Siyah arabasıyla sokağın köşesinden döndüğü anda radyoyu açtı Alperen. Her zaman dinlediği kanaldan yükselen arabesk şarkı fazla efkarlı olsa da Alperen'in yüzünde güller açıyordu. Hemen yanındaki camı sonuna kadar açıp bir sigara yaktı. Sol kolunu kapıya dayamış sigarasını tutarken sağ elinin avucunun içiyle de direksiyonu döndürüyordu. İçindeki tarifsiz huzur dudaklarındaki yarım gülüşle hem şarkıyı mırıldanıyor hem de nereye gideceğini düşünüyordu. Saat gecenin körüyken eve gidip de hiç keyfini bozamazdı. Gecesini biraz daha tatlandırmak için arabayı tekelin oraya sördü. Tekelden aldığı dört şişe biranın olduğu siyah poşeti yan koltuğuna atıp torpidoya uzandı. Her yerde yedek tuttuğu tesbihlerinden birkaçı da arabasında bulunurdu hep. Allah muhafaza Alperen reisin tesbihsiz yaşam süresi bir saati geçmediğinden çok bile ayrı kalmıştı kehribarlardan.
Kalabalığına alıştığı caddelerin sakin olduğu bu saatlerde doğruca Çamlıca tepesine çıkıp en uygun yere park etti. Diğer arabalarla arasına bilerek mesafe koydu lakin bu gece ne hır gür istiyordu ne de bir ayyaşın fazla çıkan sesine tahammülü vardı. Yıldızlı göğün altında önündeki manzaraya bakarak içindeki huzurla baş başa kalmak istiyordu. Kalçasını kaputa dayarken şişelerden birini eline alıp yudumladı. Tepe olduğu için hava esintiliydi ama bu bile ona iyi geliyor. Kendi uçuşan saçlarını düzeltirken kara oğlanın kayalıklardaki hali geldi aklına onun da saçları aynı kendininki gibi uçuşuyordu.
"Miran..."
Gecenin karanlığına, yıldızlara, yüzüne çarpan hafif rüzgara söyledi kara oğlanın ismini.
"Miran... Ulan kendi gibi adı da değişik kedinin!"
"Hırçın kedi..."
Birasını kafasına diktikten sonra ıslak dudaklarını elinin tersiyle silerken dudaklarındaki gülümsemeyi dişlerini kalın et parçalarına bastırarak silmeye çalışsa da bu gülüş içten geliyordu. Dudaklarından gizlese de gözlerinden belli ederdi kendini. Öyle de oluyordu.
Oğlanı ararken ki paniğine, korkusuna hala bir anlam yüklememişti Alperen. Şimdilik sadece Miran, onun için garip bir oğlandı. Kimi zaman vahşi kedi kimi zamanda sevilmek için insanların ayağına başını sürtecek kadar masum bir kara kediydi. Ne var ki Alperen kedileri çok seviyor. Kendisi her ne kadar kurt familyasından gelse de kaba görüntüsünün altındaki minnoş kalbi nazlı yavru kedilere bi hayli hayrandı. Belli olur belki de ilerde vahşi kara kediye de hayranlık duyardı.
Yıllarca önündeki manzaraya bakarken hep kendi hayatının gidişatını düşünür durur çokça da haline kızararak sabahlardı bu tepede ama bu gecenin baş konusu ilk defa kendi değil merak ettiği kara oğlandı. Hal ve hareketlerinden kendinden vazgeçişini çok net görebiliyordu ama onu bu noktaya getirecek nedenleri bir türlü bulamıyordu. Yaşını bile bilmiyordu ama az çok yirmilerinde olduğunu tahmin edebiliyordu. Birkaç yıldır mahallelerinde oturan Ferzan'ın yanına bir anda gökten düşer gibi gelmesinin sebebini düşünürken hep gerçek sebebe en uzak varsayımlarda bulunuyordu. En çok ihtimal verdiği sebep ise aile içi şiddetti. Çünkü daha yeni tanıdığı kara oğlan pek bir fevri ve sivri dilliydi belki okulundan atıldı, bir kavgaya karıştı ailesi de abisinin yanına postaladı diye düşündü. Ya da geldiği yerde yanlış bir sevdaya düştü namus davasından sığındı buraya diye düşünürken farkında olmadan yumruklarını sıktı. Eğer sebep buysa Alperen'in affı yoktu. Kara oğlanı hayatta barındırmazdı mahallesinde. Oğlanın defalarca tecavüze uğrayacağı ihtimali aklının en dip köşelerinden bile geçmedi geçmezdide. Bu zaten kimin aklından kolayca geçebilecek bir tahmindi ki?
Tüm bilinmezler sebeplerle beraber bir karara vardı Alperen. Oğlanın hal ve hareketlerini takip edecek kimseye hissettirmeden bir gözü onun üstünde olacaktı. Suçu yoksa eğer boşu boşuna kendinden vazgeçmiş oğlanı mahallelinin hedefi yapmaya hiç niyeti yoktu. Zaten onun bugünkü kalabalıktan korkmuş halleri sorgusuzca Alperen'e taze düşmanına sığınmış hallerini görüp de göz göre göre kötü davranamazdı kara oğlana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA OĞLAN [BXB]
Teen FictionÖlümü tek kurtuluşu sanan kara oğlan ile mahalle abisinin imkansız hikayesi... +18