28.

3K 346 62
                                    


Hasta bakıcı adam odaya girdiği anda kendisine öldürecek gibi bakan öfkeli adamdan bi çıtır tırsmıştı. Elindeki yemek tepsisini yatağın ayak ucunda duran tekerlekli masaya koyup hastaya doğru çekerken eli ayağına dolanıyordu suçu günahı olmayan adamın. Yanlış bir zamanda geldiğini, ikilinin tartıştıklarını düşünecek kadar saftı. Öfkeli adamın aksine yataktaki hastaya acımadan edemedi. Hatta adamın, çocuğa bu sinirle bir zarar verebileceğini bile düşünmüştü çünkü hasta epey bir korkmuş gözüküyordu.

"Siz iyi misiniz?"

Dayanamayıp hastaya "Siz iyi misiniz?" diye sorduğunda sesi bile gür çıkmamıştı. Oğlandan aldığı sessiz baş sallamayla yetinmeyip bu sefer de eliyle yatağın hemen yanında duran hemşire çağrı butonunu gösterip " Kötü bir durumda bu butona basıp hemşire çağırabilirsiniz, bilginiz olsun" dedi.

Miran ve Alperen adamın bu yaptığını sıradan bir uyarı olarak düşünürken akıllarına adamın düşündüğü şeyleri kesinlikle getirmemişlerdi.

"Bu yemek mi şimdi? " diye sordu Alperen adam çıkmadan. Çünkü tepside iki tane kasenin içinde sadece tek bir kayısıdan ibaret komposto diğerinde de çorba vardı.

"Hasta yemeği."

"Böyle yemek mi olur amına koyayım. İki kase suyla adam mı doyar? Ne biçim özel hastane bu!"

Alperen'e kalsa Miran'ın şu an tepeleme dolu bir tabak kebap, döner falan yiyip kuvvet toplaması gerekiyordu.

Hasta bakıcı, karşısındaki aksi adamla daha fazla bir arada kalmamak için "Geçmiş olsun" der demez kaçar gibi odayı terk etti.

"Kara'm sen bunlarla doymazsın ki! Doktorla konuşup adam gibi ne yiyebilirsin öğrenelim."

Miran, kesinlikle Alperen'e bakmıyordu çünkü aklı az önceki beklenmedik yakınlaşmalarındaydı. İçinde tek bir tane kayısı olan kompostoya dertlenmek umurunda bile değildi. Heyecandan midesi alt üstken bir de yemek falan yiyemezdi.

"İyi misin Kara'm?"

Başını kaldırmayan oğlana bakarken Alperen kendi salaklığını fark etti. Göklerden gelen aydınlanma beyninin içinde "Ulan biz neredeyse öpüşüyorduk." olarak yankılandı. İşte şimdi yine heyecanlanmıştı. Miran'ın şu an deli gibi utandığını gördüğünden aralarındaki bu yakınlaşmanın ters tepmemesi için vitesi küçültecekti. Yanına gidip yatağın boş kısmına oturduğunda oğlanın kucağında duran ellerinden birini öpüp avucunda sıktı ama bırakmadı.

"Utanmanı yerim senin."

"Sussana ya!"

Alperen, kara kedisinin utancından ısırdığı dolgun dudaklarına bakarak sesli bir iç çekti. İçi gidiyordu kara kedisine. Dayanamayıp parmaklarıyla Miran'ın dolgun dudaklarını sıkıp söylendi.

"Isırma şöyle, zor tutuyorum kendimi!"

Dudaklarını koparacak gibi sıkan adamın elinin üzerine vurup geri çekti kendini Miran.

"Sapıttın iyice ya, çekil!"

"Ben mi sapıttım? Ulan beni bu hale sen getirdin. Deli edersin adamı."

"Ben bir şey yapmıyorum sen kuduruyorsun!"

"Tipini siktiğimin herifi gelmeseydi dudaklarıma yapışacaktın kedi."

"Yok öyle bir şey!"

" Boşa inkar etme kedi. Hem çekinmene gerek yok yavrum benden dilediğin gibi faydalanabilirsin, her şeyim senin."

KARA OĞLAN [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin