24.

3.9K 382 187
                                    


Şu hayatta çift kombini kadar saçma bir şey yoktur herhalde. Sevgililerin birebir aynı giyinmeleri sanki maça gidip de aynı formaları giyen taraftarlar gibi geliyordu insana. Düğünlerde davetlerde bile insanlar aynı kıyafetlerle pişti olmak istemezken ne diye sevgilinle aynı kıyafeti giyersin ki? Hadi diyelim ki onunla uyumlu olmak istiyorsun bari aynı parçaları giymek yerine onun kombinine uygun başka renklerde giyin.

Kedi ve kurt henüz sevgili değillerdi fakat şu an Miran aynı Alperen gibi simsiyah giyinmişti. Kıyafet tercihini onunla uyumlu olsun diye kasıtlı seçmemişti belki ama bir şekilde bilinç altında bu renklere yönelmişti. Üzerine giydiği siyah bol t-shirtün altına yine aynı renk jeani geçirdi. Onun yanına gitmeden önce ıslak kara tutamlarına eliyle şekil verdikten sonra normalde parfüm sevmeyen oğlan banyo dolabının rafında duran abisinin parfümünü sıkmayı düşünüp son anda vazgeçti.

Alperen, ona güzel kokuyorsun demişti bir kere, kendi kokusuna karışmış şampuanın kokusu yeterdi o zaman.

Heyecanla aynadan son kez kendine baktığında uzun zaman sonra ilk defa güzelliği için telaşlandığını fark etti Miran.

"Fazla mı özendim?" diye sordu aynadaki aksine. Onun için hazırlanmış gibi gözükmek istemiyordu. Eliyle az önce şekillendirdiği saçlarını dağıtıp banyodan çıktı.

Adımları birbirine dolana dolana salona giderken bilerek başını eğmiş Alperen'e bakmamıştı ama onun oturduğu yerden kalktığını görmüştü.

"K-kara'm"

Şu an ne kadar Alperen'in ona olan bakışlarını merak etse de bakamadı.

"Çıkalım mı?"

"Kafayı yiyeceğim! Bu kadar güzel olunmaz be kedi!" diyerek yanına yanaştı oğlanın. Mis kokusu yine burnuna dolarken iyice içine çekti.

"Abartma." Derken bile kızarmış hatta hoşuna gitmişti.

"Abartıyorsam taş olayım. Miran..."

"Hımm?"

"Seni saklasam mı ben ya... Valla bak kimseler görmesin kedi seni."

"off Alp yaa..." utandırmasa ölürdü.

"Kurban olurum senin bu oflayan hallerine. Mis gibi de kokmuşsun zaten... Kahvaltıyı evde mi yapsak?"

Anında kaşları çatılan oğlan sinirle karşısındaki elalara baktı. Boşuna mı sabah sabah kalkıp giyinmişti. Aptal kurt!

"Saçma saçma konuşup da adamı sinir etme! Çıkmayacaksak git evimden."

"Tamam kedim, mırlama hemen. Bu kadar çok benimle dışarı çıkmak istediğini bilmiyordum." Deyip göz kırpınca Miran daha da bir sinir olup omzuna yumruğunu geçirdi.

"Defol git, gelmiyorum hiçbir yere! Git tek başına zıkkımlan!"

Alperen, onu kızdırmaktan gerçekten zevk alıyordu. Kalın kaşları öyle bir çatılıyordu ki neredeyse uzun siyah kirpiklerine kadar değiyordu.

"Sensiz her lokma bana haram." deyip oğlanın saçlarını okşamaya kalkınca Miran hemen geri çekildi. Bıyıklı ne zaman saçlarını okşasa mayışıyor ne dese kabul ediyordu.

"Saçların ıslak, olmaz böyle hadi kurut de gel hasta olursun."

"Gerek yok."

Gerek yok cümlesi Alperen için kabul edilemezdi. Oğlanı kolundan tuttuğu gibi zorla banyoya çekiştirip klozetin üzerine oturttu.

"Yağmurda kalmış ıslak kediler gibi ne öyle ıslak ıslak sokağa çıkmak Allah aşkına. Makine nerede?"

Kediler ıslanınca tüyleri birbirine yapıştığı için Miran'a o halleri çirkin gelirdi. Alperen de onu çirkin mi bulmuştu yani? Anında yüzü düşerken dudaklarından dökülen kelimelerin farkında değildi.

KARA OĞLAN [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin