25.

3.9K 379 129
                                    


Yaşadıkları kolay olsaydı eğer bu kadar çabuk kötü düşüncelere kapılmazdı Miran. Şimdi bir adım uzağında duran adama başını kaldırıp bakacak hali yoktu. Zihni yine çekmişti onu kör kuyuların karanlığına. O karanlığa hapsolurken Alperen, oğlanın son sözlerinde takılı kaldı.

"Güzel olan ne varsa aldılar benden."

Bu söz yetmişti onun düşüncelerini bıçak gibi kesmeye. Dışının güzelliği kadar içinin de güzel olduğuna emin olduğu kara oğlanının başına geldiğini tahmin ettiği o iğrençlik şimdi kendi göğsünü cayır cayır yakıyordu. Hissettiklerini anlatabileceği tek bir kelime yoktu zira onun kelimelere de ihtiyacı yoktu. Tek istediği kara oğlanına her ne yaşatıldıysa yapanlara daha kötüsünü yaşatıp, dünya üzerinden silmekti. Hem kendine hem de mezardaki anasının üzerine yemin etmişti. Ama şimdi tek önceliği Miran'ı iyi etmekti. Yanlış anlaşılmasın bunu kendisi için değil Miran'ın iyiliği için istiyordu.

Hala kabinin duvarına yaslanmış yere bakan oğlanı orada bırakıp lavaboların oraya yanaştı. Soğuk suyu açıp birkaç kere kendi yüzüne çarpıp derin bir nefes aldı. Aynadan önce oğlana baktı ardından da kendine bakıp ıslak elleriyle kumral tutamlarını geriye doğru yatırdı.

Miran gibi pes edemezdi Alperen, onun ikisi içinde güçlü kalması lazımdı. İki adımda oğlanın yanına gidip hala nemli elleriyle onun gece karası saçlarını geriye yatırıp başını kendi göğsüne bastırdı. Bir ruhtan farksız olan oğlan öylece durduğu yerde dururken Alperen onu kollarının arasında boğacak kadar sıkı sarılıp saçlarından öptü.

"Güzelsin... Güzel olan ne varsa tek karşılığısın Kara'm. Kimse seni senden almadı, alamaz da."

İki eliyle oğlanın yanaklarından tutup yüzünü kendine doğru kaldırdığında neredeyse burun burunaydılar. Ümitsizliğin her tonunu barındıran o kara gözlerin en derinlerine doğru bakıyordu şimdi Alperen kendi elalarıyla. O gözlerdeki kara topraklara kendi canından birer filiz ekmek ister gibi tek tek öptü gözlerinden. Kokusunu içine çeke çeke dudaklarını oğlanın esmer tenine sürtüp alnına yerleştirdi. Ne öpüyordu ne de çekiliyordu, kendi gözlerini de kapatıp öylece duruyor sanki soluklanıyordu Alperen.

"Seni seviyorum... Seni senden daha çok seviyorum Kara'm. Her ne olursa olsun sana kendini de beni de sevdireceğim."

Tekrar Miran'ı göğsüne gömdüğünde bu sefer belinin etrafında bir hareketlilik hissedince Alperen'in yüzü güldü. Sıkıca sarıldığı oğlandan kollarını ayırdığı gibi Miran'ı ellerinden yakalayıp kendi beline sarılması için iki yanına koydu.

İkisi de tuvalet köşelerinde birbirine sarılırken akılları benzer düşüncelerle doluydu. Miran, Alperen'e böyle sarılırken o kadar iyi ve güvende hissediyordu ki sanki birkaç dakika önce kendisine sidikli deyip dünyasını karartan kendi değilmiş gibiydi. Saçında Alperen'e ait dolgun dudakları hissettikçe kötü düşünceleri de yavaş yavaş dağılıyordu.

"Nedir bu tuvaletlerden çektiğimiz Kara'm? Sen iste sabaha kadar dururum da dışarıda mis gibi boğaz manzarası varken yani ne bileyim..."

Miran tam Alperen den ayrılmak için hareketlenmişti ki Alperen kollarını sıkılaştırdı.

"Kara'm bir dakika daha, n'olur..."

Miran'ın canına minnetti. Onun sıcak göğsüne bugün o kadar temas etmişti ki şimdiden alışmıştı oradaki yerine. Başını kedi gibi Alperen'in göğsüne sürtüp gözlerini kapadığında Alperen'in fazla aşktan kalbinin iflası söz konusuydu.

"Kedi canına yandığım!"

En fazla birkaç dakika daha durabilmiş tuvaletin kapısının yarım açılıp kapanmasıyla birbirlerinden ayrılmışlardı. Gelen kişi girmekten vazgeçince Miran rahat bir nefes aldı. Tuvalet köşelerinde bir adama sarılırken görülmekten çekinmişti.

KARA OĞLAN [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin