Abisine laf edilince biz de anlayamadık bir baktık ki Fatih'in yakasına yapışmış."

"Ulan Fatih! Yemin ederim elimde kalacak bu çocuk. Bir değil iki değil kaşınıp duruyor en sonunda ben kaşıyacağım onu."

" Yalnız reis o çocuktan da hiç beklemezdim. Çelimsizin teki amına koyayım. Neyine güvenerek atar gider yapıyorsa!"

Alperen birkaç saniye sessizce durup ekrana bakarken derin bir nefes aldı.

"Kendinden vazgeçmiş de ondan, can korkusu yok."

"Nasıl yani kardeşim?"

"Boşver Hüseyin, boşver. Gözün o salak Fatih'in üzerinde olsun. Kimseye bulaşmasın."

"Tamam kardeşim" deyip dükkandan gittiğinde Alperen, ekranda donmuş görüntüye bakıyordu. Dakikalarca baktı o ekrana. Neden baktığını bilmeden öylece izledi kara oğlanın masum görüntüsünü.


****

KARA OĞLAN [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin