Kral Alex Taylor, bu etkileyici sözlerin ardından Büyücü Abaris'in yanına sokulur.
"Eskiden olsa canımdan korkardım, şimdi ise kaybedecek hiçbir şeyim yok. Sahip olduğum yeğenlerim yanımda olduktan sonra kendi halkıma sahip çıkmak için her şeyi yapmaya hazırım."
Jack ve Benjamin kısa bir süre sonra merdivenlerden inerler ve "Biz de hazırız. Gideceğimiz yere ne götüreceğimizi bilmiyoruz, bizi orada giydirip misafir edersiniz değil mi?" derler. Steve ve Rose çok sevinmiştir, kardeşlerine sarılırlar.
Büyücü Abaris,
"Hemen yola çıkalım, kaybedecek vakit yok. Zira her şey çok geç olabilir."
Hızlı bir şekilde yanlarına yol azığı alarak Krallıklar Diyarı'na doğru yol alırlar. Kral Alex yanında kılıcını, kalkanını, tacını ve kıyafetlerini de getirmiştir.
Büyücü Abaris tebessüm ederek,
"Kendi diyarınıza ve halkınıza kavuşmaya hazır mısınız, kralım?"
Coşku ve heyecan içinde bir süre yol alırlar ve Dört Diyar'ın girişi olan mağaraya gelirler.
"Giriş yapmadan önce birkaç dakika dinlenelim. Zira eski kuvvetim yok, çabuk yoruluyorum." der Kral Alex ve yerine oturur. Bu arada Steve, Büyücü Abaris'in kardeşleri için verdiği emanetleri onlara teslim eder.
"Nasıl çalıştıklarını ve ne işe yaradıklarını size Dört Diyar'da anlatacağım."
Büyücü Abaris,
"Şimdi birbirinize sıkıca tutunun, üç adım sonra bastığımız toprak çökecek ve ardından Dört Diyar'ın girişi olan çukura düşeceğiz."
Birlikte birbirlerine destek olarak düşüş kapağına doğru ilerlerler. Bu sırada Büyücü Abaris, kapağın açılması için büyülü sözleri yüksek bir tonla haykırarak söylemeye başlar. Sözleri ardı ardına tekrarlar. Zemindeki toprak titremeye, çatlamaya başlar.
Orada bulunan herkes birbirine kenetlenmiş, tüm güçleriyle birbirlerine sarılmıştır. O an gelir gelmez, zemin açılıp kırıldığında herkes Dört Diyar'ın girişine yuvarlanır. Jack ve Benjamin şaşkındır ve çığlık çığlığa bağırırlar. Artık herkes Dört Diyar'ın içindedir. Dört Diyar'ın Kızıl Çöl'üne ulaştıklarında çöl muhafızları ve erkler onları karşılar.
Çöl Muhafızları, Steve, Rose ve Büyücü Abaris'e eğilerek selam verirler. Çöl Muhafızı,
"Hızlı hareket etmemiz gerekiyor, Kızıl Çöl'de anlam veremediğimiz çok fazla hareketlilik var. Bu da bizi çok endişelendirdi."
Rose,
"Nasıl yani? Çölü kontrol eden, sizi izleyen birileri mi var?"
Çöl Muhafızı,
"Maalesef evet, kardeşiniz Emily'i de böyle gözden kaçırmış olmalıyız."
Kral Alex,
"Kızıl Çöl'ün diğer ucundaki Kayıp Krallık olmalı ama onlar halklarıyla saklanıyor ve yok şeklinde yaşıyor olmalıydı."
Büyücü Abaris,
"Kralım, sanırım artık sizin bıraktığınız Dört Diyar değişti, Kayıp Krallık'ın kötü kralı Fastlano, Kraliçe Rae ve Kraliçe Bia ile birlikte hareket edip insanlara, halklara ve ırklara kötülük ediyorlar."
Kahramanlarımız erklere binip Kızıl Çöl'ü aşarlar, Gümüş Kral'ın atlı süvari askerleri onları karşılar.
Abaris,
"Burada biraz dinlenelim, çok uzun süredir hiç dinlenmeden yol kat ediyoruz."
Süvari birliğinin komutanı,
"Bu mümkün değil, hızlı bir şekilde geri dönmemiz gerekiyor. Yolda saldırıya uğradık ve kırka yakın atlı süvari askerimiz öldü. En yakın yeraltı girişinden tünellere girip yolunuza izci muhafızlarla devam etmeniz gerekiyor, seçimi size bırakıyorum."
Kral Alex,
"Ne şartlarda olursa olsun, at sırtında gitmeyi tercih ederim. Benim için düşman karşısında ise hiçbir şeyden korkmam."
Yola erk üzerinde süvarilerle beraber devam ederler, bir saat kadar yol aldıktan sonra önlerine Fastlano'nun askerleri çıkar. Steve ve Rose erklerinden iner ve Fastlano'nun otuza yakın askerine saldırırlar.
Öyle ki Kral Alex, Jack, Benjamin ve diğer askerler hâlâ erk sırtındadır. Steve, Büyülü Kılıcı ve Tılsımlı Kalkanı ile Fastlano'nun askerlerinin arasında daireler çizerek girer. Öylesine savaşır ki Kral Alex nefes almadan onu seyreder. Rose, yayı ve okuyla birkaç saniyede beş altı düşman askerini yok eder, o da hançeriyle kalabalığın içine dalar.
Kral Alex,
"Ne duruyorsunuz, inip sizler de savaşın!" diyerek bağırır.
Büyücü Abaris,
"Gerek yok, onlar bu askerlerin yüz katını alt edecek donanıma ve güce sahiptir."
Çok kısa bir süre içinde sadece Steve ve Rose, Fastlano'nun bir birlik askerini yok etmiştir. Süvari askerlerin komutanı bu sihirli savaş aletlerinden habersizdir, atından inerek tek dizinin üzerine çöker, kılıcını yere saplar ve Steve ile Rose'a,
"Efendilerim, böyle savaşan birini ne gördüm ne de duydum. Siz gerçekten bize vadedilen efendiler olmalısınız." der. Sonra tekrar atına binip yola devam ederler.
Jack, abisi Steve'in yanına gelir,
"Böyle savaşmayı ve öldürmeyi nereden öğrendiniz? Benim korkudan dizlerim titredi."
Steve,
"Tasalanma kardeşim, siz de en az bizim kadar başarılı ve güçlü olacaksınız. Birlikte savaşacağız ama önce Emily'i bulmamız gerekiyor."
Bir süre daha yol aldıktan sonra Gümüş Kral'ın ihtişamlı sarayına ulaşırlar. Giriş kapısından geçerken onları kahramanlar gibi karşılayan askerlerin ve halkın arasından geçerek Gümüş Kral'ın beklediği taht kapısına gelirler. Hepsi birlikte atlarından inerler. Gümüş Kral yürüyerek Steve ve Rose'un yanına gelir.
"İkinize de çok teşekkür ederim."
"Abaris sana da çok teşekkür ederim, kadim dostum."
Gümüş Kral, Jack ve Benjamin'in yanına doğru yürür.
"Siz de Gümüş Krallık'a hoş geldiniz dostlarım."
Kral Alex'e dönerek,
"İyilik için geldiğine çok sevindim, senin geleceğinden fazla umutlu değildim, beni şaşırttın ama sana da teşekkür ederim, kadim dostum."
Gümüş Kral merdivenlerden yukarıya konuşma kürsüsüne doğru çıkar, iki elini yukarı kaldırarak halkına seslenir.
"İyiliğe, doğruluğa ve adalete gönül vermiş asil halkım... Bize vaat edilenler tek tek karşımıza çıkmaktadır. Artık birlik olma ve dirilme zamanıdır."
Tüm halk mutluluk içinde krala ve kahramanlarımıza sevinç çığlıkları atarlar. Gümüş Kral, kahramanlarımızı hep birlikte kürsüye çağırır. Onlar da halka selam ederler.
ARTIK FARKLI BİR ZAMANDIR...
ARTIK DİRİLİŞ ZAMANIDIR...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 DİYAR: KRALLIK SAVAŞLARI (Tamamlandı)
FantasyOnlarda herkes gibi sıradan insanlardı. Annelerin ve babalarının ani ölümü sonrasında beşkardeş yalnız kalır. Hiç görmedikleri, adını bile duymadıkları amcaları Alex Taylor'u tanıyınca hayatlarını altüst ederler. Bir zaman tünelinden sırlarla dolu f...