Ölüm ve yaşam arası bir savaşta güneşi arkasına alıp üzerimde oluşturduğu o devasa gölgede biz onunla göz göze geldik. Bu meydanda, bir savaşın orta yerinde mağlubiyetin getirdiği bir galibiyetti sanki yaşadığımız. Şerrin hayra dönüştüğü, kuşların y...
Selam. Biz geldik 💕 Oy verdiysek lütfen benimle satır arası yorumlarda buluşun olur mu? 🥹
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
3. Bölüm
En derine dokundun sen, bana bir kez bile dokunmadan.
Rupi Kaur
Mir Aslan Türkoğlu
Düştü.
Ellerimin arasına düştü. Rüyalarımdan, hayallerimden çıktı gerçeği karşıma dikilip benden merhamet dileyip adalet arayarak düştü kollarımın arasına. Kendinden geçti, geçerken beni de bende bırakmadı.
Ben ölsem, cennetine gitsem yine de onunla kavuşacağımı tahmin edemezken o bir cehennemin ortasında cennetin müjdesi gibi kollarıma serildi. Aklımın oyunu olduğunu düşündüm başta. Kollarımda yatarken yüzünü defalarca kez inceledim. Başındaki örtü düştü omuzlarına, saçlarının kokusu sardı etrafımı ve ben kaybettiğim aklımı bir daha bulamayacak gibi oldum. Gözlerim kapanırken, yığılacak gibi hissederken kollarımın arasından düşmemesi için verdim mücadelemi sadece.
Her şeyi, her milimi zihnimdekinin aynısıydı. Ben kendimden çok onu tanıyordum. O kadar yabancı ama bir o kadar tanıdık.
Kahvelerinin arasında parıldayan sarı tutamlar avuçlarıma döküldüğünde ellerim titremeye başladı. Uzundu. Çok uzundu. Masallardan çıkmış gibi ama ben o masala layık değilmişim gibiydi. Nasıl tutulur bilemedim. Rüyalarımdaki gibi çok sıksam ölecek azı da yetmeyecek gibi. Yüz hatları belirgin, bir kadının o incecik narinliğinde ama solgundu. Yine de her şeye rağmen rüyalarımda defalarca kez öptüğüm o dudakları, dolgun, küçük dudakları aynı pembelikteydi.
''Kendine gel Mir.'' Dedim derin bir nefes çekerek. Çektiğim o nefese kokusu sinmemiş olsaydı belki de birkaç saniyede toparlayacakken toparlanmam bakışlarımı çekip, etrafı kontrol edip odağımı ondan çekmemle mümkün oldu. Ben Yüzbaşı Mir Aslan Türkoğlu, bugüne kadar girdiğim her savaşta en önde yer alırken bugün, kollarımda yatan, kendinden geçmiş olan o kadının içimde başlattığı savaştan kaçmak için yer aradım.
''Komutanım.'' Diyerek geldi Uğur nefes nefese. ''Affan kaçıyor.''
Kucağımdaki kadını gördüğünde kısa bir şok yaşadı.
Tam avucumuzun içine almışken, seneler sonra ona bu kadar yaklaşmışken kaçıp gitmesi ne benim ne timin içine sindi. Peşinden gidersek yakalamamızda yüksek bir ihtimaldi. Yüzümde huzursuzca bir ifadeyle etrafa bakıyorken kollarımın arasında kadının varlığı durmama sebep oldu. Ben kendimi riske atsam onu atamazdım. Bir kararın eşiğindeyken ''Komutanım.'' Diyerek Kartal geldi ve elindeki telsiz telefonu bana uzattı. ''Ülgen Komutan sizinle görüşmek istiyor.''