Bir Aslanın en belirgin özeliği nedir biliyor musunuz?
Gücünü sadece kaslarının kuvvetinden değil, ruhunun derinliklerindeki sarsılmaz iradesinden alır. Yelesinin her bir telinde geçmişin zaferleri, geleceğin umutları saklıdır. Avını izlerken zaman...
Yeni bir yolcukla merhaba 🥹 Her seferinde sanki ilk hikayemmiş gibi öylesine heyecanlanıyorum ki sizinle buluştururken. Umarım çok sevdiğiniz, hissettiğiniz, yolu uzun bir hikaye olur bizim için ❤️ Bu kısa giriş bölümü hariç hikayenin anlatımı Şifa'dan ve bazen Mir'den. Giriş bölümünden sonra 2 bölüm daha var okucağınız. Onları da paylaştım. Giriş + 2 bölüm Oy verdiyseniz yorumlarda benimle buluşun olur mu? 🥹❤️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
GİRİŞ
Seni ilk gördüğümde gönlüm seni itmedi.
Çünkü; bazı ruhlar evvelden aşinadır birbirine.
...
2006
Bolu, Taraklı
Rüzgârın fısıldadığı o masal ahşap kapıdaki çanın sallanıp kapıya çarpmasına sebep oluyordu. Bir hikâyenin varoluşuna eşlik ediyordu. Seneler sonra yazılacak olan bir masalın ilk düğümlerinin atıldığı, kaderin şekillendiği, bir duaya âmin niteliğinde çınlıyordu sokaklarda.
Kışların epey sert geçtiği bu köyde, derme çatma bir evde, sobanın çıtırtısında bebekleriyle oynayan küçük bir kız çocuğu vardı. Sıcacık bir döşeğin içinde, televizyonun kayan ekran görüntüsünde, babaannesinin yamacında, herkes uyumuşken uyumayan bir kız çocuğu...
Elindeki oyuncak bebekle oynarken başına geçirdiği tülle ona geçen o görüntüde ''Babaanne bak.'' Diye atıldı heyecanla. ''Bebeğime bak! Gelin oldu.''
Duvak gibi sarkan dantelli tülün görüntüsü Şifa'nın çok hoşuna gitmişti. Dahasını da yapıp tülün diğer kısmını bedenine doğru sarmıştı. Sarı saçlarıyla aynı kendisine benzeyen o bebekle elinde örgüsü, yuva kokan gülümsemesiyle sıcacık gülümsedi babaannesi. ''Sana benzemiş sırma saçlım. Gelin etmişsin bebeğini. Biz de görür müyüz ki senin o günlerini?''
Şifa'nın o dakikaya kadar hiç aklına düşmemişti kiminle evleneceği, nasıl evleneceği ya da evlenip evlenmeyeceği. Babaannesinin o sorusu, elinin altındaki bebekle birlikte epey dalgınlaşmasına sebebiyet verdi. Düşündü durdu küçük aklında. Onun o kocaman yüreği herkesi severdi de onun evleneceği adam kimdi? Sevdiği insanları düşündü Şifa o küçük aklında. Hepsi uzun yıllardır hayatında olduğu için sevmişti onları diye düşündü. Öyle bir anda tanıdığı insanları çok çok sevemezdi, korkardı, çekinirdi. Kiminle evlenecekti Şifa? Düşündü durdu. Etrafında evlenebileceği, tanıdığı kişileri düşündü. Mustafa vardı bir tane köyde onunla yaşıt ama Şifa onu sevmiyordu. Düşününce bile midesi bulandı. Yine de acaba uzunca seneler sürerse sevebilir miyim diye düşündü ama hiçbir şekilde olduramadı Mustafa'yı kafasında. Başka da kimse aklına gelmedi. O zaman evlenemeyeceğini sandı. Elinin altındaki bebeğin gelinliğine, duvağına, saçına bakınca içinin gitmesine de engel olamadı.
